Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/4028 E. 2019/3522 K. 07.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4028
KARAR NO : 2019/3522
KARAR TARİHİ : 07.05.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, babasından dolayı aldığı yetim aylığını kesen Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava; 5510 sayılı Yasa’nın 56/2.fıkrası uyarınca davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptaline, karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, Dairemizin araştırma yapılmasına dair bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı Kurum vekilince temyiz edilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada: “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir.
Anılan maddenin gerekçesinde de açıklandığı üzere, düzenleme ile hakkın kötüye kullanımının olası uygulamaları engellenmek istenmiş ve bu amacın gerçekleştirilebilmesi için kötüye kullanımın varlığı belirlendiği takdirde ilgiliyi haktan yararlandırmama; hakkın kötüye kullanılması durumunda haksahipliğinin ortadan kalkması ve dolayısıyla gelir veya aylıktan yararlandırılmama yöntemi benimsenmiştir.
5510 sayılı Yasa’nın 56. maddesinde oldukça yalın olarak; “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen” ibareleri yer almakta olup kanun koyucu tarafından örneğin; “sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan”, ” hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan”, “gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan” veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir. Maddede, boşanma amacına/saikine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden, gerek Kurum’ca, gerekse yargı organlarınca uygulama yapılırken, eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin/samimiliğinin araştırılıp ortaya konulması söz konusu olmamalı, boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma/irdeleme ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulaması yapılmamalı, özellikle kesinleşmiş yargı organının verdiği karara dayanan “boşanma” hukuki durum ve sonucunun, eşlerin gerçek iradelerine dayanıp dayanmadığının araştırılmasının bir başka organın yetki ve görevi içerisinde yer almadığı, kaldı ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda “anlaşmalı boşanma” adı altında hukuki bir düzenlemenin de bulunduğu dikkate alınmalıdır. Şu durumda sonuç olarak vurgulanmalıdır ki, boşanma tarihi itibariyle gerçek/samimi boşanma iradelerine sahip olan (evlilik birliği temelinden sarsılan) veya olmayan tüm eşlerin, maddenin yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin/aylığın kesilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; 17/04/2011 tarihinde eşinden boşandığı, 13/11/2002 tarihinde vefat eden babasından dolayı yetim aylığı almaya başladığı, Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından düzenlenen 24/01/2011 tarihli rapora göre davacı ve boşandığı eşinin birlikte yaşadıklarının tespit edildiği, bu rapora dayanılarak Kurumca ölüm aylığının iptal edildiği, Dairemizin 29/04/2013 tarihli ilamı ile ” …Somut olayda; mahkemece yukarıda belirtilen araştırma ve incelemeler yapılmadan, ayrıca davacı tanığı tarafından, davacın kendisi ile birlikte …’da yaşadığını beyan etmesi, davacının eski eşinin ve oğlunun da İskenderun’da yaşadıklarının anlaşılması karşısında, davacı ve eski eşinin yaşadıkları yerlerin muhtarları dinlenilmeden, buralardan zabıta araştırması yapılmadan sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.” gerekçesi ile kararın bozulduğu, bozma sonrası davacı ve boşandığı eşinin nüfus kayıtları ve seçmen kayıtlarının istendiği, denetmen raporunda dinlenen ve davacı ile boşandığı eşinin birlikte yaşadığını beyan eden muhtar …’ nun mahkemedeki beyanında ifadesini değiştirerek bu kez birlikte yaşama konusunda bilgisi olmadığını beyan ettiği, dinlenen davacı tanıklarının davacının bir dönem kardeşi, sonrasında da kızıyla yaşadığını beyan ettikleri anlaşılmıştır.
Somut olayda; denetmen raporunun içeriği, denetmen raporunda dinlenen muhtar …’ un mahkemede beyanını değiştirmesinin gerekçesinin olmaması, davacının sürekli akrabalarının yanında yaşamasının hayatın olağan akışına aykırı olması hususları birlikte değerlendirildiğinde davacı ve eşinin, boşandıkları süreçte de birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 07/05/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.