Yargıtay Kararı 22. Ceza Dairesi 2015/4356 E. 2015/6763 K. 04.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/4356
KARAR NO : 2015/6763
KARAR TARİHİ : 04.11.2015

Tebliğname No : 6 – 2011/65622
MAHKEMESİ : Mersin 2. Çocuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/10/2010
NUMARASI : 2010/466 (E) ve 2010/460 (K)
SUÇ : Hırsızlık, mala zarar verme

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, kararların niteliği ve ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
1-Suça sürüklenen çocuklar hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelemesinde;
a)07/08/2010 tarihli görgü ve tespit tutanağına göre, müştekiye ait işyerinin pencere demir korkuluğunun alt köşesinin kırılmış olduğu ve başka zarar ve ziyanın bulunmadığının tespit edildiği, müştekinin aşamalarda vermiş olduğu beyanında da, bahse konu demir korkuluğun olay gününden bir gün önce alt kısmından kırılmış olduğunu belirttiğinin anlaşılması karşısında; mala zarar verme suçunun unsurlarının ne şekilde oluştuğu tartışılmadan, yazılı biçimde hüküm kurulması,
b)Kabule göre de; mala zarar verme suçundan verilen hapis cezasının, sanıklara rızalarının olup olmadığı sorulmadan 5237 sayılı TCK’nın 50/1-f maddesi gereğince kamuya yararlı bir işte çalışma seçenek yaptırımına çevrilmesi,
2-Suça sürüklenen çocuklar hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelemesinde;
Dosya kapsamına göre diğer temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
a)5237 sayılı Yasanın 61. maddesiyle cezanın belirlenmesinde, izlenmesi gereken yöntem açık ve denetime imkan tanıyacak bir biçimde ortaya konulmuştur. Buna göre somut olayda, ilgili suç tanımında belirtilen cezanın alt ve üst sınırı arasında ceza tayin edilirken cezanın belirlenmesine ilişkin madde hükmündeki ölçütler dikkate alınacaktır. Bu düzenleme ile soyut gerekçelerle cezanın alt ve üst sınırdan belirlenmesi şeklindeki yanlış uygulamanın önüne geçilmek istenmiştir. Bu açıklamalar ışığında bir suçtan dolayı TCK’nın 61. maddesi gereğince temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin birinci fıkrasında yedi bent halinde sayılan hususlar göz önünde bulundurulacak ve somut gerekçeler de belirtilmek suretiyle kanundaki cezanın alt ve üst sınırı arasında takdir hakkı kullanılacaktır. Ayrıca temel ceza belirlenirken aynı yasanın 3. maddesinin birinci fıkrasındaki “Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığı ile orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.” şeklindeki hüküm de gözetilmek zorundadır.

Hakimin temel cezayı belirlerken değindiği gerekçesi, suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçları, işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksirine dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saik ile dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde yerinde ve yeterli olmalıdır. Ceza hukukunun temel ilkelerinden olan cezanın şahsileştirilmesi kuralının da amacı ceza ve sanığın kişiliği arasında uygun dengeyi sağlamaktır. İki sınır arasında cezayı belirleme hakime ait ise de, bu yetkinin kullanılmasında adalet ve nesafet kurallarına bağlı kalınması bu bağlamda suçun işleniş şekli, önemi, sebepleri, kanun ve nizamlara muhalefet derecesi, kastın yoğunluğu, sanığın sosyal durumu, geçmişi, topluma kazandırılması hususlarının göz önünde tutulmasının yanında bu konudaki gerekçenin dosya ile uyumlu olması zorunludur.
Suça sürüklenen çocukların, geceleyin müştekinin de içerde olduğu bir zaman diliminde, işyerine gelerek demir korkuluğu açmaya çalıştıkları, ancak açamadıkları, müştekinin ihbarı üzerine kolluk görevlilerinin geldiğinin görülmesi ile kayden sabıkaları bulunmayan suça sürüklenen çocukların kaçtığı ve eylemin teşebbüs aşamasında kaldığı sabit görülen somut olayda, suça sürüklenen çocukların 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesinde sayılan kriterlerin tekrarı ile yetinilerek “takdiren ve teşdiden” denilmek suretiyle, ayrıca cezanın şahsileştirilmesinde kriter olarak alınması gereken suça sürüklenen çocukların kişiliği gözetilerek yasal olmayan gerekçeler ile, işlenen fiilin ağırlığıyla orantısız şekilde, en üst sınırdan ceza tayini ve teşebbüs hükümlerinin uygulanması sırasında aynı gerekçelerle en az oranda indirim yapılması,
b)5271 sayılı CMK’nın 324/4. maddesi uyarınca yargılama giderlerinin 21/07/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan (20.00 TL dahil) az olması halinde,bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilmesi gerekirken, 15,50 TL tutarındaki yargılama giderinin suça sürüklenen çocuklardan tahsiline karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 04/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.