Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/3936 E. 2019/3167 K. 29.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3936
KARAR NO : 2019/3167
KARAR TARİHİ : 29.04.2019

MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : İş Mahkemesi

A)Davacı İstemi: Davacı vekili, davacı murisi …’un, 1994 yılından itibaren 2926 sayılı Yasa kapsamında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun ve davacıya bu sigortalılık üzerinden ölüm aylığı bağlanması ve adli yardımdan faydalandırılması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B)Davalı Cevabı: davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı : ” Davacının müteveffa eşi …’un 1994 – 1998 yılı ürünü olarak … Gayrimenkul (Tekel) ‘e verdiği tütün ürünü kaydı kurum kayıtlarında görülmekle birlikte her iki teslimde de %1’lik tarım bağkur tevkifat kesintisi yapılmaması , … Ziraat Odası kaydının 22/09/2001 de başlamış olup, başkaca tarım kredi kooperatifi tarımsal faaliyeti karine teşkil edecek hiçbir kurumda kaydı bulunmaması, adı geçen 1994 ve 1998 yılları tütün müstahsil ürününe göre %1’lik tarım bağkur tevkifat kesintisi yapıldığı belirtildiği ve bu kesintinin kuruma intikal ettirildiği kabul edildiği takdirde dahi davacı murisinin hizmet süresinin 5 tam yılın altında kalacağından ölüm aylığı bağlanmasının söz konusu olmadığı” gerekçesiyle “Davanın Reddine” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu ; Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1994 ve 1998 yıllarında tütün sattığı belgeli olan …’un, bu yıllarda tarımsal faaliyette bulunduğunun kanıtlandığını; Sümer Holdingin kesinti yapma ve bildirim zorunluluğunun bulunduğunu; …’un Bağ-Kur sigortalığının tespiti gerektiğini beyanla, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı : “Ürün bedelinden kesinti yapılmış kişiye sigortalılık süresi verilmesi gereği, yargı kararlarıyla zorunlu kılınmış olup; teslim ettiği ürün bedelinden herhangi bir kesinti yapılmadığı ve sigortalılık iradesini başka yolla da Kuruma yöneltmediği sabit olan …’un, geçmiş döneme yönelik tarım Bağ-Kur sigortalılık süresinin tespitine yasal olanak bulunmamaktadır.
Sosyal güvenlik, temel insan haklarından olmakla birlikte, sosyal güvenlik hakkının yaşama geçirilmesinde uygulanan yöntemlerden biri olan primli rejimler, kamusal katkılar yanında, temelde sigortalıların katkılarına dayalı ve nimet-külfet dengesini gözeten sistemler içerdiğinden; sigortalıların başvuru, belirlenen düzen ve sürede prim ödenmesi gibi, sigortalılık statülerinin gerektirdiği bir kısım yükümlüklerin yerine getirilme zorunlulukları, hakkın özünü zedelememek koşuluyla kişilere yüklenebilmektedir. …’un, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyeti nedeniyle, kendi sigortalılık haklarını takip etme yükümlülüğünü öngören yasal düzenlemeler gereğince talep konusu dönemde herhangi bir işlem yapmadığı, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu’na sigortalılık iradesini ortaya koyan bir başvuru gerçekleştirmediği” gerekçesiyle “davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine” karar vermiştir.”
E)Temyiz:
Davacı vekili: -… eşin 1994-1998 yılları arasında davalı …’e (… Gayrımenkul A.Ş.) tütün sattığını ve tanık beyanlarının bunu doğruladığını
– İlk Derece Mahkemesinin davacının ölen eşinin bir günde olsa tarım bağkur kaydınının yapılması gerektiği yönünde karar vermiş olsa idi, dul aylığının bağlanması için gereken eksikliklerin giderilecek olduğunu belirterek kararının bozulmasını, adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, davacı murisinin tarım bağkur sigortalısı olduğunun tespiti istemine yöneliktir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmakla Bölge Adliye Mahkemesince karar usul ve yasaya uygun bulunmuştur.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının müteveffa eşi …’un 1994 – 1998 yılı ürünü olarak … Gayrimenkul’e (Tekel) tütün ürünü verdiği, bu ürün teslimi üzerinden prim kesintisi yapılmadığı, 22/09/2001 tarihinde … Ziraat oda kaydının başladığı, davacı murisinin SGK tescilinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş kararları; Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi halinde, Bağ-Kur’un prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğinden, prim tevkifatının yapıldığı tarihi izleyen aybaşından itibaren sigortalı olarak kabulü gerektiği yönündedir.
İlk prim kesintisini izleyen yıllarda prim kesintisi veya ürün tesliminin gerçekleştiğinin belirlendiği durumlarda, bu yıllar için de tespit kararı verilmesi gerekmektedir.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının temel koşulu 2926 sayılı Yasanın 2/1 ve 3/b maddelerinde belirtildiği gibi, tarımsal faaliyette bulunmaktır. Prim tevkifatına dayalı tespit davasında, salt ziraat odası ve kooperatif kaydı gibi belgelerin bulunması, davanın kabulü için yeterli değildir. Tarımsal faaliyetin sürdüğünün, faaliyete ilişkin olarak hangi tarımsal ürünlerin üretildiği, nereye satıldığı veya teslim edildiği gibi hususlar da somutlaştırılarak belirlenmelidir. Prim tevkifatı ve ürün tesliminin, iki yıla kadar olan süre dışında süreklilik arzettiği hallerde de, tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilebilir.
Somut olayda, İlk Derece Mahkemesinin 04/10/2016 tarihli müzekkeresine davalı Kurumun verdiği 08/11/2016 tarihli cevapta; “ 1994 ve 1998 yıllarına ait kurum kayıtlarında herhnagi bir kayıt, ödeme dekontu ve tevkifat kesintisinin bulunmadığı, muris … adına 2006 ve 2007 yıllarında tevkifat kesintisi bulunduğu tespit edilmiştir.” içerikli yazı gönderildiği anlaşılmakta olup kurum yazısı araştırılarak kesinti olup olmadığı araştırılmadan karar verilmesi hatalıdır.
Yapılacak iş; 04/10/2016 tarihli müzekkereye davalı Kurumun verdiği 08/11/2016 tarihli cevap yazısına ilişkin araştırma yapmak kesinti bulunduğu takdirde yukarıdaki açıklamalar ışığında karar vermekten ibarettir.
O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge Adliye Mahkemesince eksik inceleme ve araştırma sonucu davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, davacı tarafından temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı ORTADAN KALDIRILMASI, ilk derece mahkemesinin kararının bozulması gerekmiştir.
G)Sonuç :
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 29/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.