Yargıtay Kararı 22. Ceza Dairesi 2015/10026 E. 2016/2079 K. 17.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/10026
KARAR NO : 2016/2079
KARAR TARİHİ : 17.02.2016

MAHKEMESİ : . Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Hırsızlık, Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, kararların nitelik, cezaların türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
I.Sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine göre sanığın diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi uygulamasında (a,b,d,e) ve c bendindeki kendi altsoyu dışındaki kişiler üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından hak yoksunluğunun hükmolunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, (c) bendindeki kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından yoksunluğun ise, koşullu salıverilmesine kadar devam edeceğine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Anayasa Mahkemesi’nin karar tarihinden sonra, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin 24.11.2015 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı kararının, hükümde değerlendirilmesi zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ..’in temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı Kanun’un 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından ”TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına’’ ilişkin bölüm çıkarılarak, yerine ‘‘Kasten işlemiş olduğu suçtan, hapis cezasıyla mahkumiyetin yasal sonucu olarak sanık hakkında, 5237 sayılı TCK’nın 53/1, 2, 3. maddelerinin uygulanmasına’’ cümlesinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

II.Sanık hakkında resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Dosya kapsamına göre diğer temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Sanığın 04/12/2005 tarihinde yakalandığında kolluk görevlilerine kendisini “Volkan Boduk” olarak tanıttığı ve soruşturma evresinde alınan ifadesinde adı geçen şahsın kimlik bilgilerini de belirttiğinin anlaşılması karşısında; beyan ettiği kimlik bilgilerinin gerçek bir kişiye ait olması halinde eyleminin TCK’nın 268/1. maddesi delaletiyle aynı Kanun’un 267. maddesi kapsamında düzenlenen iftira; bildirdiği kimlik bilgilerinin gerçek bir kişiye ait olmaması halinde ise, anılan Kanun’un 206/1. maddesi kapsamında “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçunu oluşturacağı gözetilerek, sanığın kullandığı “” adında birinin olup olmadığı araştırılarak ve gerçek kişi ise nüfus kaydı getirtilerek ve mağdur sıfatıyla beyanları tespit edilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik araştırma sonucu yazılı biçimde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
2-Anayasa Mahkemesi’nin karar tarihinden sonra, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin 24.11.2015 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı kararının, hükümde değerlendirilmesi zorunluluğu,
3-Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi uygulamasında (a,b,d,e) ve c bendindeki kendi altsoyu dışındaki kişiler üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından hak yoksunluğunun hükmolunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, (c) bendindeki kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından yoksunluğun ise, koşullu salıverilmesine kadar devam edeceğine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ..’in temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın gözetilmesine, 17/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.