Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/5439 E. 2019/1464 K. 28.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5439
KARAR NO : 2019/1464
KARAR TARİHİ : 28.02.2019

MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A)Davacı İstemi:
Dava, … Mühendislik Makina Konstrüksiyon ve İmalat … ve Ortakları Kollektif Şirketi ünvanlı işyerinde, sigortalılık başlangıç tarihinin 03/02/1988 olduğunun ve davalı iş yerinde 1 gün süre ile asgari ücretle sigortalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesi tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
B)Davalı Cevabı:
Davalı SGK vekili; davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, kurumlarınca işveren tarafından verilen bildirge ve bordrolara göre işlem yapıldığını, bu tür hizmet davalarında davacının fiilen çalıştığının kanıtlanması gerektiğini belirterek usul ve yasaya aykırı açılan davanın reddini talep etmiştir.
Davalılar … ve … cevap dilekçesi sunmamış, duruşmalara da katılmamıştır.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:İlk derece mahkemesince ; “Yukarıda açıklanan gerekçeler ile dava dilekçesi, cevap dilekçesi, gelen yazı cevapları, kurum kayıtları ve tanık beyanları bir arada değerlendirildiğinde; davacıya ait ilk işe giriş bildirgesinin davalı işverence imzalı ve kaşeli olması, imzasının inkar edilmemiş olması nedeni ile bu bildirge ile davacının davalı işverenin iş yerinde çalışmasına bir karine olduğu ve bunun ile birlikte davacı tanıklarının dava konusu dönemde davacının fiilen çalıştığını destekler nitelikteki beyanları dikkate alındığında davacının davalı işveren iş yerinde 03/02/1988 tarihinde sigortalı olarak işe başladığı ve bu tarihten itibari ile fiilen çalıştığı kanaatine varılarak davacının davasının kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle “Davacının davasının KABULÜ ile,
Davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 03/02/1988 olduğunun ve davalı iş yerinde bu tarih itibari ile 1 gün süre ile asgari ücret ile sigortalı olarak çalıştığının TESPİTİNE,” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu;
Davalı SGK vekili ; 6552 sayılı Yasa uyarınca feri müdahil sıfatı taşıdıklarını, buna rağmen mahkeme tarafından davalı olarak kabul edildiklerini, husumet ve dava şartlarının bulunmadığına dair itirazlarının değerlendirilmediğini, uyuşmazlık konusu tarihte şirketin kollektif şirket konumunda olduğunu, oysa dava dilekçesinde davalı olarak komandit şirketin gösterildiğini, komşu işyeri çalışan ve bordro tanıklarının yeterince araştırılmadığını, eksik araştırma ile verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Davanın kabulüne dair ilk karar … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 03/10/2017 tarih 2017/1446 Esas, 2017/1530 karar sayılı ilamı ile “Mahkemece davalı işverenin ticaret sicil kayıtları getirtilerek, şirketin faal olup olmadığı, tüzel kişiliğinin devam edip etmediği belirlendikten sonra sonucuna göre yargılamaya devam edilmesi gerekirken…” gerekçesiyle mahkeme kararının kaldırılması üzerine mahkemenin 2017/351 esasına kaydı yapılarak yargılamaya devam edilmiştir.Yeniden verilen karar; Bölge Adliye Mahkemesince ”Somut olayda 12.07.1969 doğumlu davacının, … Mühendislik Mak Kons ve İmalat … ve Ortaklığı koll Şti unvanlı inşaat işyerinde 07.01.1988 tarihinde çalışmaya başladığına dair işe giriş bildirgesinin 11.01.1988 tarihinde Kuruma verildiği, Mahkemece dinlenen tanıklar …, …,…’in çalışmayı doğruladıkları, başka bir sigortalı tarafından açılan hizmet tespiti istemli dosyada toplanan deliller ile bu tanıkların işyeri çalışanı oldukları, sahteliği de iddia ve ispat edilemeyen işe giriş bildirgesine hukuken değer verilmesinin zorunlu olduğu, işe giriş bildirgesindeki kimlik bilgileri ile davacının nüfus kayıtlarının uyumlu olduğu, sigortalı sicil numarasının davacının daha sonraki çalışmalarında kullanılan sicil numarası olduğu, işyerinin bu tarihte Kanun kapsamında olduğu, Kurum kayıtlarında gözüken sigortalılık başlangıç tarihine göre eldeki davanın açılmasında davacının hukuki yararının bulunduğu,mahkemece komşu işyeri tanıklarının tespiti yönünde gerekli araştırmaların yapıldığı, davalı işveren şirketin ünvan değişikliği yaparak komandit şirket olduğu ve tüzel kişiliğinin devam ettiğinin … Ticaret Sicil Memurluğunun 24.01.2018 tarihli yazısından analşılmakla,” gerekçesiyle
“Davalı Kurum vekilinin istinaf istemlerinin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, ” karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davalı Kurum vekili “ 6552 sayılı Yasa uyarınca feri müdahil sıfatı taşıdıklarını, buna rağmen mahkeme tarafından davalı olarak kabul edildiklerini, husumet ve dava şartlarının bulunmadığına dair itirazlarının değerlendirilmediğini, uyuşmazlık konusu tarihte şirketin kollektif şirket konumunda olduğunu, oysa dava dilekçesinde davalı olarak komandit şirketin gösterildiğini, komşu işyeri çalışan ve bordro tanıklarının yeterince araştırılmadığını, eksik araştırma ile verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.” gerekçeleriyle temyiz yoluna başvurmuştur
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 108.maddesinin 1. fıkrasında; ” Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir.” hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa’nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa’nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da kolluk yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 12/07/1969 doğumlu davacının, 03/02/1988 tarihinde 18 yaşında olduğu, 07/01/1988 tarihli işe giriş bildirgesinin, … sicil numaralı, … Mühendislik Makina Konstrüksiyon ve İmalat … ve Ortakları Kollektif Şirketi, ünvanlı, … mevkii …/… adresindeki işyerinden 11.01.1988 tarihinde Kuruma verildiği, … sicil numaralı işyerinin 29/09/1976-31/12/2002 tarihleri arasında yasa kapsamında olduğu, işyerinden 1988-1989-1990 yılına ait dönem bodrosu verilmediği, davacı tanıklarından …,…, … ve Yıldıray Şen’in, davacıyı davalı iş yerinde birlikte çalışmaları nedeni ile tanıdıklarını, davacının 1987-1988 yılları arasında çalıştığını ayrıca tanık …’in davacının 1988 yılının Ocak Şubat ayı gibi çalışmaya başladığını belirttiği ancak tanıkların sigorta kayıtlarının getirtilmediği, aynı işverene karşı açılmış sigorta başlangıç tespiti dosyalarının dosya arasına alındığı, bu dosyaların davacılarının tanık olarak beyanına başvurulmadığı, bu dosyalarda davacıların bonservis belgelerine istinaden kabul kararı verildiği ve Yargıtay incelemesinden geçerek onandığı,davalı tarafından 1995 yılında işyerinin sel baskınına uğradığı ve tüm belgelerin zayi olduğunun bildirildiği, davacının hizmet cetvelinde 01/05/1996 tarihinde 4/a çalışmasının başladığı, kolluk vasıtası ile yapılan komşu iş yeri ve çalışanlarının tespiti ile ilgili tahkikattan olumlu sonuç alınamadığı, eylemli çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla sağlıklı bir biçimde belirlenmeden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılacak iş; bir babanın oğlunun sigorta primini ödememesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu hususunu göz önüne alarak, dinlenen tanıkların sigorta kayıtlarını getirtmek ve işyeriyle bağlantıları olup olmadığını ortaya koymak, daha önce açılıp kesinleşmiş dava dosyaları davacıları, bordro tanığı olarak kabul edilerek beyanlarına başvurmak, bunun mümkün olmaması halinde, yeniden komşu işyeri tanığı araştırarak beyanına başvurmak, işe giriş bildirgesinin aslını Kurumdan getirterek imzanın davacıya ait olup olmadığını bilirkişi marifetiyle tespit etmek, sigorta sicil numarasının hangi ilin ve yılın serilerinden olduğunu Kurumdan sormak, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge adliye Mahkemesince davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına ve ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
G)SONUÇ:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 28/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.