Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/4338 E. 2019/3498 K. 07.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4338
KARAR NO : 2019/3498
KARAR TARİHİ : 07.05.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle temyiz kapsam ve nedenlerine göre; tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, sigortalının iş kazası sonucunda vefatı nedeniyle yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalılar … Satış ve Dağıtım A.Ş. ile … Servis ve Bakım Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. açısından davanın reddine, diğer davalı … İçecek A.Ş. açısından ise maddi tazminat istemlerinin kabulüne, manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, hükme esas alınan bilirkişi kusur raporunda davalı … İçecek A.Ş.’nin %100 oranında kusurlu olduğu yönünde görüş bildirildiği, davalılar … İçecek A.Ş. ile … Satış ve Dağıtım A.Ş.’nin aynı binada faaliyet gösterdikleri, davacılar murisinin hastane faturalarının hakkındaki davanın reddine karar verilen … Satış ve Dağıtım A.Ş. tarafından ödendiği, sigortalının işvereninin … Servis ve Bakım Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. olduğu anlaşılmaktadır.
3-İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren; Çalışanlarının işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup, bu çerçevede, risklerden kaçınmak, kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz etmek, risk değerlendirmesi yapmak, yaptırmak, teknik gelişmelere uyum göstermek, tehlikeli olanı, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanla değiştirmek, mesleki riskleri önlemek, eğitim ve bilgi verilmek dahil her türlü tedbiri almak, gerekli araç ve gereçleri sağlamak, sağlık ve güvenlik tedbirlerini değişen şartlara uygun hale getirmek ve mevcut iş yerinin iyileştirilmesi için çalışmalar yapmak, diğer bir deyişle işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu olay tarihinde yürürlükte bulunan 4857 sayılı İş Kanunu’nun 77. maddesinin açık buyruğudur.
Anılan madde ile, işverenlere, işçi sağlığı ve iş güvenliği kavramından kapsamlı olarak, her türlü önlemi almak yanında, bir anlamda objektif özen yükümlülüğü de öngörülmektedir. Bu itibarla işverenin, işçinin tecrübeli oluşu veya dikkatli çalıştığı takdirde, mevzuatın kendisine yüklediği tedbirleri almaktan sarfınazar etmesi gerekmeyeceği gibi bir düşünce kabul edilemez.
Öte yandan, çalışma hayatında işçinin asıl işverenin dışında başka işverenlere de hizmet verdiği, yine işçinin bilgisi dışında olmakla beraber esasında birbiri ile bağlantısı olan işverenlerin işlerini gördükleri de bir hakikattir. Bu gibi durumlar için Dairemizin önceki içtihatlarında da değinildiği üzere “şirketler arasında organik bağ”dan söz etmek gerekir.
Somut olayda, davacılar murisinin işvereni olan … Servis ve Bakım Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin sigortalıya eğitim vermediği açık olduğundan adı geçen davalının da iş kazasının meydana gelişinde kusuru bulunduğu, hakkındaki dava reddedilen diğer davalı … Satış ve Dağıtım A.Ş. ile davalı … İçecek A.Ş. arasında organik bağ bulunduğu gözden kaçırılarak davalılar … Satış ve Dağıtım A.Ş. ile … Servis ve Bakım Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. açısından davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, davacılar murisinin iş kazasının meydana gelişinde bir kusuru bulunmadığını, sorumlular arasındaki kusur dağılımının ileride kendi aralarında açılabilecek rücu davasında yeniden tartışılabileceğini gözeterek, yeni bir kusur raporu almadan, davalılar … Satış ve Dağıtım A.Ş. ile … Servis ve Bakım Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’ni de hüküm altına alınan tazminatlardan sorumlu tutmaktan ibarettir.
4-Gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı eş yararına hükmedilen 225.000,00 TL manevi tazminat çok fazladır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine
07/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.