Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2011/14010 E. 2012/7403 K. 16.04.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/14010
KARAR NO : 2012/7403
KARAR TARİHİ : 16.04.2012

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin haklı ve geçerli sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek fesih işleminin iptali ile müvekkilinin işe iade edilmesine, işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarının ve çalıştırılmaması halinde bu süre içinde doğacak ücret ve diğer haklarının belirlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-h, e maddesi gereğince görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi ve doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışları sebebiyle haklı sebeple feshedildiğini, defalarca aynı konularda uyarıldığı halde olumsuz davranışlarını sürdürdüğü, yasak olmasına rağmen başka personellerin şifrelerini kullanarak kasalarını açtığının tespit edildiğini, fişler incelendiğinde kasasını henüz teslim almayan personelin satış yapmış gözüktüğünü, davacının kasiyerlerin şifrelerini kullanarak satılmaması gereken fire ürünleri onların kasasından geçirip satılmış gibi göstererek kendi envanterini tutturmaya çalışırken onların kasa açığına sebep olduğunun tespit edildiğini savunarak haksız ve yersiz açılmış davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davacının doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunduğuna dair iddiadan başka somut delil olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İş sözleşmesinin, davacının ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırı davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı Kanun’un 25. maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlarla benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkânı tanımaktadır.
İşçinin eleştiri sınırları içinde kalan söz ve davranışları ise, işverene haklı fesih imkânı vermez.
Somut olayda; davacının işyerinde yasak olmasına rağmen başka personellerin şifrelerini kullanarak kasalarını açtığının tespit edildiği, fişler incelendiğinde kasasını henüz teslim almayan personelin satış yapmış gözüktüğü, davacının kasiyerlerin şifrelerini kullanarak satılmaması gereken fire ürünleri onların kasasından geçirip satılmış gibi göstererek kendi envanterini tutturmaya çalışırken onların kasa açığına sebep olduğunun tespit edildiği, iş sözleşmesi 4857 sayılı Kanun’un 25/II-h,e maddesi gereğince görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi ve doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışları sebebiyle haklı sebebe dayanılarak feshedildiği anlaşılmaktadır. Davacının tevil yollu savunmasında da olayları kabul ettiği, herkesin birbirinin şifresini bildiğini, envanter baskısı altında olduğu için kendilerinin bilgisi dahilinde bu şekilde işlem yaptığını, bedelini kasiyere ödediğini ileri sürdüğü, davacı tanıklarının da davacıyı desteklediği görülmektedir. Ancak davalı tanığı olarak dinlenen kasiyer ve mağaza sorumlusu davacıyı doğrulamamış, davacının eylemlerinin kasa açığına sebebiyet verdiğini bildirmişlerdir. Esasen para alışverişi yapan ve kasa açığı çıkması durumunda sorumlu tutulacak olan kasiyerlerin şifrelerini başkalarına verdiği, herkesin birbirinin şifresini bildiği iddiası makul ve mantıklı değildir.
Somut olayda davacının fesih sebebi yapılan davranışı 4857 sayılı Kanun’un 25/II maddesi kapsamında kalmakta olup işverenin güveninin kötüye kullanılması niteliğindedir. Bu durumda iş sözleşmesinin işveren tarafından derhal fesih hakkının doğduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken mahkemenin yerinde görülmeyen yazılı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 70,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 16.04.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.