Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/745 E. 2019/1632 K. 05.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/745
KARAR NO : 2019/1632
KARAR TARİHİ : 05.03.2019

MAHKEMESİ : …… …… Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi

KARAR

A) Davacı İstemi;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının davalıların sahip olduğu işyerinde 02/06/2003 tarihinde geçindiği iş kazası sonucu %100 oranında malul olduğunu,……… 1.İş Mahkemesinin 2009/1067 Esas sayılı dosyasında açılan tazminat davasında; …… A.Ş’nin %25, …… …… Ltd.Şti’nin %25, …… …… Ltd.Şti’nin %20, …’nun %4,………’in %1, davacı …’ın %25 oranında kusurlu bulunduğunun tespit edildiğini ve davacının maddi zararının 188.088,00 TL olduğunun tespit edildiğini, mahkemece fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak maddi tazminat taleplerinin 100,00 TL olarak kabul edildiğini, kararın Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiğini belirterek bakiye 187.988,00 TL maddi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabı;
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; kazanın 02/06/2003 tarihinde meydana geldiğini, davanın ise 05/02/2016 tarihinde açıldığını, 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacıya kaza nedeniyle 97.797,83 TL peşin değerli gelir bağlandığını ve 7.479,44 geçici işgöremezlik ödemesi yapıldığını, bu ödemelerin mahsup edilmesi gerektiğini, kazanın oluşumunda davalılar dışında kusuru bulunanların da davaya dahil edilmesi veya kusurları oranında talep edilen tutardan mahsup edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi:
İlk Derece Mahkemesi tarafından;……… 1. İş Mahkemesinin 2009/1067 E. Nolu dosyada 15/08/2013 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edilen 188.088,00 TL den …… tarafından ödenen geçici iş göremezlik ödeneği ile bağlanan gelirlerin ilk PSD’sinin tazmin sorumlularına rücu edilecek %75 karşılığı düşülerek, 26/12/2016 tarihli bilirkişi raporu ile davacının bakiye maddi zararının 102.348,88 TL olduğu, bedensel zararın devam ettiği hallerde, maluliyeti belirleyen kesin raporun öğrenildiği tarihte başlayacağı, davacının maluliyetinin …… tarafından 21/06/2006 tarihli karar ile tespit edildiği, davanın ise 10 yıllık süre dolmadan 05/02/2016 tarihinde açıldığından zamanaşımı define itibar edilmediği belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) İlk Derece Mahkemesi Kararı:
“1- Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE,
102.348,88 TL maddi tazminatın iş kazası tarihi olan 02/06/2003 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine.
2- Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE
3-Alınması gerekli 6.991,45 harçtan peşin alınan 642,08 TL nin mahsubu ile bakiye 6349,37 TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak , hazineye gelir kaydına,
4- Davacı tarafça yapılan masraflar 642,08 TL peşin harcın davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı tarafından karşılanan 350 TL bilirkişi ücreti ve 77 TL posta masrafı toplamda 427 TL yargılama giderinin red kabul oranına göz önüne alınarak 230,58 TL sinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, geri kalanının davacı üzerinde bırakılmasına
6- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 10.937,81 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.601,13 TLvekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,”
E)…… Mahkemesi Gerekçesinde Özetle;
“Davacının istemi iş kazası nedeniyle uğranılan bakiye maddi zararın tazminine yönelik olup, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş davalılar istinafa başvurmuştur.
İş kazalarından doğan tazminat davalarında uygulanacak zamanaşımı süresi 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 146. maddesi ve halen yürürlükte olmayan 818 Sayılı Borçlar Kanununun 125. maddesi uyarınca 10 yıldır. Uyuşmazlık zamanaşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır. Yerleşik yargısal kararlar ile zamanaşımı süresinin failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılması gerekir.
Somut olayda iş kazası 02/06/2003 tarihinde meydana gelmiştir. Davacının sürekli işgöremezlik oranı ise %100 olarak belirlenerek, 21/06/2006 tarihinde sürekli işgöremezlik durumuna girdiği 17/11/2006 onay tarihli raporla tespit edilmiştir. Bu durumda davacı tarafça işgöremezlik oranının tespit edildiği 21/06/2006 tarihi öncesinde tedavi süreci gözetildiğinde işgöremezlik oranının henüz belli olmaması nedeniyle zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Kaldı ki UYAP üzerinden yapılan sorgulamada; olayla ilgili olarak …… Asliye Ceza Mahkemesinin 2003/177 Esas sayılı dosyasında görülen ceza yargılamasında sanık olan … ve………’in dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu yaralanmaya sebebiyet vermek suçundan 21/09/2009 tarihinde mahkumiyetlerine karar verildiği, kararın 12/10/2009 tarihinde kesinleştiği, asıl davanın bu karardan sonra 09/10/2009 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin zamanaşımı süresinin rapor tarihi olan 21/06/2006 tarihinden itibaren başladığı ve davanın 05/02/2016 tarihinde açıldığı gözetilerek, davacının talebinin zamanaşımına uğramadığına ilişkin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davalılar vekilinin bu konudaki istinaf sebebi yerinde değildir.
Davalılar vekili, davalılar dışında kazanın meydana gelmesinde kusurlu ki……rin de davaya dahil edilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de, iş kazasından kaynaklanan tazminat davalarında davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmamaktadır. Buradaki dava arkadaşlığı ihtiyari dava arkadaşlığı niteliğinde olup, davacı taraf isterse sorumluların tamamı yerine bir kısmına davasını yöneltebilir. Kaldı ki 6100 sayılı HMK’da dahili dava diye adlandırılan bir müessese de bulunmamaktadır. Bu nedenle davalılar vekilinin bu konudaki istinaf sebebinin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Bu durum karşısında; HMK’nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir hususun bulunmaması nedeniyle istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; ilk derece mahkemesi kararının, maddi vakıa, usul ve yasaya uygun olduğu, istinaf sebep ve gerekçesinin yerinde olmadığı anlaşılmakla, davalıların istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”
F) …… Mahkemesi Kararı:
…… mahkemesince davalıların istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b/1. bendi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
G)Davalı Vekilinin Temyiz Nedenleri;
Davalıların ortak vekili faiz başlangıç tarihi, müteselsil sorumluluk ve zamanaşımı yönünden temyiz itirazları ileri sürmüştür.
H) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yukarıda açıklandığı şekilde istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, kaza tarihinin 02/06/2003, eldeki dava tarihinin 05/02/2016 olduğu, davacının dava dilekçesi ile 187.988,00 TL maddi tazminat talep ettiği, davacının tespit edilen sürekli iş göremezlik oranının %100 olduğu, davalılar tarafından davaya karşı süresinde zamanaşımı defi ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır.
Sürekli iş göremezlik nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi amacıyla açılan maddi ve manevi tazminat davalarında zamanaşımı süresi kaza tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddeleri gereğince 10 yıldır. Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar, ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşur. Bedensel zararın gelişim, gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir.
Somut olayda, davacının sürekli iş göremezlik oranında değişen ve gelişen bir durumun söz konusu olmadığı açık olduğuna göre zamanaşımının kaza tarihinden itibaren hesaplanması gerekmektedir. Bu nedenlerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan hüküm kurulması usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, temyiz olunan …… Mahkemesi kararı kaldırılmalı ve ilk derece mahkemesi kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan …… Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin de …… Mahkemesi’ne gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine,
05/03/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.