Yargıtay Kararı 22. Ceza Dairesi 2015/17024 E. 2015/4763 K. 02.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/17024
KARAR NO : 2015/4763
KARAR TARİHİ : 02.10.2015

Tebliğname No : KYB – 2014/394685

Hırsızlık suçundan sanık M.. K.. hakkında yapılan yargılama sonunda 4616 sayılı 23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenen suçlardan dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların ertelenmesine dair Kanun’un 1/4-1. maddesi uyarınca kamu davasının kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine dair İmamoğlu Asliye Ceza mahkemesinin 25/01/2001 tarihli ve 1998/10 Esas, 2001/21 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın erteleme süresi içerisinde işlediği memura mukavemet suçundan Adana 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/04/2006 tarihli ve 2003/160 esas, 2006/237 sayılı kararı ile cezalandırılmasına karar verildiğinden bahisle başlatılan yargılama sonunda, zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle kamu davasının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8. maddesi gereğince düşürülmesine, suçta kullanılan bir adet demir alet ile bir adet kamanın 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 36. maddesi uyarınca müsaderesine dair, İmamoğlu Asliye Ceza Mahkemesinin 17/09/2010 tarihli ve 2010/163-184 sayılı kararını kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 27/11/2014 gün ve 94660652-105-01-10944-2014/21038/71108 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11/12/2014 tarih ve 2014/394685 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede,
Dosya kapsamına göre;
1)İmamoğlu Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 20/02/1998 tarihli iddianamede, soruşturma sırasında ele geçirilip suçta kullanıldığından bahisle elkonulan eşyaların müsadere edilmesine yönelik talepte bulunulmadığı gibi, Cumhuriyet Savcılığınca sonrasında da müsadereye yönelik talepte bulunulmadığı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 256/1. maddesinde yeralan “müsadere kararı verilmesi gereken hallerde, kamu davası açılmamış veya kamu davası açılmış olup da esasla beraber bir karar verilmemişse; karar verilmesi için, Cumhuriyet savcısı veya katılan, davayı görmeye yetkili mahkemeye başvurabilir,” şeklindeki düzenlemeye nazaran müsadere kararı verilemeyeceği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar tesisinde;
2) Sanık hakkında zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle kamu davasının düşmesine karar verildiği, cihetle, 765 sayılı Kanun’un 36. maddesinin mahkumiyet halinde cürüm ve kabahatte kullanılan eşyanın müsaderesini öngörmesi karşısında, suçta kullanılan ancak bizatihi müsadereye tabi bulunmayan bir adet kama ve demir aletin sahibine iadesi yerine, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
Dosyanın incelenmesinde, sanık hakkında hırsızlık suçundan dolayı açılan davanın zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verilmesi sonrasında, sanıkta ele geçen ve suçta kullanıldığı ifade edilen bir adet demir alet ve bir adet kamanın müsadere talebi olmadan ve sahibine iadesi yerine 765 sayılı TCK’nın 36. maddesi uyarınca zoralımına karar verilmiş olup, bu husus bozma nedeni olarak gösterilmiş ise de;
Karar tarihi olan 17/09/2010 da yürürlükte olan 5271 sayılı CMK’nın 256. maddesinde müsadere usulü düzenlenmiş olup, 257. maddenin fıkrasında “256. maddeye göre verilmesi gereken kararlar duruşmalı olarak verilir.” yine 257. maddenin 2. fıkrasında ise “müsadere veya iade olunacak eşya veya diğer malvarlığı değerleri üzerinde hakkı olan kimseler de duruşmaya çağrılır, bu kişiler sanığın sahip olduğu hakları kullanabilirler” şeklinde düzenlenme bulunduğu halde bu hükümlere uyulmayarak duruşma açılmadan dosya üzerinden karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu,
Yargıtay incelemesi sırasında bozma istemi dışında saptanan yeni hukuka aykırılık nedeni bozma konusu yapılmadığından, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17/07/2010 gün ve 2007/145-172 kararında da vurgulandığı üzere, hükümdeki diğer yasaya aykırılıklar giderilmeden mevcut durumda karar verilemeyeceğinin anlaşılmasına göre kanun yararına bozma istemi hakkında bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına, hükümde saptanan hukuka aykırılık konusunda da Kanun Yararına Bozma isteminde bulunup bulunulmayacağının taktiri için dosyanın Adalet Bakanlığı’na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 02/10/2015 tarihinde odybirliğiyle karar verildi.