YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/5234
KARAR NO : 2020/1170
KARAR TARİHİ : 25.02.2020
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : Ermenek Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Bölge Adliye Mahkemesi kararının süresi içinde temyizen incelenmesi asıl ve birleşen dava dosyaları bakımından davalılardan Ermenek Cenne Linyit Kömür İşletmeleri Ltd. Şti vekilince duruşmalı olarak istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25/02/2020 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılardan Ermenek Cenne Linyit Kömür İşletmeleri Ltd. Şti vekili Avukat … ile karşı taraf vekili Av. … geldiler. Başka gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
KARAR
A) Davacı İstemi;
Davacılar asıl ve birleşen dava dosyalarındaki dava dilekçeleri ve ıslahla eş için 169.917,51 TL maddi, 150.000,00 TL manevi, çocuk Mustafa için 1.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi, çocuk … için 2.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi, çocuk Yasin için 6.537,47 TL maddi, 100.000,00 TL manevi, çocuk … için 10.356,54 TL maddi, 100.000,00 TL manevi, anne ve baba için 100.000,00’er TL manevi, kardeşler için 75.000,00’er TL manevi tazminat istemişler, anne ve baba yönünden dava dilekçelerinde maddi tazminat talebinde bulunmadıkları halde ıslah dilekçesinde anne için 17.152,74 TL maddi, baba için 23.780,51 TL maddi tazminatın davalılardan tahsilini istemişlerdir.
B) Davalı Cevabı;
Davalılar davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır
C) İlk Derece Mahkemesi Kararı:
İlk Derece Mahkemesince hükümde belirtilen gerekçelerle, davacı çocuklar Mustafa ve …’ın maddi tazminat istemlerinin reddine, davacı eş ile davacı çocuklar … ve, Yasin‘in maddi tazminat istemlerinin kabulüne, davacılar anne ve babanın ıslah dilekçesindeki talepleri gibi maddi tazminat istemlerinin kabulüne, eş lehine 100.000,00 TL, çocuklar ile anne ve baba lehine 75.000,00’er TL, kardeşler lehine 20.000,00’er TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
D) Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nce davacıların ve davalı Ermenek Cenne Linyit Kömür İşletmesi Limited Şirketi‘nin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
E) Temyiz Nedenleri:
Davalı Ermenek Cenne şirketi temyiz dilekçesinde özetle, davacılar için hükmedilen manevi tazminatın davacıların kaza öncesi mal varlıklarının birkaç kat fazlası olduğunu, davacıların kazadan dolayı hatırı sayılır bir şekilde zenginleştiklerini, manevi tazminata hükmedilirken, kazadan hemen sonra devlet ve hayırseverlerin katılımıyla davacılara sağlanan parasal imkan, ev ve sair malvarlıkları dikkate alınmadığını, davanın kendileri açısından husumet nedeniyle reddinin gerektiğini, kendilerinin kazanın olduğu madende yalnızca ruhsat sahibi olduklarını, maden Kanunu’nun Ek Geçici 7. Maddesinde ruhsat sahibinin iş kazalarından hukuken sorumlu olmadıklarını ancak bu durumun ruhsat sahibinin Maden Kanunu’ndan doğan sorumluluklarını ortadan kaldırmayacağına dair açık ve net bir düzenlemenin bulunduğunu, Maden Kanunu’ndaki ruhsat sahibinin sorumlulukları incelendiğinde bu sorumlulukların tamamının devlete karşı parasal sorumluluklar olduğunun görüleceğini, bu sorumlulukların mahkemece yeterince araştırılmadığını, davacıların murisinin kendi işçileri olmadığını, sigorta kaydının da kendileri adına olmadığını, kendileri ile müteveffa arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmadığını, bu nedenle açılan davanın husumet nedeni ile reddi gerektiğini, MİGEM’e verilen kusurun daha fazla olması gerektiğini ileri sürmüştür.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle temyiz edenin sıfatına temyiz kapsam ve nedenlerine göre; davalı Ermenek Cenne Linyit Kömür İşletmesi Limited Şirketi‘nin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, sigortalının iş kazası sonucunda vefatı nedeniyle yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından ruhsat sahibi davalı Ermenek Cenne Linyit Kömür İşletmesi Limited Şirketi tarafından, olayın gerçekleştiği linyit kömürü maden ocağının bulunduğu ruhsat sahasında önce 2009 yılında 3 yıl süreyle, süre sonunda da 2012 yılında 10 yıl süreyle geçerli olmak ve çalışılacak alanın koordinatları belirtilmek suretiyle kömür çıkarma işinin rödövans sözleşmesi olarak adlandırılmış sözleşmeler ile davalı … … Madencilik … Nakliyat İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi’ne verildiği, anılan ruhsat sahası içinde davalı … … Şirketi dışında üç ayrı şirketin daha kömür çıkarma işi yaptığı, bu
ruhsat sahasında iş yapan toplam dört şirketle ilgili olmak üzere davalı Ermenek Cenne şirketinin kaza tarihi itibariyle yetkilisi durumunda olan … ceza soruşturması sırasında cumhuriyet savcısı huzurunda alınan ifadesinde yetkilisi olduğu şirketin pay sahiplerinden madencilikle uğraşmak istemeyenlerin sadece hisseleri oranında hasılat kirası aldıklarını, ruhsatın bölünmesi mümkün olmadığı ve yeni firmalarca o alanda ruhsat alınması yasal olarak imkansız olduğundan davalı Ermenek Cenne şirketinin işletmeci dört büyük ailesinin Cenne sahasını dört parça halinde bölüşerek kurmuş oldukları şirketler üzerinden rödövansçı olarak madencilik faaliyetlerini yürüttüklerini beyan ettiği, davalı … … şirketine bahsedilen sözleşmelerle verilen çalışma sahası içinde daha önceden 1994-1997 yılları arasında dava dışı … Madencilik tarafından kullanılmış ancak sonradan kapatılmış başka bir maden ocağı daha bulunduğu, terkedilmiş Numune Ocağın çalışma sahası üzerinde faaliyette bulunulduğunun bilinmesine rağmen, yeni çalışma alanlarını gösterir harita ile eski ocağa ait imalat haritası temin edilip bu iki harita çakıştırılarak, çakıştırılan haritaya göre faaliyet alanlarının belirlendiği imalat haritası hazırlanmadan, kontrol sondajı yapılmayarak çalışma yapılacak bölgenin niteliği, durumu belirlenmeden maden çıkarma faaliyetine devam edildiği, kömürün gevşek geldiği, çalışma alanı olan 3. başyukarı bölgesinde su sızıntısı olduğu işçiler tarafından dile getirildiği halde aynı koşullarda çalışmaya devam edildiği, olay tarihinde davalı … şirketi tarafından açıklanan şekilde sürdürülen madencilik faaliyeti sırasında terkedilmiş Numune Ocağı içindeki topuğa tehlikeli biçimde 30 metre paralel olacak şekilde ve 9 metre yaklaşılarak çalışma yapılması sonucu topuğun zayıfladığı, havuz görevi gören eski imalatta yıllar içerisinde su biriktiği, hidrostatik basınç eşik değerini aşan suyun zayıflayan topuktan ocak içerisine aniden boşalması şeklinde meydana gelen iş kazasında 18 işçinin vefat ettiği, mahkemece kusur oranları ve aidiyetlerinin tespiti için kusur raporu alındığı, raporda kazanın meydana gelişinde kazalıların bir kusurları olmadığı yönünde görüş bildirildiği, kusur taksimatının davalı şirketler ile bunların kaza tarihindeki yöneticileri ve Maden İşleri Genel Müdürlüğü arasında yapıldığı, kazalılara kusur verilmediğini dikkat alan mahkemenin kusur raporunda belirlenen oranlara itibar etmediği, sorumlular arasındaki kusur dağılımının kendi aralarında ileride açılabilecek rücu davasında yeniden tartışılabileceğini takdir ederek karar verildiği, aynı olaya ilişkin olarak yürütülen ceza yargılamasında davalı şirketlerin yetkililerinin de aralarında bulunduğu bir kısım gerçek kişilerin yargılandıkları, davalı Ermenek Cenne Linyit Kömür İşletmesi Ltd. Şti. yetkilisi …, davalı … … Madencilik … Nakliyat İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi yetkilisi Saffet Uyar ve diğer bir kısım gerçek kişiler yönünden mahkumiyet kararları verildiği, diğer bir kısım gerçek kişilerin ise beraatlerine karar verildiği, davalı şirketlerinin yetkilileri yönünden verilen mahkumiyet kararlarının Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 20/06/2018 tarih, 2018/4573 Esas ve 2018/6919 Karar sayılı ilamı ile kesinleştiği, anılan Yargıtay 12. Ceza Dairesi kararında da açıklandığı gibi Cenne Şirketi tarafından „Taşeronların Dikkati’ne“ başlıklı 10/02/2011 tarihli „Maden Dairesi tutanağının 6 aya yaklaşması sebebiyle tutanakta belirtilen eksikliklerin giderilip giderilmediğinin acil olarak bildirilmesi gerekmektedir“ şeklindeki, 10/03/2011 tarihli „Taşeronların Dikkatine“ başlıklı „şirketlerin derhal oksijen veya karbonmonoksit maske teçhizatlarının tamamlanması“ şeklindeki, 22/01/2011 tarihli „Taşeronların Dikkatine“ başlıklı „Daha önce bu konu hakkında sizlere bilgi verilmişti ancak halen istenilen durum oluşmamıştır. Her vardiyaya en kısa zamanda bir adet mühendis konularak tarafımıza bildirmeniz gerekmektedir. Aksi halde uygulamaya uymayan ocaklara cezai müeyyide uygulanacaktır“ şeklindeki içerikli yazılar ile rödövans olarak adlandırılan sözleşmenin diğer tarafı olan şirketlere uyarılarda bulunulduğu, 14/10/2014 tarihinde ruhsat sahibi Cenne Şirketi Ortaklar Kurulu’nda alınan karar ile şirketlerin çıkarttıkları kömürleri tek elden satışa çıkartmak için Cenne Şirketi Ermenek Şubesinin kurulduğu anlaşılmaktadır
Rödövans, maden ruhsat alanlarının maden arama ve işletme ruhsat sahibi tarafından sözleşme ile gerçek veya tüzel bir kişiye bir süre bırakılması, maden ocağının işletilmesini üstlenen gerçek veya tüzel kişinin ise, ruhsat sahibine ürettiği her bir ton maden için bir miktar ücret ödemeyi taahhüt ettiği sözleşmedir. Rödövans sözleşmesi, maden ruhsatının devrini değil, bu hakkın bir başkasına belirli bir süreyle kullandırılmasını amaçlar. Bu sözleşmenin yapılması kanunda herhangi bir şekle tabi tutulmamıştır
Rödövans sözleşmesinde rödövansçı, madeni, sözleşmede belirtilen şartlar çerçevesinde kendi adına işletir. Rödövansçı, madeni kendi adına işletemiyorsa, üretim, çalışma ve organizasyon açısından ruhsat sahibine tam olarak bağlı ise bu durumda rödövanstan değil, alt işverenlik ya da ihaleden söz edilir.
Somut olayda davalı … … Şirketi‘nin maden üretim faaliyetini bağımsız şekilde yürütmediğinin anlaşılması karşısında şirketler arasındaki sözleşmenin rödövans sözleşmesi niteleği taşımadığı, aradaki ilişkinin asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğu sonucuna varılmıştır.
Gerek mülga BK’nun 47. ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene veya ölenin yakınlarına manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile zarar görene veya ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir.
Manevi tazminat davalarında, gelişmiş ülkelerde artık eski kalıplardan çıkılarak caydırıcılık unsuruna da ağırlık verilmektedir. Gelişen hukukta bu yaklaşım, kişilerin bedenine ve ruhuna karşı yöneltilen haksız eylemlerde veya taksirli davranışlarda tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranlarda manevi tazminat takdir edilmesi gereğini ortaya koymakta; kişi haklarının her şeyin önünde geldiğini önemle vurgulamaktadır.
Bu ilkeler gözetildiğinde; aslolan insan yaşamıdır ve bu yaşamın yitirilmesinin yakınlarında açtığı derin ızdırabı hiçbir değerin telafi etmesi olanaklı değildir. Burada amaçlanan sadece bir nebze olsun rahatlama duygusu vermek; öte yandan da zarar veren yanı da dikkat ve özen göstermek konusunda etkileyecek bir yaptırımla, caydırıcı olabilmektir.(HGK 23.6.2004, 13/291-370)
28/10/2014 tarihinde meydana gelen yargılamaya konu iş kazasının 18 kişinin ölümüne yol açtığı, kazanın sadece vefat edenlerin yakınlarında değil toplumun genelinde derin bir üzüntü meydana getirdiği, bu gibi toplumu derinden etkileyen facialarda hüküm altına alınan manevi tazminat tutarları değerlendirilirken manevi tazminatın caydırıcılık unsurunun öne çıkması gerektiği kabul edilmelidir.
Bütün bunlar yanında HUMK’nun 74. maddesi ve HMK’nun 26. Maddesine göre, mahkemeler tarafların talepleriyle bağlı olup, talep edilenden daha fazlasına karar veremezler.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle ölenin olayda hiç kusurunun bulunmadığının anlaşılıp kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunanlar arasındaki kusur dağılımının kendi aralarında görülmesi muhtemel rücu davasında yeniden değerlendirilmesinin mümkün bulunmasına, temyiz edenin sıfatına, temyiz kapsam ve nedenlerine göre kararda bir isabetsizlik yok ise de davacılar anne ve babanın dava dilekçelerinde maddi tazminat talebinde bulunmadıkları dikkate alındığında adı geçen davacılar lehine maddi tazminata hükmedilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar kaldırılmalı, ilk derece mahkemesi hükmü bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, davalı Ermenek Cenne Linyit Kömür İşletmesi Ltd. Şti. yararına takdir edilen 2.540,00 TL duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalı Ermenek Cenne Linyit Kömür İşletmesi Ltd. Şti. iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25/02/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.