Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2011/17087 E. 2012/10138 K. 17.05.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/17087
KARAR NO : 2012/10138
KARAR TARİHİ : 17.05.2012

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin geçerli bir sebep olmaksızın feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine ve kanuni sonuçlarına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkili bankanın … şubesinde servis görevlisi olarak çalıştığını, davacının yaptığı iş ile ilgili hizmetin taşeron firmaya verildiğini, hizmetin dışarıdan alınması nedeniyle istihdam fazlası oluştuğu, fazlalık oluşturan personelin başka birimlerde değerlendirilmesi için yapılan imtihanda davacının başarısız olması nedeniyle başka bir işte istihdam imkanının olmaması nedeniyle iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshedildiği ve davacıya tüm yasal haklarının ödendiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek, feshin geçerli nedene dayandığının işverence kanıtlanamadığı, feshin son çare olması ilkesine uyulmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış olanaklarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, ham madde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini olanaksız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Dosya içeriğine göre, davacının tahsildar/şoförlük görevini yaptığı anlaşılmaktadır. Davalı banka Yönetim Kurulu 19.02.2009 tarihli kararla bankanın nakit, kıymetli evrak gibi malların toplanması, dağıtılması ATM’lerin yüklemesinin yapılması gibi işlerin taşeron şirkete devredilmesine ve bu işlemlerin yapılması için genel müdürlüğe yetki verilmesine karar verilmiştir. 29.06.2009 tarihinde de anılan işlerin taşeron şirket tarafından yapılması için sözleşme imzalanmıştır. Davacının bu süreçte aynı bölümde görev yapan tahsildar/şoförler gibi bankanın diğer bölümlerinde değerlendirilmek üzere sınava tabi tutulduğu, sınavda başarısız olduğu ve 22.11.2009 tarihinde iş sözleşmesinin feshedildiği anlaşılmaktadır. Dolayısı ile davacının yapmış olduğu işin güvenlik yönü ağırlıklı olduğu, teknoloji ve uzmanlık gerektirdiği açıktır. Yasaya uygun kurulan asıl işveren-alt işveren ilişkisi ve yeni organizasyon bir nevi yeniden yapılanma olup, işyeri içi sebeplerden kaynaklanan geçerli bir fesih nedenidir.
Somut uyuşmazlıkta davalı işveren, güvenlik ve nakit taşıma hizmetini 5188 sayılı yasa kapsamında dışardan satın almış ve bu bölümü organizasyonel yapılanmada kaldırmıştır. Davacının iş sözleşmesi de bu sürecin devamı nedeniyle alt işveren sözleşmesinin imzalanmasından bir süre sonra feshedilmiştir. İşveren, her kısmi devirden sonra süreç içerisinde bu bölümde çalışan ve alt işveren uygulaması ile istihdam fazlası teşkil eden işçileri sınava tabi tutmuş, başarılı olanları bankanın diğer bölümlerinde değerlendirmiş, başarısız olanlarla sınava girmeyi kabul etmeyenleri de çıkarmıştır.
Davalı işyerinde tahsildar/şoför olarak görev yapan ve görev yaptığı hizmetin davalı işveren tarafından alt işveren uygulaması yolu ile temin edilmesi nedeniyle istihdam fazlalığı teşkil eden davacının bankacılık hizmetinde değerlendirilmesi için objektif olarak sınava tabi tutulduğu ancak sınavda başarısız olması nedeniyle başka yerde değerlendirilmesi olanağı kalmadığı, iş sözleşmesinin de feshedildiği, sözleşmesinin feshinin işletme ve işyeri gereklerinden kaynaklanan nedene dayandığı açıktır. Davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalıdır.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 30,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1,200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 17.05.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.