YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/16230
KARAR NO : 2012/17695
KARAR TARİHİ : 10.09.2012
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davalı şirketin … Bölge Müdürlüğünde … tarihleri arasında uzman olarak çalışan davacının dünya çapında yaşanan ekonomik krizin sigortacılık sektörünü de etkilediği gerekçesi ile işveren tarafından geçerli sebep olmadan iş sözleşmesinin feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve davacı işçinin işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı işveren vekili, yaşanan ekonomik şartlar yanında özellikle sigorta sektöründe derinleşen olumsuz tablonun davalı … etkilediğini ve Yönetim Kurulunun belli ölçülerde şirketin küçülmeye gitmesine karar verdiğini, davalı şirketin bazı birimlerinin kapatıldığını veya birleştirilmiş prim üretimi ve pazar payı anlamında belirli bir küçülme öngörülerek genel küçülme kararı kapsamında yine 29 çalışanın iş sözleşmelerinin toplu olarak feshedildiğini, buna ilişkin yasal prosedürün uygulandığını, davacının bu kapsamda iş sözleşmesinin sona erdirildiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalı işyerinde personel sayısında azaltma yapılmasına rağmen personel giderinde herhangi bir azalmanın olmadığı, hizmet sözleşmeleri feshedilen elemanların tercihinde objektif kriterlerin varlığı belirlenemediğini, feshin son çare olması yolundaki görüş ve uygulamaya aykırı olarak feshedildiğini, feshin geçerli bir sebebe dayanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış olanaklarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, ham madde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini olanaksız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.
İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 20. Maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Dosya içeriğine göre, davalı şirketin Yönetim Kurulunun 18/12/2010 tarihli toplantısında, Kadıköy ve Bakırköy Bölge Müdürlüklerinin 01/01/2011 tarihinden itibaren kapatılmasına ve Merkez Bölge Müdürlüğüne dahil edilmesine karar verildiği, toplu işten çıkarma konusunda … İl Müdürlüğü ile…. İlçeleri Sosyal Güvenlik Merkezlerine 29 çalışanı belirtir şekildeki listenin eklenerek bildirimlerin yapıldığı, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre; davalı şirketin mali verilerinde görülen olumsuzluğun 2010 yılında da devam ettiğinin, şirketin sermaye artışına rağmen özkaynaklarında düşüş görüldüğünün, personel tedbirleri dışında alınmış tasarruf tedbirlerinin de tespit edilemediğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
Öncelikle, bazı işyerlerinin kapanması ve bazı birimlerin birleştirilmesi sebebi ile işyerinde istihdam fazlası meydana geleceği açıktır. Ancak, gerçekten işyerinin kapanıp kapanmadığı, bazı birimlerin birleştirilip birleştirilmediği ve bunun iş gücü fazlalığına sebep olup olmadığının, davacının çalıştığı işyerinin kapatılıp kapatılmadığı, davacının aynı veya başka bir birimde değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, davalı işverenin işten çıkarılacak işçileri belirlemesinde kendisini bağlayan kurala uyup uymadığı, alınan işletmesel kararın tutarlı şekilde uygulanıp uygulanmadığı, tutarlılık ve ölçülülük denetimi kapsamında işverenin fesihte keyfi davranıp davranmadığı ve işletmesel karar sonucu feshin kaçınılmaz olup olmadığı yönünde somut olarak araştırma yapılmalıdır. Bunun için de işletmesel karara ilişkin belgelerin yanında, işletmede veya işyerinde çalışan tüm işçilerin görev tanımları, işletme, işyeri organizasyon şeması, işten çıkarılacak işçilerin işyeri şahsi sicil dosyası, görev tanımları ve çalıştıkları bölümleri gösteren kayıtlar ile fesihten önce ve sonrasını kapsayacak şekilde işçi alımı ve çıkarılmasını gösteren işyeri SGK bildirgeleri, davalı işyerinin tasarruf tedbiri alınmasına sebep olan fesih öncesi ve sonrasına ilişkin mali durumunu gösteren mali bilançolarının getirilmesi, işyerinde keşif yapılarak, özellikle işletmenin faaliyet alanını ve iş organizasyonunu bilen İşletme Ekonomisti, Muhasebeci-Mali Müşavir ve Endüstri mühendisinden oluşturulan üç kişilik bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak feshin yukarda belirtilen ilkelere göre geçerli nedene dayanıp dayanmadığının net olarak saptanması gerekir. Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma eksik, hükme esas alınan raporda bilirkişi kurulu oluşumu yetersiz olduğu gibi bilirkişi raporu da bilirkişi
kurulunun uzmanlık alanı ve raporun somut içeriği bakımından yetersizdir. Yeterli olmayan bilirkişi raporu ile yetinilerek sonuca gidilmesi doğru bulunmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.