Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2019/2856 E. 2019/5478 K. 25.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2856
KARAR NO : 2019/5478
KARAR TARİHİ : 25.09.2019

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : … İş Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA

K A R A R

A) DAVACININ İSTEMİ :
Davacı vekil, 6111 sayılı Kanunun 49. maddesi ile 4447 sayılı Kanun’a eklenen geçici 10. maddesi ile işverene sağlanan teşvikten yararlanma başvurusunun işleme alınması gerektiğinin tespitine ve teşvik prim alacaklarının iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
B) DAVALININ CEVABI :
Davalı SGK vekili, husumetin Hazine’ye yöneltilmesi gerektiğini, aksi halde öncelikle kuruma başvuru şartı ile ve kurum işleminin yerine olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI :
İlk Derece Mahkemesince, 27/03/2018 tarihinde yürürlüğe giren 7103 sayılı Kanunu’nun 70. maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen ek 17. maddesi kapsamında davaya konu talepler yönünden davanın konusuz kalmadığından bahisle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
D) BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNİN KARARI :
Toplanan deliller ışığında, 7103 sayılı Kanun’un 70. maddesine göre, uyuşmazlığa konu talepler yönünden davanın konusuz kaldığı, davaya konu asli talebin teşvikten yararlandırmanın tespiti olduğu ve anılan düzenlemeye göre ilk derece mahkemesince davacı lehine yürürlükte olan AAÜT’ne göre belirlenen maktu vekalet ücretinin 1/4 ü oranında vekalet ücreti takdir edilmesinin isabetli olduğu değerlendirmeleriyle birlikte tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
E) TEMYİZ TALEPLERİ :
Davacı şirket vekili, teşvikten yararlanmanın tespitine ve 343.369,78TL teşvik ödemesinin iadesine karar verilmesi istemli iki ayrı talep bulunduğunu, alacak için nispi vekalet ücretinin hesaplanması ve yasaya göre 1/4 nispi vekalet ücretine karar verilmesi gerektiğini, bunun da 6.638,00TL olduğunu, kararın usule ve yasaya aykırı olduğunu, açıklanan ve re’sen tespit edilecek sebeplerle lehe karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı SGK vekili, teşvikten yararlanmanın tespitine ve teşvik ödemesinin iadesine dair iki talebin bulunduğunu, alacak talebiyle ilgili hüküm kurulmadığını, kararın hatalı olduğunu, açıklanan ve re’sen tespit edilecek sebeplerle lehe karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
F) DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
27.03.2018 günlü 30373 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7103 sayılı Vergi Kanunları İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 70. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’ya eklenen Ek 17. maddesi ile prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanabileceği halde yararlanmayan işverenlere belirlenen şartlarda prim teşviki, destek ve indiriminden istifade etme imkanı tanınmıştır. Ek 17. maddede aynen; “Bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları sağladığı halde bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanmamış işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerin değiştirilmesine yönelik talepte bulunan işverenler tarafından en son bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren bir ay içinde Kuruma başvurulması halinde, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.
Bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar, maddenin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından, yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenir. Ödeme, öncelikle bu Kanunun 88 inci maddesinin on dört ve on altıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim ve her türlü borçlardan, sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir. Ancak, üç yıl sonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir. Kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır.
Görülmekte olan davalarda ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında Sosyal Güvenlik Kurumunca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Dosya kapsamına göre, yargılama aşamasında yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa’nın geçici 17. maddesi kapsamında Kuruma yapılan başvuru ve neticesine ilişkin herhangi bir evrak bulunmamaktadır.
Yapılacak iş, ilk derece Mahkemesince Kurumdan davacının yukarıda açıklanan ve karar tarihinden sonra yürürlüğe giren Ek madde 17 hükmüne göre başvurusu bulunup bulunmadığı sorularak anılan yasa maddesi kapsamına göre değerlendirme yapmak, Kurumun başvuruyu kabul etmemesi halinde işin esasına girerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Bu kapsamda, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin kararının, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının taraflar yönünden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
G) SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle taraflar yönünden BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, bozma nedenine göre, sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
25/09/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.