Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/5344 E. 2019/3642 K. 13.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5344
KARAR NO : 2019/3642
KARAR TARİHİ : 13.05.2019

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : … 3. İş Mahkemesi

KARAR
A)Davacı İstemi;
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalı işyerinde çalışmakta iken 13/08/2012 tarihinde iş kazası geçirdiğini beyanla HMK 107.maddesine göre belirsiz alacak davası olarak şimdilik 1,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
08/12/2016 tarihli talep artırım dilekçesi ile 51.662,88 TL maddi tazminat ile 7.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiş, başvurma harcı ile tamamlama harcını yatırdığı anlaşılmıştır.
Birleşen 30/03/2017 tarihinde açılan davada ise 5.805,58 TL Maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
B)Davalı Cevabı;
Davalı vekili cevap ve beyanlarında; davada zamanaşımı olduğunu ve davanın mükerrer olarak açıldığını, olay nedeni ile davacının herhangi bir maluliyetinin bulunmadığını, maluliyet tespitinin ilgili mevzuata uygun olmadığını, olayda tespit olunan maluliyet arasında uygun neden-sonuç bağının bulunmadığını, davacının gerekli özeni göstermediğini, zamanında kontrol ve tedavi işlemlerini yaptırmadığını, bu nedenle maluliyetin ortaya çıktığını, dava konusu olayda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, kusurun tamamının kaza geçiren davacıda olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde özetle; davacının, davalıya ait madende çalışırken 13/08/2012 tarihinde iş kazası geçirdiği ve % 13 oranında malul kalacak şekilde yaralandığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Mahkememizce hükme esas alınan kusur bilirkişi raporunda iş kazasının oluşumunda % 40 oranında davacı, % 40 oranında davalı kusuru ile % 20 oranında kaçınılmazlık belirlendiği, hesap raporunda davacının 57.469,46-TL maddi zararı tespit edilmiş olduğu, bu tespitte TBK 55. maddesi uyarınca davacıya bağlanan peşin değerli gelir ile geçici işgöremezlik ödemeleri davalı işverenin kusuru oranında düşülerek tazminat hesabından indirildiği dikkate alınarak itibar edildiği,
TBK’nın 56. Maddesi, Maden işçiliği, yapılan işin yapısı ve niteliği gereği bünyesinde tehlikeleri barındırmakta olmakla iş kazası nedeniyle davacının çalışma gücünü % 13 oranında kaybetmesi nedeniyle; 26/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararındaki esaslar davalının kusur durumu, davacının kazanın oluşmasında % 40 kusurunun olması, kaybedilen çalışma gücü kaybı, davacının yaşı, kazanın ağırlığı, davacının kazadaki kusur oranı, kaza tarihi, kazanın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek tazminatın genel ilkeleri dikkate alındığında yaşadığı elem ve üzüntünün telafisi amacıyla davacı lehine 7.000,00-TL manevi tazminat takdir edilerek karar verildiği anlaşılmıştır.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesi kararında özetle, Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu; ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalının istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair karar verildiği anlaşılmıştır.
E) Temyiz Nedenleri;
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle, müvekkili lehine 17.11.2016 tarihli ilk hesapla tespit edilen 33.442,38 tl yönünden usuli kazanılmış hak oluştuğu dikkate alınarak bu miktara hükmedilmesi gerektiğini, müvekkili aleyhine olan 29.03.2017 tarihli raporla tespit edilen 57.469,46 tl’ye itibar edilmesinin hatalı olduğunu, hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, davacıya bağlanan gelirin tüm peşin sermaye değerinin düşülmesi gerektiğini, manevi tazminata fazla miktarda hükmediliğini beyanla kararın bozulmasını talep ettiği anlaşılmıştır.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
A) Manevi Tazminat hükmü yönünden yapılan temyiz incelemesinde; Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararlar için kesinlik sınırı, karar tarihi itibariyle 7.000,00 TL’dir.
Davacı tarafın talep artırım dilekçesinde başvurma harcını da yatırmak suretiyle ek dava mahiyetinde 7.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunduğu, mahkemece manevi tazminat isteminin kabulü ile 7.000,00 TL manevi tazminata karar verdiği davalı vekillinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararda davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verdiği ve bu kararın davalı vekillince temyize getirildiği dikkate alındığında, hükmedilen manevi tazminat miktarının karar tarihi itibariyle temyiz sınırının altında kaldığı açıktır.
O halde Bölge Adliye Mahkemesi kararının manevi tazminat yönünden temyiz kabiliyeti olmayıp, davalı vekilinin manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının H.M.K.’nun 362/1-a maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.
B) Maddi Tazminat hükmü yönünden yapılan temyiz incelemesinde ise ;
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici nedenlerle, temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, 13/08/2012 tarihli iş kazası sonucu sigortalının maluliyeti nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece asıl ve birleşen davada davacının maddi tazminat isteminin kabulü ile 57.469,46 TL maddi tazminatın iş kazası tarihinden itibaren faiziyle tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; davacının davalı tarafından işletilen maden ocağı işyerinde kazı yaparken tavandan gelen taş parçasının sağ ayağına gelmesi üzerine kazalandığı, sürekli iş göremezlik oranının % 13 olarak tespit edildiği, birbirini doğrulayan iki heyet raporunda da davalı işveren şirketin % 40, davacının% 40 oranında kusurlu olduğu kabul edilirken, kaçınılmazlığın iş kazasının meydana gelmesinde %20 oranında etkili olduğu olduğunun tespit edildiği, mahkemece hesap bilirkişiden alınan 07/12/2016 tarihli raporda maddi tazminat alacağının 51.663,88 TL olarak tespit edildiği, davacı vekilinin bu rapora karşı açık itirazının bulunmadığı gibi, belirsiz alacak davası olarak talep edilen maddi tazminat isteminin bu rapor doğrultusunda 51.663,88 TL’ye artırıldığı, yargılamanın devamında hesap bilirkişiden alınan 29/03/2017 tarihli ek rapor ile maddi tazminat hesabında işlemiş devre tarihi 29/03/2017 tarihine çekilmek suretiyle maddi tazminat alacağının 57.469,46 TL olarak belirlendiği, davacı tarafından 30/03/2017 tarihinde açılan ve iş bu dosya ile birleşen davada iş bu hesap raporundaki maddi tazminat miktarı yönünden 5.805,58 TL ek maddi tazminat talep edildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere belirsiz alacak davası 6100 sayılı HMK’nun 107. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir. Aynı yasanın 109. maddesinde ise kısmi dava düzenlenmiş olup buna göre de Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir. Dava açıldığı tarihte 6100 sayılı HMK yürürlükte bulunup, maddi tazminat istemli davanın niteliğine göre belirsiz alacak davası veya kısmi dava olarak açılması mümkündür. Bu gibi durumlarda davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığından söz edebilmek için dava dilekçesinde açıkça buna dayanıldığının belirtilmesi ve talebe konu alacak için asgari bir miktar gösterilmesi gerekmektedir.
Dairemizin 18/01/2016 tarih ve 2015/3958 Esas – 2016/146 Karar sayılı emsal nitelikteki kararında da işaret olunduğu üzere “Belirsiz alacak davasında yapılan yargılama sırasında alacağın miktarının tam olarak belirlenmesi ile davacı talebini iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın artırabilecektir. Alacağın belirli hale gelmesi sonrasında ortaya çıkan yeni talep eksik belirtilirse davacının bundan sonraki yeni artırma isteği iddianın genişletilmesi yasağıyla karşılaşacaktır. Çünkü böylesi bir durumda alacağın belirsizliği değil davacının kendi ihmalinden kaynaklanan bir durum söz konusudur.”
Somut olayda, maddi tazminat alacağının bilinir hale geldiği 07/12/2016 tarihli hesap raporunun akabinde davacı vekilinin 08/12/2016 tarihli talep artırım dilekçesiyle maddi tazminat istemini neticeten 51.663,88 TL’ ye arttırdığı dikkate alınarak, davacının yeiden talep artırımda bulunamayacağı ve kısmi dava niteliğinde olmayan davada ek davasının da dinlenemeyeceği gözetilerek birleşen davadaki istemin reddine karar vermek gerekirken birleşen davadaki talep de dikkate alınmak suretiyle maddi tazminat isteminin birleşen dava yönünden de kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Bu açıklamalara göre mahkemece yapılacak iş birleşen davadaki istem yönünden red kararı vermekten ibarettir.
O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesi’ne, karardan bir örneğin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine,
13/05/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.