Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2011/10168 E. 2012/6665 K. 09.04.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/10168
KARAR NO : 2012/6665
KARAR TARİHİ : 09.04.2012

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin 04.04.1999-01.06.2010 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığını, ücretlerinin ödenmediğini, yıllık izinlerinin kulandırılmadığını, ikramiye ve erzak sosyal yardımlarının da ödenmediğini, bunun üzerine müvekkilinin birçok defa davalı şirketten sözlü olarak alacaklarının ödenmesi için talepte bulunduğunu, ancak ödeme yapılmadığını, bunun üzerine Bölge Çalışma müdürlüğüne şikayette bulunduklarını, durumu öğrenen işverenin müvekkilini önce ücretsiz izne çıkardığını, ardından da iş akdini feshettiğini ileri sürerek müvekkilinin iş akdinin feshinin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini istemiştir.
Davalı şirket, davacının işe başlaması için 14.07.2010 tarihinde davacı vekiline telgraf çekildiğini, gönderilen belge ile 10 gün süre verildiğini, ancak davacının gelip işe başlamadığını, bunun üzerine hakkında tutanak tanzim edildiğini, bu nedenle davacının iş akdini kendisi feshetmiş sayılması gerektiğinden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, işe iade davalarının niteliği göz önünüde bulundurulduğunda davalı tarafça davacı vekiline çekildiği iddia edilen 14.07.2010 tarihli telgrafa ve savunmalara itibar edilmediğinden , davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından karar temyiz edilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddelerinde belirtilen iş güvencesi hükümlerinin amacı, işverenin iş sözleşmesini meşru ve makul görülebilecek bir neden olmaksızın keyfi olarak sone erdirmesinin engellenmesi, dolayısıyla iş ilişkilerinde sürekliliğin sağlanmasıdır. Sözü edilen düzenlemeler, işverene emredici kurallarla bir takım yükümlülükler getirmekle birlikte, işçinin de yasanın bu korumasından yararlanması için dürüstlük kurallarına uygun davranması gerekir. Başka bir anlatımla iş ilişkisinde sürekliliğin sağlanması noktasında işçi de iyiniyet kurallarına uygun olarak kendisinden beklenen davranışları ortaya koymalıdır. Bu nedenle, işe iade davasında hedef, işe başlatılma olmalıdır.
Somut olayda, davalı işveren fesihten sonra davacıyı işe başlaması için çağrıda bulunmasına rağmen davacı işçi işverenin bu davetine icabet etmemiştir. Davacının işe davete icabet etmemesi, iş ilişkisinin devamı ile ilgili talebinde samimi olmadığını, nihai hedefinin boşta geçen süre ücreti ile işe başlatmama tazminatını almak olduğunu göstermektedir. Ne var ki, bu amaca yönelik talebin iş güvencesi hükümlerince korunması mümkün değildir. Davacı bu davranışı ile işverence yapılan feshi geçerli hale getirmiştir. Bu nedenle, davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kabul edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen nedenlerle, mahkeme kararının 4857 sayılı Kanun’un 20/3. maddesi uyarınca bozularak ortadan kaldırılması ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Bursa 3. İş Mahkemesinin 17.08.2010 tarih ve 2010/543-563 sayılı kararının bozularak ortadan kaldırılmasına,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 30,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 09.04.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.