Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2011/18203 E. 2012/16323 K. 10.07.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/18203
KARAR NO : 2012/16323
KARAR TARİHİ : 10.07.2012

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait iş yerinde 01.09.1999-17.06.2009 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence geçerli sebebe dayanılmaksızın feshedildiğini ileri sürerek, feshin geçersizliğine ve müvekkilinin işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Kırmızı Ekip Bölge Müdürü olarak çalıştığı dönemde, şirketten aktivite bütçesi almasına rağmen gerekli aktiviteleri gerçekleştirmediğini, ancak sahte faturalar ile gerçekleştirilmiş gibi şirkete bildirimde bulunduğunu, davalı şirketten yüksek miktarda prim elde edebilmek amacıyla, şirket bilgisi dışından proteloz ve pretraks ürünlerinde 10+1 mal fazlası ile satış kampanyası başlattığını, mal fazlalarını kompanse etmek için aktivite bütçesinden bir miktar parayı depoya verdiğini, Serpa adlı bir başka şirketten medikal aletler alınmış gibi sahte fatura düzenlettiğini, bu bedellerle şirket prosedürüne aykırı olarak hekimlerin kişisel ihtiyaçlarına yönelik hediyeler aldığını, davacının bu davranışlarının doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar olduğunu ve davacının sadakat borcuna aykırı davrandığını iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedilmesi mümkün olduğu halde, uzun yıllar çalışmış olduğu dikkate alınarak, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17 ve 18 maddeleri doğrultusunda geçerli sebeple iş sözleşmesinin feshedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; taraflar arasındaki iş sözleşmesinin, davacının usulsüz yemek harcaması yaptığının ispat edilemediği, çalıştığı bölgedeki satış miktarlarındaki artışın diğer bölgelere göre ortalama seviyede kaldığı, doktorlara şirket prosedürüne aykırı hediye aldığı hususunun ispatlanamadığı gerekçesiyle, feshin geçerli nedene dayanmadığı kanaatine varılmış ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesi bakımından işçinin davranışlarından kaynaklanan sebepler, işçinin aynı Kanun’un 25/II. maddesinde öngörülen sebepler niteliğinde ve ağırlığında olmayan, işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen, sözleşmeye aykırı davranışlarıdır. İşçinin davranışı ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde geçerli sebep olabilir. İşçinin sosyal açıdan olumsuz bir davranışı, toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak bir tutumu işyerinde üretim ve iş ilişkisi sürecine herhangi bir olumsuz etki yapmıyorsa geçerli sebep sayılamaz.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
İşçinin davranışlarına dayanan fesih, herşeyden önce, iş sözleşmesinin işçi tarafından ihlal edilmesini şart koşmaktadır. Bu itibarla, önce işçiye somut olarak hangi sözleşmesel yükümlülüğün yüklendiğinin belirlenmesi, daha sonra işçinin, hangi davranışı ile somut sözleşme yükümlülüğünü ihlal ettiğinin eksiksiz olarak tespit edilmesi gerekir. İşçinin yükümlülüklerinin kapsamı bireysel ve toplu iş sözleşmesi ile kanuni düzenlemelerde belirlenmiştir. İşçinin iş sözleşmesini ihlal edip etmediğinin tespitinde, sadece asli edim yükümlülükleri değil; kanundan veya dürüstlük kuralından … yan edim yükümlülükleri ile yan yükümlerin de dikkate alınması gerekir. Sadakat yükümü, sözleşmenin taraflarına sözleşme ilişkisinden … borçların ifasında, karşı tarafın şahsına, mülkiyetine ve hukuken korunan diğer varlıklarına zarar vermeme, keza sözleşme ilişkisinin kapsamı dışında sözleşme ile güdülen amacı tehlikeye sokacak özellikle karşılıklı duyulan güveni sarsacak her türlü davranıştan kaçınma yükümlülüğünü yüklemektedir.
İşçiye yüklenen iddia açık ve net bir şekilde kanıtlanmamışsa da olayın oluş şekli itibariyle iş ilişkisinin devamı için gerekli olan güveni yıkmaya elverişli bir şüpheye dayanılarak yapılmış bir fesih söz konusu ise bu fesih şüphe feshi olarak nitelendirilmektedir. İşverenin işçisine karşı duyduğu şüphe, aralarındaki … ilişkisinin zedelenmesine yol açmaktadır. İşverenden katlanması beklenemeyecek bir şüpheden dolayı, işçinin iş ilişkisinin devamı için gerekli olan uygunluğu ortadan kalktığından, … ilişkisinin sarsılmasına yol açan şüphe, işçinin kişiliğinde bulunan bir sebep olarak karşımıza çıkmaktadır. Ciddi, önemli ve somut olayların haklı kıldığı şüphe, … potansiyeline sahip olmaksızın ifa edilemeyecek iş için işçinin uygunluğunu ortadan kaldırdığından, şüphe feshi, işçinin yeterliliğine ilişkin fesih türü olarak gündeme gelecektir.
Dosya kapsamına göre, davacının bölge yöneticisi olarak görev yapmakta iken, şirketten aktivite düzenlemek için aldığı bütçeyi şirket kuralları ve yasaklarına aykırı şekilde kullandığı, gerçekleşmeyen aktiviteleri sahte fatura ile şirkete fatura ettiği, şirketin haberi ve izni olmaksızın satış rakamların yükseltmek amacı ile 10 +1 şeklinde bazı ürünlerde kampanya düzenlediği ve +1 fazla verilen ürün bedellerinin aktivite bütçesinden karşıladığı, ileri sürülmektedir.
Davalı işveren tarafından davacının bu eylemlerin gerçekleştiği belgeler ile ispat edilememiştir
Ancak; ilgili bölgede görev yapan ekiplere ilişkin yukarıda özetlenen hususlarda şikayetler olması üzerine, davalı şirketin kırmızı, … ve mavi ekip üzerinde inceleme başlattığı ve bu inceleme kapsamında ilgili ekiplerde çalışan satış temsilcilerinin yazılı beyanlarının alındığı, ilgili ekiplerde çalışan satış temsilcilerinin davacının ve diğer ekiplerin Bölge Müdürlerinin özellikle 10 + 1 şeklinde kampanyalı satışları yaptıklarını ve +1 olarak fazladan verilen ürünlerin, belirli eczanelere sahte olarak fatura edildiğini ve fazla verilen bu ürünlerin bedellerinin sahte faturalar ile aktivite bütçesinden karşılandığını doğruladıkları görülmektedir.
Yargılama aşamasında dinlenilen davalı tanıkları, davacının anılan eylemleri gerçekleştirdiği yönünde beyanda bulunmuşlardır.
Her ne kadar feshe konu eylemlerin gerçekleştiği davalı iş veren tarafından belgeler ile açık ve net bir şekilde kanıtlanmamışsa da, olayın oluş şekli iş ilişkisinin devamı için gerekli olan güveni yıkmaya elverişli bir şüphedir. Bu sebeple iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayandığı kabul edilmelidir. İşverence yapılan fesih geçerli sebebe dayandığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulü hatalı olmuştur.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 705,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.200,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 10.07.2012 tarihinde oy birliği ile karar verildi.