Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/3349 E. 2019/1899 K. 12.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3349
KARAR NO : 2019/1899
KARAR TARİHİ : 12.03.2019

MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A) Davacı İstemi;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Davacının olay günü davacı ve iş arkadaşı …’in tavanda bulunan vincin yanarak arızalanan elektrik motorunun değiştirilmesi işinde çalıştığını, yanan motorun söküldüğünü ve … tarafından kullanılan vinç yardımı ile kaldırıldığını, ancak kaldırılan noktadan toz döküntüsü nedeniyle görüşün kaybolduğunu ayrıca sensör düzeneğinin olmaması nedeniyle arızalı motorun tavandaki bakım vincine çarptığını ve bu çarpma etkisi ile arızalı motorun bağlı olduğu halatın kopması neticesinde motorun davacının üzerine düştüğünü ve davacının yaralandığını ileri sürerek fazlaya dair talep ve haklarını saklı tutmak suretiyle 1.000,00 TL Maddi Tazminat ile 100.000,00 TL manevi tazminatının 08/11/2006 iş kazası tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 03/10/2017 tarihli dilekçesi ile taleplerini arttırarak davayı ıslah etmiştir.
B) Davalı Cevabı;
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın reddi gerektiğini zira davanın zamanaşımına uğradığını, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, iş kazasının kaçınılmazlık sonucu meydana geldiğini, kazanın davacının dikkat ve özen yükümlüğüne aykırı davranmasından ve kendi kusurundan kaynaklandığını, davacının kusurlu davranışının müvekkili davranışı ile zarar arasındaki illiyet bağını kestiğini, müvekkilinin alması gereken işçi sağlığı ve güvenliğine yönelik tüm tedbirleri aldığını, davacıya gerekli tüm eğitimlerin verildiğini, davacının ileri sürdüğü gibi çalışma ortamının tozlu olmadığını, davacının SSK’ndan emekli aylığı aldığını ayrıca müvekkili şirketten de maaş aldığını ve 3 ayda bir davacıya ikramiye ödendiğini bu durumda davacının maddi bir zararının bulunmadığını, varsa bile zararın giderildiğini, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, olayın özellikleri ile davacı kusuru nazara alınarak manevi tazmanat talebinin de reddi gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi:
“Davacının davalıya ait iş yerinde çalışmakta iken 08/11/2006 tarihinde davacının tavan vincinin günlük bakımını yapmak üzere tavan vincinin üzerine çıktığı, motorun yukarı kaldırılması sırasında halatın koptuğu, motorun beline, kancasının da sol ayağına denk geldiği ve davacının yere düşerek iş kazası geçirdiği, bu kaza nedeniyle davacının %47 oranında malül kaldığı, meydana gelen kazanın iş kazası olup bu iş kazasında davalının % 70 oranında, kazazede işçinin ise % 30 oranında kusurlu olduğu bu kaza nedeniyle davacının maddi zararının alınan hesap bilirkişisinin dosya içeriğine uygun raporuna göre toplam 193.464,08 TL olduğu sabittir.
Manevi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede; davacı lehine 25.000,00 TL manevi tazminat belirlenmiştir.” şeklinde belirtilmiştir.
D) İlk Derece Mahkemesi Kararı:
“1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
Toplam 193.464,08 TL maddi tazminat ile 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 08/11/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine ” karar verilmiştir.
E)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesinde Özetle;
“Davacının davalıya ait iş yerinde çalışmakta iken 08/11/2006 tarihinde davacının tavan vincinin günlük bakımını yapmak üzere tavan vincinin üzerine çıktığı, motorun yukarı kaldırılması sırasında halatın koptuğu, motorun beline, kancasının da sol ayağına denk geldiği ve davacının yere düşerek iş kazası geçirdiği, bu kaza nedeniyle davacının %47 oranında malül kaldığı, meydana gelen kazanın iş kazası olup bu iş kazasında davalının % 70 oranında, kazazede işçinin ise % 30 oranında kusurlu olduğu, haksız fiil nedeniyle 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, işletilen faizin talepte dikkate alındığında kaza tarihinden itibaren işletilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu , PMF yaşam tablosu dikkate alınarak bordrolu çalışması karşılığı fiili kazançları esas alınarak, bordro olmayan dönem açısından asgari ücret esas alınarak katsayı hesabına ilişkin denetime elverişli olan teknik bilirkişi raporundaki hesaplamaların usul ve yasaya uygun olduğu, olayın oluş şekli, maluliyet oranı, kusur durumları, hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde hükmedilen manevi tazminat miktarının manevi tazminatın ceza olmadığı dikkate alındığında tatmin duygusunu karşılayacak miktarda olduğu anlaşılmakla davacı ve davalının istinaf talebinin reddi gerektiği anlaşılmıştır.” şeklinde belirtilmiştir.
F) Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
“Davacı ve Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, ” karar verilmiştir.
G)Taraf Vekillerinin Temyiz Nedenleri;
Davacılar Vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükmedilen manevi tazminat miktarını yetersiz bulduklarını beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalılar Vekili temyiz dilekçesinde özetle:Müvekkil şirketin çalışma hayatını düzenleyen eğitimleri verdiğini, tüm önlemleri aldığını, kazanın meydana gelmesinde kaçınılmazlık bulunup bulunmadığı hususunun araştırılmadığını, davacının 31.12.2015 tarihine kadar müvekkile ait işyerinde çalışmaya devam ettiğini, dolayısıyla bu dönemde maddi zararı olmadığını, davacının hem 31.12.2015 tarihindeki ücretlerinin esas alınıp hem de 08.11.2006 tarihinden itibaren faiz uygulanmasının hakkaniyete aykırı olduğunu,esas alınan ücretin yüksek olduğunu, davacının pasif dönem zararı hesaplanırken bilirkişinin çarpma hataları yaptığını ve sonucun yanlış çıktığını, davacının aktif dönemde hem SGK dan mamuliyet ödeneği hem de davalı şirkette çalışarak maaş aldığını, hükmedilen manevi tazminatın fazla olduğunu, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiği hususundaki, özellikle davanın ıslahından sonraki safhadaki zamanaşımı itirazlarının değerlendirilmemesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
H) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenler ile temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, maddi tazminat isteminin kabulüne ve manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulü ile 193.464,08 TL maddi, takdiren 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 08/11/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından davacının iş kazası sonucu % 47 oranında sürekli iş göremezliğinin bulunduğu ve iş kazasının meydana gelişinde davacı sigortalının % 30, davalının % 70 oranında kusurlu oldukları anlaşılmaktadır.
Gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı kazalı yararına hükmedilen 25.000,00 TL manevi tazminatın az olduğu açıktır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına, ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir. Hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine, 12/03/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.