Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2011/10837 E. 2011/6508 K. 01.12.2011 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/10837
KARAR NO : 2011/6508
KARAR TARİHİ : 01.12.2011

MAHKEMESİ : İskenderun İş Mahkemesi
TARİHİ : 21/06/2011
NUMARASI : 2009/39-2011/829
Davacı; davalılardan E.C.Madencilik’e ait işyerlerinde çalıştığı dönemlerde 3417 sayılı yasa gereğince ücretinden kesilen tasarruf kesintilerinin katkı payları ile bunlara tekabül eden nema ve işveren katkı payları ve faizlerinin ödenmediğini, tasarruf kesintileri ve nema alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı işveren; davanın reddini savunmuştur.
Davalı Hazine; sorumluluklarının bulunmadığını beyan etmiştir.
Mahkemece; 3417 sayılı yasa ile çalışanların maaşlarından yapılan kesinti ile işveren ve devlet katkı paylarının her ay kesilerek açılacak tasarrufu teşvik hesabına yatırılacağının hüküm altına alındığını, daha sonra yürürlüğe giren 4853 sayılı yasa ile 3417 sayılı yasanın yürürlükten kaldırıldığı, yasa ile tasarruf teşvik hesaplarına dair tüm varlık ve yükümlülüklerin Hazine Müsteşarlığı’na devredildiği, bu nedenle ana para ve nema alacaklarından Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’nın sorumlu olduğu, davacının ödenmeyen tasarrufu teşvik kesintisi ve nema alacağının bulunduğu gerekçesiyle davalı işveren aleyhine açılan davanın husumet yönünden reddine, dahili davalı Hazine Müsteşarlığı aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm davalı Hazine Müsteşarlığı tarafından temyiz edilmiştir.
3417 sayılı Yasanın “tasarruf hesabı” başlığını taşıyan 4.maddesinde; “Kurumlar bu Kanun hükümleri çerçevesinde çalışanların aylık ve ücretlerinden yapacakları tasarruf kesintisi ile sağlanacak Devlet katkılarını aylık ve ücret ödemesinin yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar ….Bankasında personeli adına açtıracakları “Tasarrufu Teşvik Hesabı”na yatırırlar. İşverenler işçilerinin ücretlerinden yapacakları tasarruf kesintileri ile sağlayacakları işveren katkılarını tahakkuk ettirerek, ücret ödenmesinin yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar …Bankasında işçileri adına açtıracakları “Tasarrufu Teşvik Hesabı”na yatırırlar.”
Anılan Yasanın “ödemelerin zamanında yapılmaması” başlığını taşıyan 7.
maddesinde ise; “İşverenlerin, ücretlerden yapacakları tasarruf kesintileri ile sağlayacakları işveren katkılarını 4 üncü maddede belirtilen süreler içinde ilgililerin banka hesaplarına yatırmamaları halinde, yatırılması gereken miktarlar resen veya ilgililerin başvurusu halinde Sosyal Sigortalar Kurumunca 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun primlerin tahsiline ilişkin hükümleri dairesinde tahsil olunarak alınacak gecikme zammı ile birlikte ilgili banka hesabına yatırılır.” hükmü getirilmiştir. 29.04.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4853 sayılı Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabının Tasfiyesi ve Bu Hesaptan Yapılacak Ödemelere Dair Kanunun 10.maddesi ile 3417 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmıştır.
4853 sayılı Kanunun 1.maddesinde amacının, 3417 sayılı Kanun uyarınca açılmış bulunan Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabında biriken paraların tasfiyesi ve bu hesaptan hak sahiplerine yapılacak ödemelere ilişkin usul ve esasların belirlenmesi olarak açıklanmıştır.
Kanunun 8.maddesinde ise, 3417 sayılı Kanun hükümlerine göre, ücretlerden yapılması gereken tasarruf kesintileri ile katkı paylarını süresi içinde ilgililer adına açılmış bulunan Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırmayan işverenlerden; yatırılması gereken miktarlar ile gecikme zammı, resen veya ilgililerin başvurusu halinde Sosyal Sigortalar Kurumunca 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun primlerin tahsiline ilişkin hükümleri dairesinde tahsil olunarak ..Bankası şubelerindeki ilgili Tasarrufu Teşvik Hesaplarına yatırılacağı öngörülmüştür.
4853 sayılı Kanunun 8.maddesinde, Kurumun haciz yoluyla tahsil ettiği tasarruf teşvik kesintisi ile katkı payını ilgilinin … Bankası nezdindeki hesabına yatırmakla yükümlü olduğu belirtildiğinden, haciz yoluyla tahsil edilen miktar yönünden işverenin tasarrufu teşvik kesintisi ve nema alacağından sorumlu olduğu kabul edilemez. Aksi halde, işverenin aynı borç sebebiyle mükerrer şekilde sorumluluğuna gidilmiş olunur. Kurumun yasadan kaynaklanan tahsil yükümlülüğünü gerçekleştirdikten sonra işverenden tahsil ettiği miktarı, sigortalısının bankadaki hesabına yatırma görevi bulunmaktadır. Bu görevin yerine getirilmemesi halinde, Kurum en azından sebepsiz zenginleşen konumunda olacaktır. Bu durumda tahsil edilen miktar yönüyle davalı Kurumun, sigortalısına karşı hukuki sorumluluğunun bulunduğu kabul edilmelidir.
13.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu Geçici 5.maddesinde yer alan “Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile sermayesinin yüzde ellisinden fazlası belediyelere ait şirketlerin, 31.12.2004 tarihi itibariyle kamu kurum ve kuruluşlarından olan kamu ve özel hukuka tâbi alacakları, bunların diğer kamu kurum ve kuruluşlarına olan borçlarına karşılık olmak üzere 31.12.2005 tarihine kadar takas ve mahsup edilir. Bakanlar Kurulu bu süreyi altı aya kadar uzatmaya yetkilidir. Bu madde kapsamındaki alacak ve borç ifadesi bu alacak ve borçlara ilişkin fer’ileri ve cezaları da kapsar.
Yukarıdaki fıkra kapsamında yer alan kuruluşların takas ve mahsup işlemine konu olan veya olmayan borçları, genel bütçe vergi gelirlerinden her ay ayrılacak paylarının yüzde kırkını geçmemek üzere kesinti yapılarak tahsil edilir.” hükmü ve 2005/8928 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında yer alan esaslar çerçevesinde, Kurumca icra kanalı ile tahsil edilmeyen ve tüm işçileri kapsayan tasarrufu teşvik kesintilerini de kapsayan belediyelerin Sosyal Sigortalar Kurumu’na ve diğer kurumlara olan borçlarının ödenmesi ile ilgili olarak Belediyeler ile Hazine Müsteşarlığı arasında uzlaşmaya varılmış ise ilgili belediyenin genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan paylarından her ay taksitler halinde kesilmek suretiyle borçların tasfiyesi işlemleri başlatılmaktadır.
Hal böyle olunca, 5393 Sayılı Kanunun 5.maddesi kapsamında uzlaşma kapsamına alınan tasarrufu teşvik kesintisi, katkı payı ve nema alacaklarından sorumluluğun S.G.K. ve Hazineye ait olduğu kabul edilmelidir.
Böylece belediyelerin sorumluluğunda bulunan tasarrufu teşvik kesintisi, katkı payı ve nema alacaklarının uzlaşma kapsamına alınan borç miktarı kadar sorumluluğu ortadan kalkacağından husumetin de Hazineye yöneltilmesi gerekecektir.
Yukarıda belirtilen yasal ve hukuksal gerekçeler özellikle Dairenin son uygulamaları ve HGK.nun 23.12.2009 T ve 2009/480-596 sayılı kararı uyarınca dava konusu tasarrufu teşvik ve nema alacaklarından 5393 Sayılı Kanunun 5.maddesi anlamında uzlaşma yoluna giden Belediye işverenleri açısından sorumluluğun Hazine Müsteşarlığında olduğu kabul edilmelidir. Anılan yasa uyarınca uzlaşma yoluna gitmeyen Belediye işyerleri ile diğer kamu ve özel sektör işyerleri için işverenin sorumluluğu devam etmektedir.
Somut uyuşmazlıkta davalı işveren belediye ya da bağlı kuruluş değildir. Buna göre davalı Hazinenin değil işverenin sorumluluğu kabul edilmelidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, 01.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.