Yargıtay Kararı 22. Ceza Dairesi 2015/340 E. 2015/4873 K. 06.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/340
KARAR NO : 2015/4873
KARAR TARİHİ : 06.10.2015

Tebliğname No : 6 – 2011/331240
MAHKEMESİ : Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 25/05/2011
NUMARASI : 2009/134 (E) ve 2011/571 (K)
SUÇ : Hırsızlık

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Mahkemece 5237 sayılı Kanun uyarınca yapılan uygulama sırasında 142/1-b uyarınca belirlenen 4 yıllık temel ceza üzerinden 143. madde gereğince yapılan artırım oranı, kararın gerekçe kısmında 1/6 olarak belirtilmesine rağmen hüküm fıkrasında 1/3 olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak kabul edilmiştir.
Hükümlünün yakalandığında suça konu kozmetik eşyalarını sattığı kişiyi söyleyerek mağdura iadesini sağlamışsa da; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.03.2013 gün ve 2012/6-1232 Esas -2013/106 Karar sayılı kararında da açıklandığı üzere; “4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 763. maddesi uyarınca suça konu eşyayı bir üçüncü kişiye satmak suretiyle zilyetliği devreden sanığın, satıştan elde ettiği menfaati iade etmeden, üzerinde tasarruf yetkisi bulunmayan eşyayı sattığı yeri göstermesi, etkin pişmanlık olarak değerlendirilemeyeceği gibi, eşyanın satın alınan kişiden alınarak mağdura iade edilmiş olması da 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesi kapsamında hükümlü tarafından gerçekleştirilmiş bir iade veya tazmin olarak kabul edilemeyeceğinden tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiş, dosya kapsamından diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
5252 sayılı Kanun’un 9/3 maddesi uyarınca, sanık yararına olan hüküm önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle bulunması gerektiği, bununla birlikte olay tarihi itibariyle mala zarar verme suçundan şikayet yokluğu nedeniyle düşme kararı verilebilecek ise de Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2012/6-1142 Esas, 2013/17 Karar sayılı ve 22/01/2013 tarihli kararında açıklandığı üzere, 5237 sayılı TCK’nın 119/1-c maddesinin uygulanması gereken hallerde, konut dokunulmazlığını bozma suçu uzlaşmaya tabi olmadığı gibi şikayete de bağlı olmadığı hususu da dikkate alındığında, hükümlünün, yakınanın işyerinin keşfen sağlam ve muhkem olan pencere kilidini kırmak suretiyle toplam değeri 3500 lira olan kozmetik eşyasını çalması şeklinde gerçekleşen eyleminde 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b, 143, 116/4, 119/1-c maddeleri uyarınca verilmesi gereken cezalar tespit edilip 765 sayılı TCK’na göre kurulan hükümdeki sonuç ceza ile karşılaştırılarak lehe olan kanun belirlenip sonucuna göre hükümlünün hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ve hatalı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de,
TCK’nın 53/1-c maddesinde belirtilen velayet hakkından vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3.fıkrası uyarınca sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıvermeye kadar uygulanabileceğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, hükümlü H.. Ö.. ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, hükümlü hakkındaki uyarlama yargılamasında hatalı olarak lehe yapılan uygulamanın kazanılmış hak oluşturmayacağının gözetilmesine, 06.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.