Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2019/611 E. 2019/7314 K. 28.11.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/611
KARAR NO : 2019/7314
KARAR TARİHİ : 28.11.2019

MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki tespit davası nedeniyle bölge adliye mahkemesince verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, temyiz konusu hükme ilişkin dava, HMK’nun 369. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.

KARAR
A)Davacı istemi;
Davacı vekili; davacının davalı işyerinde 07/09/1998-17/09/2000 tarihleri arasındaki çalışmasının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
B)Davalı Cevabı;
Davalı vekili, davacı …’ın 07/09/1998 ile 17/06/2015 tarihleri arasında “…” unvanlı firmalarının … Şubesinde kesintisiz hizmet verdiğini, işe başlama tarihi 18/09/2000 olarak gösterilmiş ise de fiilen işe başlama tarihinin 07/09/1998 olduğunu beyanla haklı davayı kabul ettiklerini belirtmiştir,
… Başkanlığı vekili; hakdüşürücü süre itirazında bulunmuş ve çalışma olgusunun hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde kanıtlanması gerektiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
C)İlk derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı;
Mahkemece;” DAVANIN KABULÜ İLE ,Davacının 07/09/1998-01/10/1998 arası … yanında 01/10/1998 – 17/09/2000 arası davalı … Turzim İnşaat Nakliyat Taahhüt Ticaret ve San. LTd. Şti.nde o tarihte geçerli olan asgari ücretle sigortalı olarak çalıştığının tespitine,
07/09/1998-01/10/1998 arası için 506 sayılı yasanın 82 BK 179-180 md gereğince doğacak prim borçlarından ve hukuksal sonuçlarından devrolan işveren sıfatı ile …Turzim İnşaat Nakliyat Taahhüt Ticaret ve San. Ltd. Şti müştereken ve müteselsilen … ile birlikte sorumluluğuna , ” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu ; : İstinaf kanun yoluna başvuran … Başkanlığı vekili, karara esas alınan tanık beyanlarına çelişkiler bulunması nedeniyle davacının çalışmalarının ispatlanamadığını, davacının tespitini talep ettiği dönemde davalı şirketin 506 sayılı Yasa kapsamında olmamasının ve bir kısım çalışmaların diğer davalı nezdinde yapıldığına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, hakdüşürücü süre itirazlarının da dikkate alınmadığını beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı;
Bölge Adliye Mahkemesi’nce yapılan incelemede “davacının kesintisiz çalışmasını, davalı iş yerinden en son işten çıktığı tarih olan 03/07/2006 olarak dikkate alındığında dahi dava tarihine kadar 5 yıllık hak düşürücü sürenin fazlasıyla geçtiği anlaşıldığından, 07.09.1998 – 17.09.2000 dönemine yönelik çalışma süresine ilişkin istemin, hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece davanın kabul edilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı gözetilerek davalı … vekilinin istinaf itirazının kabulüne, karar verilmesi gerekmiş yargılamada yapılan bu hatanın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasının gerektirmediği dikkate alınarak HMK. 353/1-b-2 maddesi uyarınca belirlenen aykırılık düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiş…” gerekçesiyle ;
Davalı … Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle; … 2. İş Mahkemesi’nin, 22.06.2017 tarihli, 2015/1390 E, 2017/194 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına; davanın reddine karar verilmiştir.
E)Temyiz; Davacı vekili,davacının çalışmasının kesintisiz olduğunu, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
F)Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dava, davacının 07/09/1998- 17/09/2000 tarihleri arasında davalı işyerindeki çalışmalarına ilişkin hizmet tespiti davasıdır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden ;davacı hizmet döküm cetvelinin incelenmesinden, …işyeri sicil numaralı davalı işyerinden 2000/3.dönemde 103 gün, 07/02/2001- 13/02/2001 tarihleri arasında 1013874 işyeri sicil numaralı işyerinden, 2001/1-2-3.dönemlerde …sicil nolu işyerinden 120’şer gün bildirimlerinin yapıldığı,davacı adına …işyeri sicil numaralı … Turizm İnş.Tah.Ltd.Şti işyerinden 18/09/2000 tarihli işe giriş bildirgesinin 15/09/2000 tarih/ 94456 varide numarası ile Kurum kayıtlarına intikal ettiği , davacının 28/09/2000 tarihli ticaret sicil gazetesi ile şirket müdürü olarak atandığı, 2000-2006 tarihleri arasında da davalı işyerinden kısmi bildirimlerinin yapıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/8. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/8. maddelerine göre Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır. Yasada yer alan 5 yıllık süre hak düşürücü olup mahkeme tarafından kendiliğinden nazara alınması gerektiği gibi davacının aynı işyerinde çalışmasını sürdürmesinin veya 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının, hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin, kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanun’un 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin dördüncü kısmında işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi (SSİYön.Madde16) , dört aylık sigorta primleri bordrosu (SSİYön. Madde 17), sigortalı hesap fişi (SSİY. Yön. Madde 18) vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması halinde artık Kanun’un 79/10 (eski 8) maddesinde yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir.
Maddede belirtildiği üzere yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi çalışmaların sigorta müfettiş raporu ile saptanması durumunda da hak düşürücü sürenin geçtiğinden sözedilemeyeceği açıktır. Davacının sigortalı çalışmalarının Kuruma kısmen bildirildiği hallerde, eksik bildirimlere yönelik olarak açılan davada hak düşürücü süre işlemeyecektir. (Hukuk Genel Kurulunun 02/07/2019 gün ve 2016/10-917 E, 2019/833 K. sayılı kararı )
Çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemez.
Somut olayda; davalı işverence davacı adına düzenlenmiş 18/09/2000 tarihinde işe başladığına dair işe giriş bildirgesinin 15/09/2000 tarih/ 94456 varide numarası ile Kurum kayıtlarına intikal etmiş olduğu, davacının 2000/3. Dönemde 103 gün sigortalı bildirimlerinin Kurum kayıtlarında olduğu ve bu durumda davacının hizmetinin bildirildiği tarihten önceki çalışmalarının bildirimin başladığı tarihi de kapsar şekilde kesintisiz olarak devam etmiş olması halinde, arada başka bir işyerinden bildirim yapılmadığı takdirde, hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyecektir.
Yapılacak iş; hak düşürücü sürenin söz konusu olmayacağı dikkate alınarak davacının 07/09/1998-17/09/2000 tarihleri arasındaki süreye ilişkin talebi yönünden işin esasına girilerek karar vermekten ibarettir.
Bölge Adliye Mahkemesince hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle davanın reddine karar verilmişse de, yukarıda açıklanan nedenlerle kurulan hüküm usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.