Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2019/6298 E. 2020/346 K. 29.01.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/6298
KARAR NO : 2020/346
KARAR TARİHİ : 29.01.2020

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R

A) Davacı istemi;
Davacı vekili, müvekkilinin, davalı işyerinde 01/09/1999-11/10/1999 tarihleri arasındaki çalışmasının tespitini talep etmiştir.
B) Davalıların Cevabı;
Davalı şirket vekili, davanın hakdüşürücü süreye uğrağını, yirmi yılı aşkın süre geçtikten sonra dava açıldığını, davacı iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Fer’i müdahil Sosyal Güvenlik Kurum Başkanlığı vekili, hakdüşürücü süre nedeniyle davanın reddini, kamu düzenine ilişkin davada Yargıtay içtihatlarına uygun inceleme ve araştırma yapılarak kanıt toplanması gerektiğini savunmuştur.
C) İlk derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı;
Mahkemece, 5 yıllık hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
D) Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı;
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, davacı vekilince ileri sürülen istinaf itirazlarının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
E) Temyiz Başvurusu;
Davacı vekili, Milli Eğitim Müdürlüğü onaylı hizmet belgesinde dava konusu dönemde çalışma olgusunun doğrulandığını, resmi evrakın dikkate alınmasını, hakdüşürücü sürenin hatalı değerlendirildiğini beyanla kararın bozulması gerektiğini savunmuştur.
.F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dava, hizmet tespiti talebine ilişkindir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/8. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
506 sayılı Yasa’nın 79/10 ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/8 maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasada yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanun’un 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİYön.Madde16) , dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİYön. Madde 17), sigortalı hesap fişi (SSİY. Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun’un 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden sözedilemeyeceği açıktır. Davacının sigortalı çalışmalarının Kuruma kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulunun 02/07/2019 gün ve 2016/10-917 E, 2019/833 K. sayılı kararı)
Çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemez.
Somut olayda; davalı şirket tarafından 11/10/1999 başlangıç 31/08/2000 çıkış, 01/09/2000 başlangıç 31/08/2003 çıkış, 01/09/2003 başlangıç 30/06/2004 çıkış tarihli … yeri bildirgelerinin …’na verildiği; Milli Eğitim Müdürülüğü’nün 13/08/2004 onay tarihli evrakına göre davacının 01/09/1999-01/09/2000, 01/09/2000-31/08/2003, 01/09/2003-30/06/2004 tarihleri arasında üç dönem halinde davalı şirket tarafından kimya öğretmeni olarak çalıştığı bilgisinin bulunduğu anlaşılmakla, davacının hizmetinin …’na bildirildiği tarihten önceki çalışmalarının bildirimin başladığı tarihi de kapsar şekilde kesintisiz olarak devam etmiş olması halinde,
arada başka bir işyerinden bildirim yapılmadığı takdirde, hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği gözetilerek inceleme yapılması ve karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi hatalıdır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına, ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
G) Sonuç: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesi’ne, karardan bir örneğin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine
29/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.