Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/5036 E. 2019/800 K. 11.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5036
KARAR NO : 2019/800
KARAR TARİHİ : 11.02.2019

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, takibin iptaline, borçlu olmadığının tespitine, hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
KARAR
Davacı, hakkında yürütülen 2013/51995 esas sayılı takibin iptali ile davalı Kurum’a borçlu olmadığının tespitine ve malvarlığı üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile davalı Kurumca icra takibine konu edilen 2013/51995 dosya numaralı takipte düzenlenen ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.Mahkemece, bozma ilamına uyularak yazılı biçimde hüküm kurulmuş ise de mahkemenin bozma ilamının gereğini tam olarak yerine getirmediği ve vardığı sonucun dosya kapsamına uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davaya konu 2013/51995 numaralı ve … Çiftçi Mallarını Koruma Derneği adına düzenlenen ödeme emrinin 2011/11 – 2012/9. aylar arası prim borcuna ilişkin olduğu, ödeme emrinin 15/04/2013 tarihinde köy azası … imzasına tebliğ edildiği, tebligatta da … Malları Koruma Derneği Başkanlığı yazmakta olduğu, davacı adına düzenlenen ve tebliğ edilen 2013/51995 numaralı ödeme emrinin mevcut olmadığı, davacı adına düzenlenen ve tebliğ edilen 2011/46392-46393-46394 , 2013/88526 – 88527 ve -2013/193563-193565 sayılı ödeme emrilerinin mevcut olduğu, 28/11/2013 tarihli ve 2013/51995 sayılı ödeme emri borcu olduğu belirtilen haciz bildirileri ile davacının gayrimenkulü ve maaşı üzerine haciz konulduğu, davacının 10/07/2014 ve 26/11/2014 tarihli dilekçeler ile itiraz ettiği, … Kaymakamlığı tarafından; davacının 2004 – 2013 yılları arasında … Köyü Çiftçi Mallarını Koruma Derneği Başkanlığı yaptığının bildirildiği ve davacının dava dilekçesinde 2011/46392-46393-46394 sayılı ödeme emirlerinden bahsetmekle talep kısmında haciz bildirisinde belirtilen 2013/51995 sayılı ödeme emrinin iptalini talep ettiği anlaşılmaktadır.Ödeme emrinin hukuka uygun sayılabilmesi için 6183 sayılı Kanunun 55. maddesinde belirtilen usule göre düzenlenmiş olması gerekir. Başka bir ifade ile usulüne uygun bir ödeme emri bazı zorunlu bilgileri içermelidir. Bu bilgilerin neler olması gerektiği 55. maddede; “ Ödeme emrinde borcun asıl ve ferilerinin mahiyet ve miktarları, nereye ödeneceği, müddetinde ödemediği veya mal bildiriminde bulunmadığı takdirde borcun cebren tahsil ve borçlunun mal bildiriminde bulununcaya kadar üç ayı geçmemek üzere hapis ile tazyik olunacağı, gerçeğe aykırı bildirimde bulunduğu takdirde hapis ile cezalandırılacağı kayıtlı bulunur. Ayrıca, borçlunun 114. maddedeki vazifeleri ve bu vazifeleri yerine getirmediği takdirde hakkında tatbik edilecek olan ceza bu ödeme emrinde kendisine bildirilir. ” şeklinde sayılmıştır.
Kanunda belirlenen şekline uygun olarak düzenlenmesi gereken ödeme emri ile kamu borçlularından, borçlarını yedi gün içinde ödemeleri veya aynı süre içerisinde mal bildiriminde bulunmaları istenir. Bu süre içinde borcun ödenmemesi halinde başvurulacak yaptırım, Kamu İcra Hukuku’na özgü olan; haciz, teminatın paraya çevrilmesi ya da iflas gibi cebren takip işlemleridir. Dolayısıyla, ödeme emrinin gönderilmesi, borçluya borcunu ödemesi gerektiğini hatırlatan basit bir uyarı yazısı olmaktan çok borçla ve ödemeyle ilgili bütün ayrıntıları içeren ve kamu borçlusu açısından son derece önemli hukukî sonuçlara yol açabilen bir idari işlemdir.
Ödeme emri düzenlenirken; borçlunun adı, adresi, sıfatı, borcun asıl ve fer’ilerinin mahiyet ve miktarı tam olarak yazılmalıdır. Ayrıca borcun asıl ve fer’ileri ile bunların nitelikleri, nereye ödeneceği, süresinde ödenmediği takdirde borcun zorla tahsil edileceği ve mal bildiriminde bulununcaya kadar hapis ile cezalandırılacağı hususlarına yer verilmelidir. Ödeme emrinde bulunması gereken zorunlu unsurlardan bir diğeri ise; borcun nereye ödeneceği, süresinde ödemediği veya mal bildiriminde bulunmadığı takdirde borcun cebren tahsil ve borçlunun mal bildiriminde bulununcaya kadar üç ayı geçmemek üzere hapis ile tazyik olunacağı, gerçeğe aykırı bildirimde bulunduğu takdirde hapis ile cezalandırılacağının yazılı olmasıdır (m.55). Borçlunun süresinde ödemede bulunmadığı takdirde kendisine yaptırım uygulanacak olması karşısında, Anayasanın “ Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması ” başlıklı 40. maddesine göre; Devlet, “işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek” zorundadır (m. 40/2). Belirtilen hususları içermeyen ödeme emri usulüne uygun olarak düzenlenmiş bir ödeme emri niteliğini haiz olmadığından geçerli kabul edilmeyecektir.
Öte yandan; 5510 sayılı Yasa’nın 88. maddesinde Kurum’un sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanun’da belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin Kurum’a karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları bildirilmiştir. Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları ile öğretide kabul edildiği üzere “ üst düzey yönetici ” kavramından anlaşılan şirketin mali ve idari konularında tek başına emir ve tasarruf yetkisine sahip özel şekilde kendisine yetki verilen kişidir.6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesine göre ise; amme alacakları ve bu bağlamda davalı Kurum’un işveren tüzel kişilerden prim ve diğer alacaklarının, tüzel kişinin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi ya da tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde kanuni temsilcilerin mal varlıklarıyla sorumlu olacağı öngörülmüştür.Süresinde ödenmeyen prim ve diğer kurum alacaklarının bizzat Kurum’ca cebren takip ve tahsil edilebileceği 5510 sayılı Yasa’nın açık hükmü gereğidir. Cebren tahsil ve takip esasları 6183 sayılı Yasa’da gösterilmiştir. 6183 sayılı Yasa’nın mükerrer 35. maddesinde asıl borçlu hakkında yapılan yasal takip ve araştırmalar sonucu kamu alacağının tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde yasal temsilcisine ödeme emri çıkarabileceği bildirilmiş ise de 6183 sayılı Yasa 5510 sayılı Yasa’ya göre daha genel bir yasa durumunda olup uygulamada da benimsendiği üzere öncelik özel yasa hükümlerine tanınacaktır.
Somut olayda; davacının talebi açıklattırılmadan, haciz bildirisindeki borcun hangi borçlardan kaynaklandığı belirlenmeden talebe göre davanın süresinde açılıp açılmadığı ve menfi tespit olarak devam edilmesi hususu değerlendirilmeden, sonuca gidilmesi isabetsizdir.
Mahkemece yapılacak iş;
1-Davacıya dava dilekçesini açıklattırmak hangi ödeme emirlerinin iptalini istediğini ve talebini netleştirmek,
2- Kurumdan 28.11.2013 tarihli ve 2013/51995 sayılı ödeme emri borcu olduğu belirtilen haciz bildirilerindeki borcun, dosyadaki aynı sayılı mevcut ödeme emri borç miktarı ile de aynı olmadığını belirterek hangi borçları ve ödeme emrilerini ihtiva ettiğini sormak,
3- Kurum cevabına göre borcun usulüne uygun tebliğ edilen ödeme emirlerini de içermesi halinde davanın süresinde açılıp açılmadığını değerlendirmek, (davacıya tebliğ edilen ödeme emirlerinde arka sayfalarında kanun yolu açıklaması olmaması halinde dava açmak için 7 günlük hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği dikkate alınarak)
4-Prim borcunun ödenmesi gerektiği zamanlarda … Çiftçi Malları Koruma Derneğinin mali durumu defter ve belgelerini araştırarak 5510 s. yasa/88 maddesine göre davacının haklı sebebi bulunup bulunmadığını ortaya koymak,Davacıya tebliğ edilmeyen 2013/51995 sayılı ödeme emri nedeniyle haciz konulamayacağını da yukarıdaki yasal düzenlemeler ışığında dikkate alarak tüm deliller toplandıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.