Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2011/16219 E. 2012/14732 K. 28.06.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/16219
KARAR NO : 2012/14732
KARAR TARİHİ : 28.06.2012

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm duruşmalı olarak süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; işin mahiyeti itibarıyla duruşma isteminin reddine, incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilmiş olmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davacının, davalı … Denizcilik San. Ve Tic. A.Ş. bünyesinde, taşeron şirket … Tekne Mobilya Kalıp ve Mekanik Sanayi Tic. Ltd. Şti.’nde belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümleri uyarınca, 07.11.2007 tarihinden ilk fesih tarihi olan 02.05.2008 tarihine kadar, 18.02.2010 tarihinden de iş sözleşmesinin haksız ve kötü niyetli olarak feshedildiği 15.06.2010 tarihine kadar çalıştığını, davacının iş sözleşmesinin ilk feshinden sonra, sendikal tazminat talepli olarak sendikal tazminat davası açtığını, yerel mahkemenin kabul kararından sonra kesinleşen mahkeme kararına istinaden işe başlamak için başvuruda bulunduğunu, 18.02.2010 tarihinde işe başlayan davacının DİSK/Limer-İş Sendikasına üye olarak, sendikal çalışma yapmaya kaldığı yerden devam ettiğini, davalı işverenin, davacının bu tutumunu hazmedemediğini ve sendikadan istifa etmesi yönünde baskı kurduğunu, sendika üyeliğinden istifa etmeyen ve sendikal çalışmalarına devam eden davacıya, davalı işveren yetkilisi tarafından sözlü olarak işten çıkarıldığının söylendiğini, davalı işveren tarafından davacıya noter aracılığı ile ihtarname keşide edildiğini ancak fesih ihtarnamesinde belirtilen nedenlerin gerçeği yansıtmadığını belirterek müvekkilinin işe iadesine ve yasal haklarına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin sendikal nedenlerle değil, 02.05.2008 tarihinde ekonomik nedenlerle feshedildiğini, feshin ardından açılan işe iade davası sonucu davacının işe iadesine karar verildiğini, söz konusu işe iade kararının kesinleşmesi üzerine davacının ve aynı durumdaki 3 kişinin işe başlatılmak üzere işverene başvuruda bulunduklarını, işe başlamak için başvuruda bulunan 4 işçinin 18.02.2010 tarihinde işe başlatıldıklarını, davacı ve diğer çalışma arkadaşı …’in işe başlatıldıktan sonraki süreçte “…biz dava yolu ile işimize geri döndük, arkamızda sendika var, biz verilen görevleri yapmasak da çalışmasak da işveren artık bizim iş akdimizi feshedemez…” şeklinde bir psikoloji içerisine girdiklerini, bu süreçte davacının, kendisine verilen görevlerini yapmamaya başladığını, amirlerinden gelen şikayetler üzerine, iş sözleşmesinin 4857 sayılı
İş Kanun’u uyarınca feshedildiğini, işe iade kararı gereğince işe başlatılan diğer iki işçinin halen işyerinde çalışmaya devam ettiklerini, işe iade davası sonucu, işe başlatılan iki sendikalı işçinin halen davalı işyerinde çalışmasının, davacının, iş sözleşmesinin sendikal nedenlerle feshedilmediğinin açık bir göstergesi olduğunu, sendikal nedenin varlığının ispat yükünün işçiye ait olduğunu, davacının iş sözleşmesinin feshinde, ekonomik nedenlerin etkili olduğunu, davalı işverenin büyük bir ekonomik sıkıntı içerisinde olduğunu, sipariş ve satışların durma noktasına geldiğini, ekonomik kriz nedeniyle istihdam fazlalığı oluştuğunu, bu süreçte iş sözleşmesi fesihleri gündeme gelince, işyerinde verilen görevlerini yapmayan davacının iş sözleşmesinin öncelikli olarak feshedildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, fesih bildiriminde ekonomik nedenle personel azaltılmasına karar verildiğinin belirtilmesine rağmen ikinci paragrafta verilen işi yapmadığından bahisle haklı nedenle iş sözleşmesinin feshedildiğinin belirtildiği, 4857 sayılı Kanun’un 19. maddesinde belirtildiği üzere fesih nedeni açık ve kesin olması gerektiği, bu yönüyle fesih bildiriminin usulüne uygun düzenlenmediği, ekonomik nedenle personel azaltılmasına karar verildiği belirtilmesine rağmen … 2010-06 dönem bordrosunda yeni işçi girişlerinin bulunduğu, bu durumun personel azaltma gerekçesi ile çelişkili olduğu, davacının verilen işi yapmadığı iddia edilmesine rağmen işyeri özlük dosyasında bu konuda tutulan tutanak bulunmadığı, davalı tanığının da görgüye dayalı bilgisinin bulunmadığı, haklı neden iddiasının ispatlanamadığı, davacının daha önce sendikal nedenle iş akdinin feshedilmesi, işe iade davası sonucu işe başlatılması, davacının sendikal faaliyetlerde bulunması karşısında akdin feshinin sendikal nedene dayandığı gerekçesiyle, işe iadeye ve davacının işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminatın 12 aylık ücreti olarak belirlenmesine dair hüküm kurulmuştur. Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine göre, davacının iş sözleşmesinin, işveren tarafından 02.05.2008 tarihinde feshedildiği, davacı tarafından açılan işe iade davası sonucunda bu feshin sendikal nedene dayandığı hususunun kesinleştiği, bu karar üzerine işverene başvuran işçinin işverence 18.02.2010 tarihinde işe başlatıldığı ve 15.06.2010 tarihinde de ekonomik nedenler ve verilen işleri yapmaması gerekçesiyle sona erdirildiği anlaşılmaktadır. İşveren tarafından gerçekleştirilen 15.06.2010 tarihli ikinci fesih işlemi ile ilki arasında yaklaşık iki yıllık süre bulunmaktadır. Her iki fesihte farklı nedenlere dayanılmıştır. İlk feshin sendikal nedene dayandığının yargı kararı ile kesinleşmiş olması, ikinci feshin de aynı nedene dayandığını göstermez. İspat yükü üzerinde olan davacı işçi, 15.06.2010 tarihli ikinci feshin sendikal nedene dayandığını kanıtlamak üzere yeni bir delil getirmemiştir. Yargılama sırasında toplanan delillere göre, iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayanmadığı sabittir. Ancak feshin sendikal nedenle yapıldığı kanıtlanamadığı halde, işe başlatmama tazminatının 2821 sayılı Kanun’un 31. maddesi gereği belirlenmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Fesih nedenine ve davacının çalışma süresine göre davacının 4 aylık ücreti tutarı olarak belirlenmesi dosya içeriğine uygun düşecektir.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE,
3-Davacının yasal sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının işçinin 4 aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine,
5-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 1.200,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 94,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine kesin olarak oybirliğiyle 28.06.2012 tarihinde karar verildi.