Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2011/4341 E. 2011/8028 K. 22.12.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/4341
KARAR NO : 2011/8028
KARAR TARİHİ : 22.12.2011

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm duruşmalı olarak süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; işin mahiyeti itibarıyla duruşma isteminin reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilmiş olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davacının çalıştığı süre boyunca performansının yüksek olduğunu, bir dizi hatalar zincirinin sorumluluğunun davacıya yüklenilmeye çalışıldığını, davalı bankanın kendi açıkları nedeni ile bu olay ile karşılaşıldığını, olay sonrasında banka tarafından gerekli tedbirlerin alındığını, davacının söz konusu sahtekarlık türünü bilmesinin mümkün olmadığını, bu tür olay ile ilk kez karşılaşıldığını, davacının beş yıldır kart güvenlik merkezinde çalıştığını ve aldığı uyarı ve ihtar bulunmadığını belirterek müvekkilinin işe iadesine ve yasal haklarına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının iş akdinin İş Kanunu 25/II maddesi kapsamında haklı nedenler ile feshedildiğini, davacının kendi görev ve sorumluluk alanında olan kart sahtekarlıklarının ortaya çıkarılması işini yeterli takip ve kontrolü gerçekleştirmeyerek eksik yaptığını, diğer banka yetkilileri ile yaptığı telefon görüşmelerini bilerek yada bilmeyerek yaklaşık beş ay boyunca bağlı bulunduğu birimdeki yöneticileri ile paylaşmadığını, durumun başka bir banka tarafından yapılan yazılı bildirim ile açıklığa kavuştuğu tarihte bile görüşmeleri hatırlamadığını beyan ettiği, bu davranışları ile işin güvenliğini tehlikeye düşürdüğünü, doğruluk ve bağlılığa aykırı hareket ettiğini, bankanın zarara uğramasına neden olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, feshe konu olan olay ile ilgili banka müfettişleri tarafından yapılan herhangi bir soruşturma veya disiplin kurulu raporu bulunmaması, davacının feshe konu olan eylemi nedeni ile maddi menfaat temin ettiğine dair herhangi bir iddiada bulunulmaması, davacının eylemlerinin hangi bankacılık kural ve mevzuatına aykırı olduğunun belirlenememesi kredi kartı limitlerini yükseltme veya değiştirme yetkisinin davacının sorumluluğunda bulunmaması, söz konusu usulsüz işlem ile ilk kez karşılaşılmış olması karşısında feshin ölçülülük ilkesine uymadığı haklı ve geçerli nedene dayanmadığı gerekçesiyle işe iadeye karar verilmiştir.
Hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine göre, bankanın güvenlik ve dolandırıcılık risk departmanında yönetmen yardımcısı olarak çalışan davacının iş sözleşmesi, 26.08.2008 tarihinde …kredi kartları birimi tarafından, … iletişim ünvanlı üye işyerinde kurulu bulunan kendilerine ait pos cihazında bankaya ait bir kredi kartı ile ardı ardına 27 adet ve toplamda 440.620 TL tutarında şüpheli ödeme işlemleri yapıldığından bahisle bankanın kart sahtekarlıkları izleme ve inceleme ekibi aranarak bilgi verildiği, görüşmelerin davacı tarafından yapıldığı ve şüpheli işlemlerin davacı tarafından da tespit edildiği bildirilmesine rağmen, herhangi bir önlem alma ya da ilgili birimlere bilgi verme gereği duymaması, durumun ilgili banka tarafından gönderilen 23.01.2009 tarihli yazı ile anlaşıldığı, sorulduğunda bu nitelikte bir bildirim yapılmadığını, … yetkilileri ile görüşme de yapmadığını söylemesi, … yetkilileri tarafından 26.08.2008 tarihinde yapıldığı tespit edilen şüpheli işlemlerle ilgili ısrarla teyid alınmak istenmesine rağmen bu işlemleri net olarak kontrol etmemesi, bankaya ait bir kredi kartı ile bir gün içinde aynı işyerinden toplamda yaklaşık 500.000 TL işlem yapıldığı görülmesine rağmen işçi tarafından sorgulanmaması, gerekli önlemleri alsaydı işlemlerin usule aykırı olduğu tespit edilebilecek durumda olması, ancak bunları yapmaması, iş sözleşmesi, eki niteliğindeki davranış yönetmeliği taahhütnamesi, görev tanımı ve banka iç düzenlemelerine aykırı olarak, risk teşkil eden usulsüz kart kullanımlarını takip etmesi ve şüpheli bir işlem gördüğünde önleyici tedbirler alması gerekirken, diğer banka tarafından verilen bilgiler doğrultusunda şüpheli işlem ile ilgili kart sahibinin limitini bloke etmemesi, yöneticilerini konu ile ilgili bilgilendirmediği, sonucunda bankaya ait kredi kartının hamili tarafından şüpheli işlemlere devam edilmesi nedeniyle çok yüksek tutarlara ulaşan ve bankanın zarara uğramasına yol açan dolandırıcılık eylemi ile karşı karşıya kalınması nedeniyle bankanın yüksek zarara uğramasına neden olduğundan, 4857 sayılı Kanunun 25/II-e-ı maddesi gereği feshedilmiştir.
Somut olayda, dava dışı …’ın işverene gönderdiği 23.01.2009 tarihli yazı ile davalıya, 26.08.2008 tarihinde bankaya ait kredi kartı ile 27 adet toplam 440.620 TL’lik Karaca İletişim firmasında şifre kullanılmak suretiyle işlem gerçekleştirildiği, durumun güvenlik parametrelerine takıldığı, risk teyidi alınmak üzere banka ile irtibata geçildiği, yapılan telefon görüşmesinde puan kazanma amaçlı olduğunun söylendiği, limit aşımı banka tarafından biliniyor olmasına rağmen, bankadan bir bildirim yapılmadığından firmaya 27.08.2008 tarihinde ödeme yapıldığını, banka tarafından işlem yapılmamasının bankacılık düzenlemelerine aykırı olduğu, bankanın pre-compliance talebinin kabul edilemeyeceği bildirilmiş, işverence durumdan bu şekilde haberdar olunmuştur. …’ın gönderdiği telefon görüşme dökümlerine göre, ilgili kişinin davacı ile 26.08.2008 tarihinde telefonda belirtilen riskli işlemlerle ilgili konuştuğu, davacının bu durumu basit bir puan alma çabası olarak nitelediği, ertesi gün ilgiliyi kendisi arayan davacının işlemde bir kötüniyetten söz ettiği, ancak amirlerini bu konuda bilgilendirmediği, belirtilen kredi kartı hesabına bloke koyulmasını sağlamadığı açıktır.
Uyuşmazlık davacının açıklanan bu eyleminin haklı fesih nedeni teşkil edip etmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Mahkeme gerekçesindeki değerlendirmenin aksine, davacının görev tanımı, sektördeki ve davalı nezdindeki tecrübesi ile özellikle işyerinde çalıştığı bölümün bankanın güvenlik ve dolandırıcılık risk departmanı olduğu dikkate alındığında, bir başka departmanın çalışanı gibi değerlendirilemeyeceği, yaptığı işin doğrudan güvenlik ve dolandırıcılık konusunda banka menfaatlerini gözetmek olduğu izahtan varestedir. İşçi, bankanın ticari kredi kartlarında dahi limitin 300.000 TL olduğunu bilebilecek durumdadır. Yukarıda açıklanan … ilgilisi ile ilk görüşmesinde, risk teşkil eden işlemler sayı ve nicelik açısından net bir şekilde davacıya söylenmiştir. Bankacılık sektöründe herhangi bir bölümde çalışan bir işçinin dahi kolayca kuşku duyabileceği bu durumu davacı işçi basit bir puan alma çabası olarak nitelemiştir. Ertesi gün yapılan görüşmede ise, işlemde kötüniyet sezdiğini belirtmesine rağmen, işinin gereği olan bildirim işlemlerini gerçekleştirmemiştir. İşçinin bilgi sahibi olduğu dolandırıcılık eylemi konusunda banka yetkililerini uyarmaması ve maddi zararın meydana gelmesini engelleyecek önlemler almaması, İş Kanunu’nun 25/II. maddesi anlamında doğruluk ve bağlılığa uymayan davranış niteliğindedir. İş sözleşmesinin feshi haklı nedene dayanmaktadır. İşe iade isteğinin reddi gerekirken hatalı gerekçeyle yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı İş Kanunun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-)Yerel Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-)Davanın REDDİNE,
3-)Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-)Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 660.00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.200.00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine kesin olarak 22.12.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.