YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/6270
KARAR NO : 2012/15826
KARAR TARİHİ : 05.07.2012
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, tasarruf teşvik ve nema alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı Karakese Belediye Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı Hazine Müsteşarlığı ve Maliye Bakanlığının tüm davalı Karakese Belediyesinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
Dava, davacının tasarruf teşvik kesintisi ile nema alacağı istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir
2-Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilerek, davalı … aleyhine karar tarihinde yürürülükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin, ikinci kısmının ikinci bölümüne göre maktu olan 1.100,00 TL avukatlık ücretine hükmedilmiştir. Oysa tarifenin 12. maddesinin iptali ve yürütmesinin durdurulamsı için açılan davada Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 30.06.2011 tarihin 2011/321 YD İtiraz Nolu kararında tarifenin “Belirlenen bu ücret Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre tespit edilenden az olamaz” kısmının yürütmesini durdurmuştur. Genel düzenleyici işlemin ilgili bölümü hakkında verilen yürütmeyi durdurma kararı, işlemin tesis edildiği tarihten itbaren geçerli olmadığı sonucunu da doğurur. Kaldı ki avukatlık ücreti maddi haklara ilişkin olduğundan bu konuda verilen yürütmeyi durdurma kararının geriye doğru lehe uygulanması gerekir. Bu durumda Tarifenin 12. maddesindeki yürütmeyi durdurma kararı kapsamı dışında kalan bölümün geçerliliği devam ettiğinden bu kapsamda uygulama yapılarak avukatlık ücretinin belirlenmesi gerekirken uygulanma kabiliyeti kalmayan tarife hükmüne göre davalı aleyhine yüksek miktarda avukatlık ücretine hükmedilmesi bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.07.2012 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Somut olayda davacı 3417 sayılı Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu Tasarrufların Değerlendirilmesine Dair Kanun gereğince tasarrufu teşvik kesintisi ve katkı payları ile nema alacağının ödetilmesine karar verilmesi istemiyle halen çalıştığı Karakese Belediye Başkanlığı ile Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı aleyhine dava açmış, mahkemece Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı Hakkında açılan davanın reddine, davalı … hakkında açılan davanın ise kabulüne karar verilmiş; bu kapsamda 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalı belediyeden alınarak davacıya verilmesine, davanın reddedilen kısmı üzerinden 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar Maliye Bakanlığı ile Hazine Müsteşarlığı’na verilmesi yönünde hüküm kurulmuştur.
Davalılar Maliye Bakanlığı ile Hazine Müsteşarlığı ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerektiği gerekçesi ile, davalı … ise gerekçesiz bir dilekçe ile kararı temyiz etmişlerdir.
2006 yılında açılan bu davada daha önce verilen Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 15.06.20010 tarih ve 8623-19032 sayılı kararı ile bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda dava 19.05.2011 tarihinde karara bağlanmıştır.
Mahkemece karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre 1.100,00 TL maktu vekalet ücretine karar verilmiştir. Tarifenin 12. maddesinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açılan davada Danıştay Dava Daireleri Kurulu’nca 30.06.2011 tarih ve 2011/321 YD itiraz nolu kararı ile tarifenin “Belirlenen bu ücret Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre tespit edilenden az olamaz” fıkrası hakkında yürütmeyi durdurma kararı vermiştir.
Somut olayda mahkemece anılan yürütmeyi durdurma kararından önce karar verilmiş olup, yürütmenin durdurulması kararının geriye yürütülmesi mümkün olmadığından mahkeme kararının onanması gerektiği görüşü ile sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılamıyoruz.