Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/5033 E. 2019/5827 K. 07.10.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5033
KARAR NO : 2019/5827
KARAR TARİHİ : 07.10.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacılar, murisinin davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının iptaline ilişkin Kurum işleminin iptaline 30/11/2010 tarihinde tahsis talebine istinaden yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacılar ve davalılardan Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının çalışmalarının iptaline ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ile 30/11/2010 tarihli tahsis talebine istinaden yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne hükümde yazılı olduğu şekilde karar verilmiştir.
Mahkeme hükmünde nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar. Hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Mahkemece davanın kabulüne, iptal edilen çalışmaların geçerli olduğuna ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesine rağmen davacının iptal edilen tüm hizmetleri yerine bir kısım hizmetlerini geçerli tespit ederek yaşlılık aylığına hak kazanamayacağı halde yaşlılık aylığına hak kazandığı hükmü kurulması hatalıdır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK’nun 370/2. maddesi uyarınca hüküm bozulmamalı taraflar yönünden düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; hüküm fıkrasının 1. , 2. ve 3. maddeleri tamamen silinerek yerine;
“1-Davacının müfettiş raporuna istinaden iptal edilen 08.01.2009-15.10.2009 tarihleri arasındaki hizmetlerinin geçerli olduğunun tespitine, aksine kurum işleminin iptaline,
2-Davacının 30/11/2010 tarihli tahsis talebi gereğince yaşlılık aylığı bağlanmasına dair işlemi iptal eden kurum işleminin iptaline ve 08.01.2009-15.10.2009 tarihleri arasındaki hizmet süresinin yeniden hizmet süresine eklenmesiyle yaşlılık aylığına hak kazanma koşullarının yeniden oluşması nedeniyle 30/11/2010 tarihli tahsis talebi gereğince 01/12/2010 tarihinden geçerli olmak üzere yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine,
3-30/11/2010 tarihli tahsis talebi gereğince 01/12/2010 tarihinden itibaren davacıya ödenmesi gereken ancak ödenmeyen yaşlılık aylıklarının 506 sayılı yasanın 116.maddesinde yer alan 3 aylık süre dikkate alınarak 01/04/2011 tarihinden sonraki birikmiş aylıkların ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacının ölüm tarihine kadar hesaplanarak davalı kurumdan tahsili ile davacı mirasçılarına ödenmesine,” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine,
07/10/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.