Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/5047 E. 2019/976 K. 14.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5047
KARAR NO : 2019/976
KARAR TARİHİ : 14.02.2019

MAHKEMESİ:İş Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, 28/01/1982 tarihinde 1 gün çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, 28.01.1982 tarihinde 1 gün çalıştığının tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece,”DAVANIN KABULÜ ile, Davacının davalı işyerinde 28/01/1982 tarihinde 1 gün süre ile çalıştığının tespitine, ancak 506 sayılı yasanın 60/g maddesi uyarınca sigortalılık başlangıcının 10/02/1986 olarak tespitine” karar verilmiştir. Karar, davalı şirket ve SGK vekilince temyiz edilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 108.maddesinin 1. fıkrasında; ” Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir.” hükmü düzenlenmiştir. Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa’nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa’nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da kolluk yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 10/02/1968 doğumlu davacının, 28.01.1982 tarihinde 13 yaşında olduğu, davanın kabulüne ilişkin ilk kararın Dairemizce çıraklık hususunun araştırılması gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, 28.01.1982 tarihli işe giriş bildirgesinin, … sicil numaralı, … /… adresinde kurulu, … Ziraat Aletleri San Ve Tic . Ltd. Şti ünvanlı ziraat alet imali işyerinden 03-05.1982 tarih ve … varide numarasıyla Kuruma verildiği, 1… sicil numaralı işyerinin 16/05/1964- tarihinde yasa kapsamına alındığı, … sicil numaralı işyerinden verilen 1982 yılı dönem bordrolarında isimleri görülen 6 tanığın iddiayı doğruladığı ve çalışmanın çırak olarak değil, işçi olarak geçtiğini beyan ettiği, davacının hizmet cetvelinde 01/03/1986 tarihinde 1280 sicil numaralı davalı işyerinde 4/a çalışmasının başladığı, 13/05/1988 tarihine kadar burada çalışması olduğu, Kurum müfettişi tarafından tanzim edilen 30.05.1983 tarihli tutanakta; işyerinde 16 adet çırağın olduğu ve çıraklık mukavelelerinin görüldüğü belirtilmiş ise de , çırakların kimler olduğunun raporda belirtilmediği, Kurum müfettişi tarafından tanzim edilen başka bir müfettiş raporunda; 05.10.1983 tarihli durum tespit tutanağında davacının çırak olduğunun, isim ve imzası alınarak tutanak altına alındığı, 05.10.1983 tarihli durum tespit tutanağında davacının çırak olduğu belirtilmişken, 28.01.1982 tarihinde çırak olmadığı kanaatine varılmasının isabetsiz olduğu anlaşılmıştır.Somut olayda; davacının talep tarihinde 13 yaşında olması, ziraat aletleri imali işyerinde 13 yaşında bir çocuğun üretimle ilgili faaliyete katılmasının mümkün olamayacağı, 05.10.1983 tarihli müfettiş raporunda davacının çırak olarak tutanak altına alınması, ve tutanakta davacının da imzası olması hususları birlikte değerlendirildiğinde davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü bozmayı gerektirmiştir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan … Ziraat Aletleri San. Ve Tic. A.Ş’ne iadesine, 14/02/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.