Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/5873 E. 2019/1532 K. 04.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5873
KARAR NO : 2019/1532
KARAR TARİHİ : 04.03.2019

MAHKEMESİ:İş Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasındaki tazminat davası nedeniyle verilen hükmün Düzeltilerek Onanmasına ilişkin Dairemizin 05/06/2018 gün ve 2016/18063 Esas – 2018/5366 Karar sayılı ilamına karşı davalı vekili tarafından süresi içinde maddi hatanın düzeltilmesi yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Davalı vekilinin 30.07.2018 tarihli dilekçesiyle Dairemizin 05.06.2018 tarih, 2016/18063 Esas, 2018/5366 Karar sayılı yerel mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına ilişkin ilamında maddi hata olduğunu, maddi hatanın giderilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır.
İş Mahkemeleri Kanununun 8/3. maddesi gereğince İş Mahkemelerinden verilen kararlara ve buna bağlı Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme yolu kapalıdır. Ancak; Yargıtay onama ya da bozma kararlarında açıkça maddi hatanın bulunduğu hallerde, dosyanın yeniden incelenmesi mümkündür. Zira maddi yanılgıya dayalı olarak verilmiş onama ya da bozma kararları ile hatalı biçimde hak sahibi olmak, evrensel hukukun temel ilkelerine ters düştüğünden karşı taraf yararına sonuç doğurmamalıdır. Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır.Maddi yanılgı kavramından amaç; Hukuksal değerlendirme ve denetim dışında, tamamen maddi olgulara yönelik, ilk bakışta yanılgı olduğu açık ve belirgin olup, her nasılsa, inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür bir yanlışlığın sürdürülmesinin Kamu düzeni ve vicdanı yönünden savunulmasının mümkün bulunmadığı, yargılamanın sonucunu büyük ölçüde etkileyen ve çoğu kez tersine çeviren ve düzeltilmesinin zorunlu olduğu açık yanılgılardır.Uygulamada zaman zaman görüldüğü gibi, Yargıtay denetimi sırasında, uyuşmazlık konusuna ilişkin maddi olgularda, davanın taraflarında, uyuşmazlık sürecinde, uyuşmazlığa esas başlangıç ve bitim tarihlerinde, zarar hesaplarına ait rakam ve olgularda ve bunlara benzer durumlarda; yanlış algılanma sonucu, açık ve belirgin yanlışlıklar yapılması mümkündür. Bu tür açık hatalarda ısrar edilmesi ve maddi gerçeğin göz ardı yapılması, yargıya duyulan güven ve saygınlığı sarsacağı gibi, Adalete olan inancı ortadan kaldırır ve yok eder.Bu nedenledir ki; Yargıtay; bu güne değin maddi yanılgının belirlendiği durumlarda soruna müdahale etmiş baştan yapılmış açık maddi yanlışlığın düzeltmesini kabul etmiştir. Kaldı ki kimi açık maddi yanılgıya dayalı ve yanlışlığı son derece belirgin haksız ve adaletsiz sonuçların giderilmesi kamu düzeni açısından zorunludur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2002/10-895E ve 2002/838K, 2003/21-425E ve 2003/441K sayılı kararları da bu doğrultudadır.Somut olayda, Dairemiz kararında maddi hatanın söz konusu bulunduğu anlaşılmakla 05.06.2018 tarih, 2016/18063 Esas, 2018/5366 Karar sayılı Düzelterek Onama kararının kaldırılmasına karar verilerek dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici sebeplere, temyiz edenin sıfatına, temyiz kapsam ve nedenlerine göre Davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, iş kazası sonucu sigortalının sürekli iş görmezliği nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece asıl davada 5.611,61 TL maddi tazminatın ve birleşen davada 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24/01/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının iktisadi geleceğinin tehlikeye düşmesinden kaynaklı 1.000 TL maddi tazminat isteminin ise reddine karar verilmiştir.Mahkemece verilen 19/11/2014 tarihli ilk kararın davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 07/09/2015 tarih ve 2015/2451 Esas, 2015/15875 Karar sayılı ilamıyla, temyiz itirazlarının sair yönleri reddedilmek suretiyle, dava dilekçesinde istenmeyen manevi tazminat talebinin ıslah dilekçesinde başvurma harcı ödenmeksizin istenilemeyeceği, “davacının ayrıca dava açma hakkı saklı kalmak üzere manevi tazminata ilişkin ıslah isteminin reddine” karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada, davacı vekilinin açtığı ve iş bu dava ile birleştirilmesine karar verilen … 29 İş Mahkemesi’nin 2015/540 esas sayılı dava dosyası ile iş kazası nedeniyle 50.000 TL manevi tazminat isteminde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Usulü kazanılmış hak kavramı, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.Usulü kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.( HGK.nun 12.07.2006 T., 2006/4-519 E, 2006/527 K, 03.12.2008 T., 2008/10-730 E., 2008/732 K.) Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. (09.05.1960 T., 21/9; 04.02.1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı) Somut olayda; Mahkemece verilen 19/11/2014 tarihli ilk kararın Dairemizin 07/09/2015 tarihli kararıyla manevi tazminat yönünden bozulduğu, bu yönüyle ilk kararda hükmedilen maddi tazminatın ve ferisi niteliğindeki vekalet ücretinin kesinleşmiş olduğu dikkate alındığında bu talep hakkında yeniden karar verilerek vekalet ücreti miktarlarının yeniden belirlenmesi usuli kazanılmış hakka aykırı olmuştur.
3- Öte yandan bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davacının asıl davada ıslah ile talep ettiği manevi tazminata ilişkin ıslah talebinin reddine reddine karar verilmiş ise de, iş bu istem için sadece red vekalet ücreti takdiri yeterli iken; reddolan istem için davacı lehine kabul vekalet ücreti takdiri de hatalı olmuştur.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6100 Sayılı HMK’nun 370/2 maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkemece verilen 02/05/2016 tarih 2015/576 Esas – 2016/236 Karar sayılı kararın hüküm fıkrasının tamamının silinerek yerine“ Davacının davasının kısmen kabulü ile,
1- Davacının iktisadi geleceğin tehlikeye düşmesinden dolayı talep etmiş olduğu tazminat ile maddi tazminat talebi hakkında mahkemece verilen 19/11/2014 tarih 2008/1059 Esas- 2014/479 Karar sayılı kararın bozma kapsamı dışında kalması nedeniyle bu talepler hakkında yeninden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA
2- Bu dava dosyası ile birleştirilen Bakırköy 29 iş mahkemesinin 2015/540 esas sayılı dava dosyası ile davacının açmış olduğu 50.000 TL manevi tazminatın takdiren 10.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24/01/2008 tarihinden itibaren yasal faiz ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, manevi tazminatın 40.000 TL lik kısmının reddine,
3-Davacının mahkememizin 2008/1059 esas sayılı dava dosyası ile manevi tazminatın ıslahına ilişkin ıslah isteminin reddine,Alınması gereken 1066,42 TL harçtan dava açılırken peşin olarak alınan 27,00 TL peşin harç ile ıslah dilekçesi ile alınan 183,15 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 210,15 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 856,27 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4- Maddi tazminat için davacı ve davalı lehine takdir edilen vekalet ücretlerinin 19/11/2014 tarih 2008/1059 Esas- 2014/479 sayılı kararın kesinleştiği dikkate alınarak yeniden karar verilmesine yer olmadığına
5- Asıl Davada ıslah ile istenilen manevi tazminat için, davalının kendisini vekille temsil ettirmesi nedeniyle 1.800,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine
6- Birleşen B… 29. İş Mahkemesinin 2015/540 esas sayılı dava yönünden;
Avukatın emek ve mesaisi avukatlık ücreti tarifesi de nazara alınarak 1.800,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine
Reddedilen miktar avukatın emek ve mesaisi avukatlık ücreti tarifesi nazara alınarak 1.800,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7- Davacı tarafından yapılan 14,00 TL başvurma harcı, 27,00 TL peşin harç, 183,15 TL ıslah harcı, 1775,00 TL bilirkişi ücreti, 167,70 TL tebligat ve müzekkere gideri toplamı 2166,85 TL yargılama giderinden davanın red kabul oranına göre 317,22 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, geri kalan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
8- Davalı tarafından yapılan 40,00 TL tebligat ve müzekkere giderinden davanın red kabul oranına göre 34,14 TL nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, geri kalan masrafların davalı üzerinde bırakılmasına,
9- Kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, davalı tarafından yatırılan temyiz harçları ile karar düzeltme harcının istek halinde iadesine, 04.03.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.