Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/5548 E. 2019/299 K. 21.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5548
KARAR NO : 2019/299
KARAR TARİHİ : 21.01.2019

MAHKEMESİ:İş Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, murisinin meslek hastalığı sonucu ölümünden doğan maddi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Davacı, murisi …’ın davalı işverene ait TTK Karadon Müessesesinde çalışmakta iken meslek hastalığına yakalandığını ve zamanla artan bu hastalık sonucu 20/06/2011 tarihinde vefat ettiğini belirterek, davacının murisinin ölümünden duyduğu acı ve elemin tazmini için fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 1,00-TL maddi tazminatın vefat tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece davacının murisi …’ın 20/06/2011 tarihinde 74 yaşındayken vefat ettiği ve konsey raporu ile mahkemece aldırılan Yüksek Sağlık Kurulu Raporundan ölümünün meslek hastalığı sonucu olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve karar Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 04/03/2014 tarih, 2013/20939 Esas sayılı ilamı ile karar onanarak kesinleşmiştir.
Davacının Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunması sonucu, Anayasa Mahkemesi’nin 29/06/2016 tarih, 2014/6253 Başvuru Numaralı kararı ile davacının ilk derece mahkemelerinde dava devam ederken ilgili Tıp Fakültelerinden; temyiz aşamasında ise Adli Tıp Kurumundan Rapor alınması gerektiğini ısrarla ileri sürdüğünü, davacının Yüksek Sağlık Kurulu raporuna karşı itirazda bulunurken sağlığında % 70 gibi bir oranla tespit edilen mesleki maluliyetinin ölüme etkisinin raporda irdelenmediğini, bu nedenle ölüm nedeninin anlaşılamadığının belirtildiğini,dolayısıyla 5510 sayılı Yasa dönemi öncesi SSK … Göğüs ve Meslek Hastalıkları Hastanesi tarafından belirlenen mesleki maluliyet oranlarının verilme sebepleri nazara alındığında meslek hastalığının ölüme etkisinin somut olayda gerçekleşmeme nedenine ilişkin makul ve yeterli bir gerekçelendirmenin görülmediği, bunun sonucu olarak da bilirkişi raporunun yeterliliğine ilişkin mahkeme tarafından somut herhangi bir gerekçe gösterilmediği tespit edildiğinden Anayasanın 36. Maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının kapsamında bulunan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği belirtilerek yeniden yargılama yapılmak üzere dosya … 3.İş Mahkemesi’ne gönderilmiştir. Mahkemece;bunun üzerine,yargılamaya devam edilerek, dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderildiği, 1.Adli Tıp ihtisas Kurulu tarafından kesin ölüm sebebinin meslek hastalığı olup olmadığının mevcut delillerle tespit edilemediğinin bildirilmesi ile davacının Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınmasını istemediğini beyan edip dosyanın kusur bilirkişisine gönderilmesini talep etmesi karşısında davacının ölümünün meslek hastalığı sonucunda olduğu ispat edilemediğinden; tazminat ödemesi talep edilen davalı TTK’nın tazminattan sorumlu olmasının ilk şartı olan davacının zararı anlaşılamadığı o halde dosyada kusur raporu alınmasının davalının sorumluluğunu etkilemeyeceği, davalı TTK nın tazminattan sorumlu tutulabilmesi için gerekli ön şart olan davacının zararı olan meslek hastalığı sonucu ölüm ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının murisi …’ın ,Türkiye Taş Kömürü (TTK) maden ocaklarında 1956 ile 1981 tarihleri arası maden işçisi olarak yer altında çalıştığı, 20/06/2011 tarihinde 74 yaşında iken vefat ettiği,davacı murisinin 09/12/1986 tarihli SSK … Meslek Hastalıkları Hastanesi raporuna istinaden %39,7 oranında,…Göğüs Hastalıkları Hastanesinin 06/04/2004 tarihli raporuna göre %70 oranında mesleki maluliyeti belirlendiği, … Toplum Sağlığı Merkezince düzenlenen 20/06/2011 tarihli belgede ölüm nedeninin kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) ve pnömokonyoz olarak belirtildiği, davacının murisinin vefat etmeden önce 03/06/2011-16/06/2011 tarihleri arası kronik akciğer hastalığı,akut alt solunum yolu enfeksiyonu tanısı ile Karabük Hastanesinde göğüs servisinde yatarak tedavi gördüğü anlaşılmaktadır.Yüksek Sağlık Kurulu’nun 26/07/2013 tarihli kararında ölümünün meslek hastalığı sonucu olmadığı belirtilmiştir. 1.Adli Tıp İhtisas Kurulu 31/07/2017 tarihli kararında ‘dosyada mevcut grafiler incelendiğinde,hastada Haziran /2011 tarihli grafide bilateral üst alanlarda opasite,sekel lezyonlar,küçük nodüler opasiteler mevcut olduğu,evde öldüğü,ölüm anına ait ölüm sebebini açıklayacak tıbbi belge bulunmadığı,zamanında otopsi yapılarak dokularda makroskopik vs.araştırma yapılmamış olduğu dikkate alındığında ,kesin ölüm sebebinin mevcut verilerle tespit edilemediği,ölümün meslek hastalığı sonucu meydana gelip gelmediğinin mevcut verilerle tespit edilemediği ‘belirlenmiştir.Davacının dosyanın Adli Tıp Genel Kuruluna gönderilmesini talep ettiği,Adli Tıp bilimsel tetkik ücretinin yatırıldığına dair makbuzun dosyada bulunduğu,mahkemece Genel Kurul’a gönderildiği, Genel Kurul tarafından İhtisas kurulu kararının gönderilmesi suretiyle dosyanın iade edildiği görülmektedir.Somut olayda,davacı murisinin sağlığında , … Göğüs Hastalıkları Hastanesinin 06/04/2004 tarihli raporuna göre %70 mesleki maluliyetinin belirlendiği ,ölümünden önce akciğer hastalığı nedeniyle hastanede yatarak tedavi gördüğü, evine gönderildikten 4 gün sonra vefat ettiği, 20/06/2011 tarihli ölüm belgesinde ölüm nedeninin kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) ve pnömokonyoz olarak belirtildiğinin anlaşılmasına göre, her ne kadar Adli Tıp Kurumu tarafından evde öldüğü, ölüm anına ait ölüm sebebini açıklayacak bir tıbbi belge olmadığı ve zamanında otopsi yapılarak araştırılmadığından eldeki verilerle kesin ölüm nedeninin belirlenemediği ifade edilmiş ise de, bu durumun davacı aleyhine yorumlanamayacağı ve bu doğrultuda sonuca gidilmesi gerektiği halde yazılı şekilde davanın reddedilmesi hatalı olmuştur.O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 21/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.