Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/6476 E. 2018/8870 K. 29.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/6476
KARAR NO : 2018/8870
KARAR TARİHİ : 29.11.2018

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A) Davacının İstemi :
Davacı, maluliyet oranının tespit edilerek maluliyet aylığının kesilmesine yönelik Kurum işleminin iptaline ve kesilen maluliyet aylığının yeniden bağlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalının Cevabı :
Davalı Kurum vekili, davanın zamanında açılıp açılmadığının incelenmesini ve dava zamanında açılmamış ise hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesini, davacının dosyasının incelenmesi sonucunda, davacıya 01/05/2014 tarihinden itibaren kontrollü maluliyet aylığı bağlandığının tespit edildiğini, davacının 02/04/2015 tarihinde kontrol muayenesi olması sebebiyle hastaneye sevk işleminin yapıldığını, ilgili tıbbi mevzuat incelemesi neticesinde 27/04/2015 tarih ve 20151100074 sayılı … Bölge Sağlık Kurulu kararıyla çalışma gücünün %60’ının kaybedilmediğine karar verildiğini, davacı tarafından bu karara itiraz edildiğini ve maluliyet durumunun Yüksek Sağlık Kurulu’nca incelenmesinin talep edildiğini, Yüksek Sağlık Kurulu’nca yapılan inceleme sonucunda 26/06/2015 tarih ve 49/7389 sayılı kararla çalışma gücünün %60’ının kaybedilmemiş olduğundan malul sayılamayacağına karar verildiğini, bu nedenle de davacıya tahsis edilen aylığın durdurulmasına karar verildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesinin Kararı ve Gerekçesi :
Mahkemece, “Davacı hakkında kurum tarafından 07/05/2014 tarihinde maluliyet aylığı bağlandığı, karara dayanak Mersin Üniversitesi Araş. Uyg Hastanesince düzenlenen 13/01/2014 tarihli sağlık kurulu raporunda davacının çalışma gücünü en az %60 kaybettiğinin tespit gördüğü ve 02/04/2015 tarihinde kontrol muayenesine yönelik kontrol kaydının bulunduğu, davacının kontrol kaydında düzenlenen sağlık kurulu raporunda ise davacının çalışma gücünün %60 kaybetmediğine dair tespit yapılarak davacının maluliyet nedeniyle kendisine bağlanan aylığın iptal edildiği anlaşılmakla belirlenen bu orana yönelik davacı tarafça usule uygun şekilde Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu nezdinde itirazda bulunulduğu, YSK’nın 26/05/2015 tarihli raporu ile aynı şekilde davacının çalışma gücünü en az %60 kaybetmemiş olduğunun tespit gördüğü, yargılama aşamasında davacı hakkında rapor tanzimi için Adli Tıp Kurumuna davacının sevkinin sağlanıp davacı hakkındaki kurul muayenesi ve diğer tıbbi dökümanların incelenmesi neticesinde tanzim edilen 28/12/2016 tarihli Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu raporu ile de davacının çalışma gücünü en az %60 kaybetmediğinin tespit gördüğü davacı tarafça her ne kadar … raporuna da itirazda bulunulmuş ise de … raporu ve kurum raporları arasında herhangi bir çelişki bulunmaması nedeniyle itiraz süresinde de yapılmadığından yerinde görülmemiş olup, davacının maluliyet aylığı bağlanmasının iptaline yönelik kurum işleminin kontrol kaydı neticesindeki duruma göre yerinde olduğu anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki hükmün kurulması usul ve yasaya uygun bulunmuştur.” gerekçesiyle “Davanın reddine” karar verilmiştir.
D) İstinaf Başvurusu :
Davacı vekili, davacıya maluliyet aylığı bağlanan rapordan sonra durumunda iyileşme olmadığını, Adli Tıp Kurumu raporunun gerekçeli olmadığını, raporda maluliyet oranına ilişkin bilgi yeralmadığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
E) Bölge Adliye Mahkemesinin Kararı ve Gerekçesi :
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, “Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacıya 01.05.2015 tarihinden itibaren kontrollü maluliyet aylığı bağlandığı, 02.04.2015 tarihinde kontrol muayenesi olması sebebiyle hastaneye sevk edildiği, … Bölge Sağlık Kurulu’nun 27.04.2015 tarihli raporu ile çalışma gücünü %60 kaybetmediğine karar verildiği, davacının itirazı üzerine YSK’nun 03.06.2015 tarihli raporu ile çalışma gücünü %60 oranında kaybetmediğinin belirlendiği, Adli Tıp Kurumunun 28.12.2016 tarihli raporu ile davacının maluliyetini %60 oranında kaybetmediğinin belirlendiği, ilk derece mahkemesi kararının usul ve Yasa’ya uygun olduğu kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle “Davacının istinaf isteminin reddine” karar verilmiştir.
F) Temyiz :
Davacı, denetime elverişli olmayan raporlara dayanılarak karar verildiğini, hastalık durumunda bir iyileşme olmadığını, bu hususta raporları bulunduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
G) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 01/05/2014 tarihinden itibaren davacıya bağlanan maluliyet aylığının kontrol muayenesi sonucunda çalışma gücünün en az % 60’ını kaybetmediğine karar verildiğinden 20/03/2015 tarihi itibariyle durdurulduğu, Yüksek Sağlık Kurulunun 26/06/2015 tarihli raporunda davacının çalışma gücünün en az % 60’ını kaybetmediğinin bildirildiği, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 28/12/2016 tarihli raporunda davacının 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre beden çalışma gücünün en az % 60’ını kaybetmediğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa’nın 95. maddesidir. Anılan maddeye göre, “Bu Kanun gereğince, yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, çalışma gücü kaybı, geçici iş göremezlik ödeneklerinin verilmesine ilişkin raporlar ile iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü veya çalışma gücü kaybına esas teşkil edecek sağlık kurulu raporlarının usul ve esaslarını, bu raporları vermeye yetkili sağlık hizmeti sunucularının sahip olması gereken kriterleri belirlemeye, usulüne uygun olmayan sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeleri düzenleyen sağlık hizmet sunucusuna iade edecek belirlenen bilgileri içerecek şekilde yeniden düzenlenmesini istemeye Kurum yetkilidir. Usulüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle; yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, vazife malullük derecesini, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usulüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı halinde, durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Sağlık Bakanlığı ile Kurumun birlikte çıkaracağı yönetmelikle düzenlenir.”
Bu yasal düzenleme gereğince düzenlenen Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 55. maddesine göre sigortalının malullük durumunun Kurumca yetkilendirilen Sağlık sunucularının sağlık kurulunca usulüne uygun düzenlenecek raporların Kurum Sağlık Kurulunca incelenmesi sonucu Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde belirlenen usul ve esaslara göre tespit edileceği, anılan yönetmeliğin 5. maddesinde sigortalı ve hak sahiplerinin çalışma gücü oranlarının a) Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastaneleri, b) Devlet Üniversitesi, c) Türk Silahlı Kuvvetlerine bağlı asker hastaneleri, ç) sigortalıların ikamet ettikleri illerde (a), (b), (c) bentlerinde belirtilen hastanelerin bulunmaması durumunda Sağlık Bakanlığı tam teşekküllü hastanelerin yetkili olduğu, bildirilmiş, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 56. maddesinde ise Kurum Sağlık Kurulunca verilen karara karşı yapılan itirazların Yüksek Sağlık Kurulunca inceleneceği bildirilmiştir.
Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de; diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu Kararına itiraz edilmesi halinde inceleme Adli Tıp Kurumu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir.
Adli Tıp 3. İhtisas Kurulundan alınacak rapor ile Yüksek Sağlık Kurulu Kararı arasında sürekli iş göremezlik oranına yönelik görüş ayrılığı bulunduğu takdirde çelişkinin giderilmesi için dosyanın Adli Tıp 2. Üst Kuruluna gönderilerek çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.
Somut olayda, davacının maluliyet aylığının 02/04/2015 tarihli kontrol muayenesi sonucu düzenlenen rapor uyarınca durdurulduğu halde 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’ne göre davacının malul olup olmadığı değerlendirilmeden sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, davacının 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’ne göre malul olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan rapor almak, davacının malul olmadığının anlaşılması halinde şimdiki gibi karar vermek, ancak davacının bu yönetmeliğe göre malul sayılması gerektiğinin anlaşılması halinde ise Yüksek Sağlık Kurulu ile Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi hususunda Adli Tıp 2. Üst Kurulundan rapor almak ve sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabul edilmesi ve temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı ORTADAN KALDIRILMASI, ilk derece mahkemesinin kararının BOZULMASI gerekmiştir.
H) Sonuç :
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
29/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.