Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2011/15534 E. 2012/12647 K. 07.06.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/15534
KARAR NO : 2012/12647
KARAR TARİHİ : 07.06.2012

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, isteğin redine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davacının Akdeniz Belediyesinin bilgisayar bakım servis hizmetlerinin yerine getirilmesi amacıyla hizmet satın aldığı diğer davalı şirket işçisi olarak çalıştığını, işe girdiği tarihten itibaren devamlı belediyenin sosyal işler müdürlüğünde çalıştığını, kanunun 2/6 maddesi gereği davalılar arasındaki hukuki ilişkinin muvazaalı olduğunu, davacının bilgisayar eğitimi ve bilgisi de bulunmadığını, iş sözleşmesinin de haksız olarak feshedildiğini belirterek müvekkilinin işe iadesine ve yasal haklarına karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Belediyesi vekili, davacı ile davalı arasında iş ilişkisi bulunmadığını, davacının diğer davalının işçisi olduğunu, belediyenin bilgisayarlarının bakım ve hizmeti işinde çalıştığını, davanın husumetten reddi gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Ltd Şti vekili, davalılar arasındaki sözleşmenin belirli süreli olduğunu, davacının belediyenin asli işlerinden olan sosyal işler müdürlüğünde belediyenin emir ve talimatı ile çalıştığını, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı vekilinin davalı olarak gösterdiği … Ltd. Şti hakkında açtığı davayı atiye bıraktığı, davacının davalı şirketin işçisi olduğu, bu durumu dosyadaki işe giriş bildirgesi ve diğer belgelerin de doğruladığı, ücretin şirket tarafından ödendiği, davalı şirket ile belediye arasında danışıklık bulunduğu hususunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında temel uyuşmazlık davalılar arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinde asıl işveren alt işveren ilişkisini sınırlandırılması yönünde yasa koyucunun amacından da yola çıkılarak asıl işin bir bölümünün alt işveren verilmesinde “işletmenin ve işin gereği” ile “teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” ölçütünün bir arada olması gerektiği belirtilmelidir. 4857 sayılı İş Kanun’un 2. maddesinin 6. ve 7. fıkralarında tamamen aynı biçimde “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” sözcüklerine yer verilmiş olması bu kararlılığı ortaya koymaktadır.
İşverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek istenmiş ve 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesinde bu konuda bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir.
5538 sayılı yasa ile 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesine bazı fıkralar eklenmiş ve kamu kurum ve kuruluşlarıyla sermayesinin yarısından fazlasının kamuya ait olduğu ortaklıklara dair ayrık durumlar tanınmıştır. Bununla birlikte maddenin diğer hükümleri değişikliğe tabi tutulmadığından, asıl işveren alt işveren ilişkisinin öğeleri ve muvazaa öğeleri değişmemiştir. Öyle ki, alt işveren verilmesi mümkün olmayan bir işin bırakılması ya da muvazaalı bir ilişki içine girilmesi halinde işçilerin baştan itibaren asıl işverenin işçileri olarak işlem görecekleri 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesinin 6. fıkrasında açık biçimde öngörülmüştür. Kamu işverenleri bakımından farklı bir uygulamaya gidilmesi hukuken korunmaz. Gerçekten muvazaalı ilişkide işçi, gerçek işverenin işçisi ise, kıdem ve unvanının dışında bir kadro karşılığı çalışması ve diğer işçilerle aynı ücreti talep edememesi, 4857 sayılı Kanun’un 5. maddesinde öngörülen eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur. Yine koşulların oluşmasına rağmen işçinin toplu iş sözleşmesinden yararlanamaması, anayasal temeli olan sendikal hakları engelleyen bir durumdur.
Somut olayda davalı … tarafından yapılan ihale sonucunda yapılan hizmet alım sözleşmesi gereğince, bilgi işlem müdürlüğü hizmet alımı işi diğer davalı … San Taah Tic Ltd Şti’ne verilmiştir. Davacı anılan sözleşme kapsamında davalı şirkete bağlı olara grafiker ve tiyatro oyuncusu olarak çalışmış olup, iş sözleşmesi yazılı bir fesih bildirimi olmadan davalı şirketçe feshedilmiştir. Yargılama sırasında toplanan delillere ve dinlenen tanık beyanlarına göre, davacı güzel sanatlar fakültesi mezunu olup, hizmet alım sözleşmesi kapsamındaki bilgi işlem hizmetleri dışında kalan grafikerlik ve tiyatro oyunculuğu işlerinde çalıştırıldığı sabittir. Davalılar arasındaki hukuki ilişki muvazaaya dayanmaktadır ve işçinin asıl işverene iadesi gerekir.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1- Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davalı … San Taah Tic Ltd Şti hakkında açılan davanın taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddine,
3- Davalı … Belediyesi hakkında açılan davanın kabulü ile;
a) İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE,
b)Davacının yasal sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih nedeni ve kıdemi dikkate alınarak 4 aylık ücreti olarak belirlenmesine,
c) Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine, davacının işe başlatılması halinde varsa ödenen ihbar ve kıdem tazminatının bu alacaktan mahsubuna,
d) Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
e) Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 1.200,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
f)Davacı tarafından yapılan 210,45 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak oybirliğiyle 07.06.2012 tarihinde karar verildi.