Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/3549 E. 2019/2117 K. 19.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3549
KARAR NO : 2019/2117
KARAR TARİHİ : 19.03.2019

MAHKEMESİ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A)Davacı İstemi;
Davacı, 01/10/2004 tarihinden itibaren 2926 sayılı Yasa kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitini istemiştir.
B)Davalı Cevabı;
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle , … Süt Ürünleri Tic.ve A.Ş.’nin Eylül-2004 dönemine ait kesinti listesinin arşivde bulunmadığını, yapılan kesinti miktarının müvekkil Kurum hesabına yatıp yatmadığının tespit edilemediğini, davacının … Ziraat Odası, Tarım İlçe Müdürlüğü kayıtlarına istinaden tarımsal faaliyetleri tespit edildiğinden sigorta başlangıç tarihinin 16/09/2011 olarak tespit edildiğini belirterek Kurum kayıtlarıyla örtüşmeyen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
İlk Derece Mahkemesince , “Davacının dava konusu tarihlerden sadece 2004 yılı Eylül ayında prim tevkifat kesintisi bulunup diğer yıllarda kesinti bulunmamakta ise de davacının bu tarihlerde kesintisiz olarak tarımsal faaliyete devam ettiğini ilişkin muhtarlık yazısı, tanık beyanları gibi belgeler bulunduğu da dikkate alınarak davacının ilk prim tevkifatının yapıldığı 30.09.2004 tarihini takip eden aybaşı olan 01.10.2004 tarihinden itibaren tarım sigortalılığının devam etmesi gerektiği ve davacının tarımsal faaliyetinin devam ettiği 01.10.2004 tarihinden 16.09.2011 tarihine kadar 6 yıl 11 ay 15 gün zorunlu tarım sigortalısı olması gerektiği anlaşıldığı” gerekçesiyle
“Davanın KABULÜ ile,
1-Davacının 01/10/2004 tarihi itibariyle 2926 Sayılı Yasa kapsamında Tarım Bağ-kur sigortalısı olduğunun TESPİTİNE,
2-Davacının 01/10/2004-16/09/2011 tarihleri arasındaki Tarım Bağ-kur Sigortalılığının geçerli sayılmasına, ” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu;
Davalı Kurum vekili istinaf başvuru dilekçesinde, “Kurum işlemlerinin usul ve yasaya uygun olduğunu, davacının davasının hukuki dayanaktan yoksun ve haksız olduğunu, davanın reddinin gerektiğini” belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince, “Somut olayda, davacının ürün bedelinden 30.09.2004 tarihli müstahsil makbuzu ile prim kesintisi yapıldığı, 12.09.2002 tarihinden itibaren devam eden Kıbrıscık Ziraat Odası kaydının bulunduğu, 23.10.1997 tarihinden itibaren 2777 sayılı Kıbrıscık Tarım Kredi Kooperatifi üyeliğinin bulunduğu, davacının 01.10.2004 tarihinden itibaren 2926 sayılı Kanun kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalısı kabul edilmesinin gerektiği, bu tarihten itibaren tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürdüğü gibi 2926 sayılı Kanun’un 6’ıncı maddesi kapsamında sigortalılığının sona ermesini gerektiren bir nedenin de bulunmadığı, davacının 01/10/2004-16/09/2011 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalısı kabul edilmesine dair incelenen mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, yasal bir neden bulunmadıkça kişinin sosyal güvenlik kapsamından çıkartılması mümkün bulunmadığı gibi köyde yaşayan ve geçimini tarımsal faaliyetten elde ettiği kazanç ile sürdüren kişilerin kesintili bir biçimde sigortalı olmasına yol açacak bir yorumun da Anayasa ile güvence altına alınan sosyal güvenlik hakkının temel ilkeleri ile bağdaşmayacağı anlaşıldığındığı” gerekçesiyle
“Davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, ” karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davalı Kurum vekili istinaf başvuru dilekçesindeki nedenlerle temyiz yoluna başvurmuştur.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş kararları; Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi halinde, Bağ-Kur’un prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğinden, prim tevkifatının yapıldığı tarihi izleyen aybaşından itibaren sigortalı olarak kabulü gerektiği yönündedir.
İlk prim kesintisini izleyen yıllarda prim kesintisi veya ürün tesliminin gerçekleştiğinin belirlendiği durumlarda, bu yıllar için de tespit kararı verilmesi gerekmektedir.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının temel koşulu 2926 sayılı Yasanın 2/1 ve 3/b maddelerinde belirtildiği gibi, tarımsal faaliyette bulunmaktır. Prim tevkifatına dayalı tespit davasında, salt ziraat odası ve kooperatif kaydı gibi belgelerin bulunması, davanın kabulü için yeterli değildir. Tarımsal faaliyetin sürdüğünün, faaliyete ilişkin olarak hangi tarımsal ürünlerin üretildiği, nereye satıldığı veya teslim edildiği gibi hususlar da somutlaştırılarak belirlenmelidir. Prim tevkifatı ve ürün tesliminin, iki yıla kadar olan süre dışında süreklilik arzettiği hallerde de, tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilebilir.
Somut olayda, davacının 16/09/2011 tarihi itibariyle 5510 sayılı Yasa’nın 4/1-b maddesi gereğince ( 2926 sayılı Yasa gereğince) Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescil edildiği, teslim ettiği ürün bedellerinden 2004/9. ayda prim kesintisi yapıldığı, anlaşılmasına rağmen, bu tarihten sonra prim kesintisi veya ürün teslimi bulunup bulunmadığı araştırılmadan, yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, davacının 2004 yılından sonra ürün teslimi veya prim kesintisi bulunup bulunmadığını araştırarak, bunlara ilişkin belgeleri getirtmek, bu tarihten sonra prim kesintisi veya ürün teslimi bulunmaması halinde davacının 01/10/2004-31/12/2004 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar vermek, bulunması halinde ise, yukarıda anlatılan ilkeler ışığında davacının Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğu süreleri tespit etmekten ibarettir.O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge Adliye Mahkemesince eksik inceleme ve araştırma sonucu davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılması, ilk derece mahkemesinin kararının bozulması gerekmiştir.
G)SONUÇ :Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 19/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.