Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2019/1349 E. 2020/1053 K. 24.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1349
KARAR NO : 2020/1053
KARAR TARİHİ : 24.02.2020

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Uşak 2. İş Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA

KARAR
A)Davacı İstemi:
Davacı vekili; davacının maluliyet oranının tespitiyle 11.06.2014 tarihi itibariyle maluliyet aylığı bağlanmasını talep etmiştir.
B)Davalı Cevabı: davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı : “Davanın kabulü ile,
1-…’ın en az %60 oranında malül olduğunun tespitine,
2-…’ın emekli aylığına müracaat tarihi olan 11/06/2014 tarihinden itibaren hak kazandığının tespitine,” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu ; Davalı Kurum velili istinaf dilekçesinde;hükme dayanak alınan Adli tıp kurumu 3. İhtisas kurulu raporuna itiraz olanağı kısıtlanmak suretiyle ve Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor alma gereğine uyulmaksızın, eksik inceleme ve yetersiz rapora dayalı olarak karar verildiğini beyanla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :”….Konuya ilişkin yasal düzenleme ve yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu ile Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla, istinaf kanun yolu yargılaması sürecinde Adli Tıp Kurumu Genel kurulundan rapor alınması yoluna gidilmiş ise de; Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’nun dosyanın iadesine yönelik 22.10.2018 tarihli yazısında, “İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi’nın 28/12/2017 tarihli ve 2017/2695 sayılı yazısı ile gönderilen … hakkındaki evrak tetkik edildi.
Adli Tıp 2. Üst Kurulu’nun 04.10.2018 tarih, 1160 sayı ile dosyanın 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunca yeniden değerlendirilerek düzenlenecek mütalaayı Üst Kurul’a göndermesinin uygun olduğu kararlaştırılmış olup;
Kişinin muayene edilmek ve değerlendirilmek üzere Kurulumuza Pazartesi, Çarşamba, Cuma günlerinde birinde kimlik belgesiyle ve tüm tıbbi belgeleriyle birlikte saat 08:30’da Kurumumuzda hazır bulunacak şekilde muayeneye gönderilmesi,” gereğine değinilmesi üzerine, davacı vekili tarafından verilen 11.12.2018 tarihli dilekçe içeriğinde, davacının Adli Tıp Kurumu’na yeniden gitmesinin yarar sağlamayacağı gerekçesiyle dosya kapsamındaki rapor esas alınarak karar verilmesi talep edilmiş; “İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 22/10/2018 tarih, 2018/2966/19677 sayılı yazısı ile kişinin muayene ve değerlendirilmek üzere Adli Tıp Kuruluna Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günlerinden birinde kimlik belgesi ve tüm tıbbi belgeleriyle birlikte Kurumda hazır bulunacak şekilde muayeneye gönderilmesi istenilmekle,
Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu tarafından düzenlenen rapor ile Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi raporu arasında çelişki bulunması halinde Adli Tıp Genel Kurulundan (Üst Kurul) rapor alınmasının konuya ilişkin mevzuat ve Yargıtay içtihatları gereği olup;
Davacı asil ve vekiline tebligat çıkartılarak, 22/10/2018 tarihli Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu raporu gereği işlem yapılması için 2 haftalık kesin süre verilmesi, işlem yapılmadığı taktirde dosyadaki mevcut kanıt raporlar gözetilerek karar verileceği hususunda ihtar edilmesi,” üzerine de yasal sürede işlem yapılmaması üzerine, dosyadaki kanıtlarla yetinilmek suretiyle, maluliyet durumu kesin biçimde belirlenemeyen davacının isteminin reddi” yönünde, yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
E)Temyiz: Davacı : Davacının Adli Tıp 3. İhtisas dairesinde fiziken muayene edildiğini, yeniden muayene isteminde hukuki yarar olmadığını ve çelişki gidermeye yönelik işlem olmadığını, davacının kurum tarafından 01.07.2016 tarihinden itibaren malül sayıldığını usul ve yasaya aykırı kararın bozulmasını talep etmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava maluliyet isteminin tespiti ile maluliyet aylığı bağlanmasına ilişkindir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; ; davacının 10.06.2014 tarihinde kuruma ulaşan dilekçe ile malulen emekli olmak istediğini belirttiği, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu’nun 31/10/2014 tarih ve 81/13673 sayılı kararı ile davacının çalışma gücünün en az % 60’ını kaybetmediğine karar verildiği, yine 18/05/2016 tarih ve 39/7288 sayılı kararı ile 31/10/2014 tarih ve 81/13673 sayılı kararında da değişikliğe gerek görülmediği, dava sürecinde Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan alınan 01.03.2017 tarihli raporda davacının çalışma gücünün en az %60 (yüzdealtmış)’ını kaybetmiş olduğuna karar verildiği ancak maluliyet başlangıcının belirtilmediği Adli Tıp Kurumu raporu ile Yüksek Sağlık Kurulu raporları arasındaki çelişki giderilmeden ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği ve Bölge Adliye Mahkemsince çelişkiyi gidermek üzere Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınmak için davacının muayaneye davat edildiği ve davacı vekilinin İstinaf aşamasında verdiği dilekçe ile muayeneye gitmeyeceklerini dosyadaki belgelere göre karar verilmesini belirtmeleri üzerine İstinaf Mahkemesince davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı vekilinin dosyaya İstinaf aşamasında 30.06.2016 tarihli Ege Üniversitesi Sağlık Kurulu Raporu ile 05.10.2016 tarihli İzmir Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Kurum Sağlık Kurulunun “Çalışma gücünün en az %60’ını kaybettiğine kontrol muayenesi gerekmediğine” ilişkin raporunu sunduğu ve 06.06.2016 tarihinde davacının babası …’ın ölüm aylığı talebinin Kurum tarafından kabul edilerek 01.07.2016 tarihinden itibaren ödenmeye başladığını belirttiği görülmüştür.
Somut olayda; Maluliyet aylığı talebine müteakiben davacı için Bölge Adliye Mahkemesince konuya ilişkin yasal düzenleme ve yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu ile Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi işlemi yerinde ise de; dosyaya İstinaf yargılaması aşamasında gelen bilgiler doğrultusunda Kurum tarafından kabul edilen % 60 maluliyet oranı olduğu takdirde Kurumun maluliyeti kabul ettiği tarihten itibaren bu çelişkinin giderilmesine gerek kalmamıştır.
Yapılacak iş; davacıya babasından maluliyet ölüm aylığı bağlandığı dikkate alınarak Kurumdan davacının maluliyet oranını %60 olarak açıkça kabul edip etmediğini ve hangi tarihten itibaren kabul ettiğini sormak, Kurum tarafından %60 maluliyet kabul edildiği takdirde; maluliyet tespitinin konusuz kaldığını gözeterek, Kurumun resen maluliyet kabul tarihinden itibaren maluliyet aylığı bağlanmasına karar vermekten ibarettir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı tarafından temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASI gerekmiştir.
G)Sonuç :
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 24.02.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.