YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/812
KARAR NO : 2020/605
KARAR TARİHİ : 06.02.2020
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 15/08/1998-2003 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmay uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
KARAR
Davacı, davalıya işyerinde 01.07.1992-15.08.1998 tarihleri arasında ve 2003 senesi içinde geçen çalışmalarının tespitini istemiştir.
Mahkemece , Dairemizin 27/11/2012 tarih 2012/19730 E., 2012/21374 K. Sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde Davanın kısmen kabulü İLE;17536506418 TC kimlik numaralı …’nın 53420.09 sicil numaralı davalı …’a ait işyerinde 25/11/1992 -15/08/1998 tarihleri arasında toplam 2061 gün işverenlik yanında asgari ücretle çalıştığının tespitine, 691 gününün kuruma bildiriminin yapıldığı, bildirim yapılmayan 1370 gününün bulunduğunun tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair hüküm kurulmuştur.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; ihtilaflı dönemde davacı adına 25/11/1992 tarihinden itibaren hizmet bildirimlerinin başladığı ve muhtelif işverenlere ve davalı işverene ait işyerlerinden davacı adına 05/07/1998 tarihine kadar ve dava dışı işveren Nermin Gören’e ait fırın işyerinden 15/04/2003 – 31/05/2003 , 07/08/2003 – 21/08/2003 tarihleri arasında , davalı …’a ait 53420.09 sicil nolu işyerinden 1995/2.3.dönemde, 1996/1.2 dönemde ve 01/06/1997 tarihinde tekrar işe giriş bildirgesi verildiği 1997/2.dönem -30/06/1997 arası ,sonrasında davalı …’ın kurucu ortaklarından olduğu 1033082.09 sicil nolu İncirliova Ekmek Ürt.Ort. ünvanlı işyerinden 01/03/1998 tarihinde tekrar işe giriş bildirgesi verildiği ve 02/04/1998 tarihinde çıkış yapıldığı , yine 53420.09 sicil nolu davalı işyerinden 14/09/2001 -15/12/2001 tarihleri arasında kısmi bildirimlerin olduğu anlaşılmaktadır
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurum’ca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasa’da yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kurum’a vermesi gerektiği Yasa’nın 79/1. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİYön.Madde16) , dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİYön. Madde 17), sigortalı hesap fişi (SSİY. Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelik’te sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Yasa’nın 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurum’un işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği açıktır. Bir sigortalının askere gitmeden önce çalıştığı işyerini askerliğe müteakip girmesi durumunda hizmet akdi mecburi hizmet nedeniyle kesilmiş olduğundan artık hak düşürücü sürenin oluştuğundan bahsedilemez.
Davacının sigortalı çalışmalarının Kurum’a kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 23.06.2004 gün ve 2004/21-369 E, 2004/371 K. sayılı kararı )
Ayrıca çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın sonu esas alınması gerekir.
Somut olayda; dava dışı işyerleri ile davalılar arasında organik bağ olmadığı ortadadır.Davacının dava dışı 21681 .09 sicil nolu işyerinden 15/06/1995 tarihinde çıkışının yapıldığı, öncesinde davalı işyerinden bildiriminin bulunmadığı, bu durumda hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu, bu tarihten sonraki hizmet tespitine gelince, davalının farklı işyerlerinden bildirimlerinin bulunduğu, dava dışı 1031998.09 sicil nolu … Unlu Mamuller… işyerinden 15/05/1998 tarihinde girişinin verildiği anlaşılmakla bu tarihten sonraki hizmet tespiti de isabetsizdir.
Yapılacak iş, davalı işveren ile 15/06/1995- 30/06/1998 tarihleri arasındaki hizmetlerinin bildirildiği gözetilerek, dönem bordolarını dosya arasına alıp talep edilen tüm dönemde çalışmaları bulunacak şekilde re’sen seçilecek bordro tanıklarını dinlemek ve davacının davalı işyerindeki çalışmalarını netleştirmek, toplanan delilleri değerlendirip varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.