Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/4092 E. 2018/8830 K. 29.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4092
KARAR NO : 2018/8830
KARAR TARİHİ : 29.11.2018

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : … 1. İş Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A)Davacı İstemi :
Davacı vekili, müvekkilinin eşi …’ın 1996 yılında vefat etmesi neticesinde kendisine güncel olarak 1.175,00 TL tutarında ölüm aylığı bağlandığını, daha sonra müvekkilinin babasının 1989 yılında, vefat ettiğini ve bunun üzerine müvekkilinin 2012 yılında yaptığı başvuru üzerine aylık 375,00 TL ölüm aylığı bağlandığını, müvekkilinin eşinden kaynaklı kendisine tahsis edilen ölüm aylığından Şubat 2017 yılından itibaren 292,00 TL kesinti yapılmaya başlanıldığını, davalı Kurumun davacının ölüm aylığı üzerinde yaptığı yersiz ve haksız kesintinin iptali ile karar tarihine kadar yapılacak kesintilerin dava tarihi itibariyle yasal faiziyle geri iadesine hükmedilmesini talep etmiştir.
B)Davalı Cevabı :
Kurum vekili; 17/12/1989 tarihinde vefat eden … Bağ-No ve … T.C. numaralı davacı …’a Ekim 2012 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlandığını ancak aynı zamanda davacının eşinden 4/a kapsamında ölüm aylığı aldığının tespit edildiğini, davacının babasından dolayı almış olduğu ölüm aylığının başlangıç tarihi (Ekim 2012) itibariyle iptal edildiğini, davacının ölüm aylığının iptali sonucunda kendisine 5510 Sayılı Yasanın 96. Maddesinin (b) fıkrası gereğince Ekim 2012-Şubat 2016 tarihleri arasında yersiz olarak ödenen 16.804,00 TL (faizsiz olarak) borç tahakkuk ettirildiğini, açıklanan nedenlerle haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
Mahkemenin; Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının babasından almış olduğu aylığın iptali nedeniyle eşinden almış olduğu aylıktan kurumca yapılan kesintilerin iptalinin gerekip gerekmediği, davacıya iadesinin mümkün olup olmadığı noktalarında toplanmıştır. Davacının babası üzerinden aldığı aylığın kesilmesi işlemi yönünden durum incelendiğinde; davanın yasal dayanağı olan 1479 Sayılı Kanunun “Eş ve çocuklara, ana ve babaya tahsis yapılması” başlığını taşıyan 45. maddesinin 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 Sayılı Kanunla değişik 2. fıkrasının (c) bendinde, sigortalının; 18 yaşını (veya ortaöğretim yapması halinde 20 yaşını, yükseköğretim yapması halinde 25 yaşını) doldurmamış veya yaşları ne olursa olsun çalışamayacak durumda malûl bulunan çocukları ile geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak koşulu ile yaşları ne olursa olsun evlenmemiş kız çocuklarına aylık bağlanacağı belirtilmiş, daha sonra 04.10.2000 günü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 619 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bentteki “geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak” koşulu, “bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmama, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almama” olarak değiştirilip 1479 Sayılı Kanunun “Ölüm aylığının kesilmesi” başlıklı 46. maddesinin 2. fıkrasına, “Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olanı ödenir.” cümlesi eklenmiş, ancak, söz konusu KHK, Anayasa Mahkemesi’nin 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren 26.10.2000 gün 61/34 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.İptale konu düzenleme daha sonra bu kez kanun koyucu tarafından 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren ve anılan (c) bendini değiştiren 4956 Sayılı Kanunun 23. maddesiyle benimsenerek, sigortalının evli olmayan/boşanan/dul kalan kız çocuklarına ölüm aylığı bağlanabilmesi için “geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak” şartı, “bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmama, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almama” olarak değiştirilmiş, aynı zamanda 46. maddenin 2. fıkrasına da “Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olanı ödenir.” cümlesi yeniden eklenmiştir.Dosya içerisinde SGK kurumu denetmeni Ümit Karacan tarafıdan düzenlenen denetim raporunda davacının aylık gelirinin ailede yaşayan kişi sayısı dikkate alındığında kişi başı 622,11 TL olup asgari ücretin brüt tutarından az olduğu, davacının eşinin ve babasının ölüm tarihleri göz önüne alındığınd davacının davasının kabulü gerekçesine dayandığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, Davanın kabulü ile; davacının babası …’dan ölüm aylığı almaya hak kazandığının tespiti ile, davalı kurum tarafından çıkartılan borcun iptaline, davacının eşinden almış olduğu maaşından yapılan kesintilerin iptali ile ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya iadesine karar verilmiştir.
D) İstinaf Başvurusu :
Davalı vekili; Kurum işlemlerinin usul ve yasaya uygun olduğunu, davacının davasının hukuki dayanaktan yoksun ve haksız olduğunu, davanın reddinin gerektiğini, mahkemece talepten fazlasına hükmedildiğini, davacının ölüm aylığı almaya hak kazandığının tespiti ve borcun iptaline yönelik bir isteminin bulunmadığı gerekçesiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
E)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusu;5510 sayılı Yasa’nın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmesinden önce, Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK), Bağ-Kur ve T.C. Emekli Sandığı ayrı ayrı tüzel kişiliğe sahip ve ayrı ayrı yasalara göre sosyal güvence sağlayan Kurumlardır. Kurumlar ve sigortalılar (iştirakçiler) ayrı olduğundan her Yasa kendi sigortalıları bakımından hüküm ifade etmektedir. Açıkça atıf yapılmadıkça diğer yasa hükümleri dikkate alınamayacağından, bir sigortalının eşinden ölüm aylığı alması halinde babasından (veya annesinden) da ölüm aylığı alması olanaklıdır.2926 sayılı Kanunun 27. ve 28. maddeleri, 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunun 56. maddesiyle yürürlükten kaldırılmış, 4956 sayılı Kanunun aynı gün yürürlüğe giren 54. maddesiyle 2926 sayılı Kanuna Ek 3. madde eklenmiş, söz konusu Ek maddede, 1479 sayılı Kanunun 45. ve 46. maddelerinin 2926 sayılı Kanun hükümleri kapsamındaki sigortalılar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.Uyuşmazlığın çözümünde uygulama yeri bulan 1479 sayılı Kanun’un 46/2. maddesi hükmü, sadece 1479 sayılı Kanun’a göre hem kocadan hem ana veya babadan ölüm aylığına hak kazanılması halinde uygulanabilir. Sigortalılardan birisinin 506 sayılı Kanun, diğerinin 2926 sayılı Kanun kapsamında olması halinde, hak sahibi her iki ölüm aylığına da hak kazanacaktır.Öte yandan, 5510 sayılı Yasa’nın Geçici 1. maddesine göre, ölüm aylıklarının bağlanmasında yürürlükten kalkan 1479, 506, 2926, 2925 sayılı Yasa hükümleri uygulanacağından, 5510 sayılı Yasanın 54. maddesinin de somut uyuşmazlıkta uygulama yeri bulunmadığı gerekçesiyle esastan reddine karar vermiştir
F)Temyiz :
Davalı vekili, istinaf başvuru gerekçesini tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur
G) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının eşi 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı iken 22.05.1996 tarihinde vefat ettiği, davacıya eşinden dolayı ölüm aylığı bağlandığı, davacının babası 2926 sayılı Kanun kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalı iken 17/12/1989 tarihinde vefat ettiği, davacıya babasından dolayı 2012 yılından itibaren yetim aylığı bağlandığı, Kurum tarafından 2016 yılında davacıya babasından dolayı bağladığı yetim aylığını iptal edip ödediklerini borç çıkararak davacının eşinden dolayı aldığı aylıktan kesinti yapmaya başlağını anlaşılmıştır
6100 sayılı HMK’nın 26. maddesi gereğince hakim, kural olarak iki tarafın iddia ve savunmaları ile bağlı olup talepten fazlasına hüküm veremez.
Somut olayda, davacının talebi; Kurum tarafından davacının ölüm aylığı üzerinde yaptığı yersiz ve haksız kesintinin iptali ile karar tarihine kadar yapılacak kesintilerin dava tarihi itibariyle yasal faiziyle olduğu halde, mahkemece talep aşılarak davacının babası …’dan ölüm aylığı almaya hak kazandığının tespiti ile, davalı kurum tarafından çıkartılan borcun iptaline de karar verilmesi bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı ORTADAN KALDIRILMASI gerekmiştir.
H)Sonuç :
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 29.11.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.