Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2019/2350 E. 2020/1126 K. 25.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2350
KARAR NO : 2020/1126
KARAR TARİHİ : 25.02.2020

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01/03/1986 tarihinde 1 gün sigortalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
KARAR

Dava, davacının sigorta başlangıç tarihinin 01/03/1986 olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemenin davacının davasının kısmen kabulü ile; davacının 50132 işyeri sicil numaralı SS. Özgüneş Yapı Kooperatifi isimli işyerinde 01/03/1986 tarihinde asgari ücretle, kesintisiz ve 1 gün süre ile çalıştığının tespitine, davalılardan SS.Özgüneş Yapı Kooperatif Başkanlığı aleyhine açılan davanın vazgeçme nedeni ile reddine ilişkin 02/08/2012 tarihli hükmü davalı Kurum vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 15/11/2012 tarih 2012/18501 Esas 2012/20236 Karar sayılı ilamı ile 01/03/1986 tarihli bildirgenin verildiği işyerinin 506 sayılı Yasanın 5. maddesi gereğince, Yasa kapsamında olan bir işyeri olduğu nazara alınarak ile bu işyerinden bildirge tarihinde Kuruma verilen dönem bordroları işveren verilmediğine göre, vergi dairesi, belediye, muhtarlık ve zabıta marifetiyle tespit edilecek işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde bildirge tarihinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının; çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, bildirge tarihinde işveren kooperatif çalışanlarını (başkan, sekreter, muhasip gibi) tespit ederek dinlemek , dinlenen tanıkların SGK özlük dosyaları getirtilerek bu işyerinde davacı ile çalışıp çalışmadıklarını denetlemek, gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra, ayrıca 01/01/1971 doğumlu olan davacının sigortalılık başlangıcının diğer şartların gerçekleşmesi durumunda 506 sayılı Yasanın 60/G maddesi uyarınca, ancak 01/01/1989 tarihi olabileceği unutulmaksızın sonucuna göre karar vermek gerektiğinden bahisle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda Mahkemece davacının sübut bulmayan davasının reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliğinin kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda, davacının çalıştığını söylediği 50131 sicil numaralı işyerinin 01/10/1985-31/01/1991 tarihleri arasında kanun kapsamında olduğu, 1986 yılında Kuruma bordro verilmediğinin bildirildiği, ancak 1985 ve 1987 dönem bordrolarının Kurumdan istenmediği, taanık …’in tahsise esas cetveline 1985-1989 yıllarında çalışmalarının bildirildiği 50534 sicil numaralı işyerinin davalı kooperatife ait olup olmadığının araştırılmadığı, davalı kooperatifin 2. başkanı olarak 10 yıl çalıştığını belirten tanık …’ın beyanında davacının kooperatifin inşaatlarında çalışmadığını, ancak tanık olarak dinlenen …ve …’ın kooperatifte bekçi olarak çalıştıklarını, davacının bu çalışanların yanına gelip gittiğini bu sebeple davacıyı tanıdığını, kooperatifin 1. Başkanı …’nın başka inşaatları da olduğunu ve davacının bu inşaatlarda çalışmış olabileceğini beyan ettiği, kooperatifin diğer yöneticilerinin tanık olarak dinlenilmediği, kooperatifin 1. başkanı olarak belirtilen … adına herhangi bir işyeri kaydı olup olmadığının araştırılmadığı, eksik inceleme ve araştırma ile sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, davacının çalıştığını söylediği 50131 sicil numaralı işyerinin 1985 ve 1987 dönem bordrolarını Kurumdan istemek, bordrolarda kayıtlı çalışanların beyanlarını almak, tanık …’in tahsise esas cetveline 1985-1989 yıllarında çalışmalarının bildirildiği 50534 sicil numaralı işyerinin davalı kooperatife ait olup olmadığını araştırmak, davalı kooperatifin 1. başkanı olduğu beyan edilen …’nın kendisii ya da ortağı olduğu bir şirket adına işyeri kaydı olup olmadığını araştırmak ve var ise bu işyerinin uyuşmazlık konusu döneme ilişkin bordrolarını getirtip bildirimi yapılan tanıkların beyanlarına başvurmak, davalı kooperatifin diğer yöneticilerinin de tespit edilerek tanık olarak dinlemek ve yapılan araştırmalar sonucunda dosyadaki diğer bilgi ve belgelerin ve önceki bozma ilamının da bir arada değerlendirilmesi suretiyle sonucuna göre karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya verilmesine, 25/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.