Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/3313 E. 2019/1906 K. 12.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3313
KARAR NO : 2019/1906
KARAR TARİHİ : 12.03.2019

MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
A) Davacı İstemi;
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkillerin murisi …’un, davalı …’nın ruhsat veren, diğer davalı şirketin ise rödovansçı şirket olarak faaliyet gösterdiği işyerinde işçi olarak çalışırken 19/02/2014 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu vefat ettiğini, davalıların iş kazasının meydana gelmesinde iş ve çalışma mevzuaatının kendilerine yüklediği önlem ve tedbirleri almayan gerekli gözetim ve denetim görevini de yeterince yapmayan davalıların tam kusurlu olduklarını ileri sürerek fazlaya dair talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla 1,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi, yargılama gideri ve vekalet ücreti ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabı;
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Davada zamanaşımı olduğunu ve davanın mükerrer olarak açıldığını, diğer davalı ile aralarında asıl-alt işveren ilişkisi bulunmadığını, bu şirketle aralarında rödovans sözleşmesi bulunduğunu, tüm sorumluluğun rödovansçı şirkete ait olduğunu, ölümün olayla bir ilgisinin bulunmadığını, ölümün iş kazası sonucu olmadığını, olayda tespit olunan maluliyet arasında uygun neden-sonuç bağının bulunmadığını, müteveffanın kusurlu olduğunu, dikkatsiz ve tedbirsiz çalıştığını, bu nedenle maluliyetin ortaya çıktığını, dava konusu olayda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, kusurun tamamının kaza geçiren işçide olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Madencilik Şirketi vekili beyanlarında; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi:
“Mahkememizce aldırılan kusur bilirkişi raporunda müteveffanın ölümüne neden olan iş kazasının oluşumunda % 55 Davalı Zirve Madencilik Şirketi, % 40 davacı kazazede, % 5 oranında ise dava dışı kişi kusurunun belirlendiği TTK.nın kusurunun bulunmadığı tespit edilmiştir. Meydana gelen iş kazasının Maden kanununda ek 7.Madde ile yapılan değişiklik tarihi olan 24/06/2010 tarihinden sonra meydana gelmiş olması nedeniyle TTK.nın asıl işveren olarak müşterek ve müteselsil sorumluluğu bulunmadığı ve TTK.’ya husumet yöneltilemeyeceği kabul edilmiştir. Mahkememizce aldırılan ve denetime elverişli olup, dosya kapsamına da uygun bulunan hesap raporu ile davacılardan …’un 85.865,01-TL, …’un 26.657,67-TL, …’un ise 32.764,55-TL maddi zararı tespit edilmiş olup, bu tespit yapılırken zarardan TBK 55. maddesi uyarınca davacılara bağlanan gelirin PSD.’i davalı işverenin kusuru oranında düşülerek tazminat hesabından indirilmiş ve yukarıda belirtilen maddi tazminatlar bulunmuş olup bu şekilde İtibar olunan rapor doğrultusunda ve davacının dilekçesindeki 1,00 TL. talebiyle bağlı kalınarak maddi tazminat isteminin ve davanın kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” şeklinde belirtilmiştir.
D) İlk Derece Mahkemesi Kararı:
1-Davalı … yönünden açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine,
2-Davalı … Madencilik Şirketi yönünden açılan davanın KABULÜ ile;
a) Davacı …’un maddi zararı 85.865,01-TL,
b) Davacı …’un maddi zararı 26.657,67-TL,
c) Davacı …’un maddi zararı 32.764,55-TL olarak belirlenmekle taleple bağlı kalınarak 1,00-TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 19/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte Davalı Zirve Madencilik Şirketinden alınarak davacılara verilmesine, ” karar verilmiştir.
E)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesinde Özetle;
“Dosya kapsamına göre, davacıların murisi 12/02/2013 tarihinde davalı şirketin işçisi olarak çalışmaya başlamış ve iş kazasının meydana geldiği 19/02/2014 tarihine kadar çalışmıştır. Davalılar arasında yapılan rödovans sözleşmesinin “Kontrol ve Denetleme” başlıklı 20.maddesinde “TTK veya yetkili kılınacak müessese müdürlüğü işletmesinin sahadaki çalışmalarını işletme projesine uygun yapıp yapmadığını kontrol etmeye yetkilidir.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Ancak, 3213 sayılı Maden Kanunu’na 10/06/2010 tarihinde 5995 sayılı Kanunun 17.maddesi ile eklenen Ek 7.maddesinde; “Maden ruhsat sahiplerinin, ruhsat sahalarının bir kısmında veya tamamında üçüncü kişelerle yapmış oldukları rödovans sözleşmelerinde, bu alanlarda yapılacak madencilik faaliyetlerinden doğacak İş Kanunu, İş Sağlığı ve Güvenliği ile ilgili idari, mali ve hukuki sorumluluklar rödovansçıya aittir. Ancak bu durum ruhsat sahibinin Maden Kanunundan doğan sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.” hükmü yer almaktadır. Üst işverenin sorumluluğunu daraltan veya ortadan kaldıran bu hüküm geriye yürütülemez. Ancak davacıların murisinin çalışma süresi Maden Kanunundaki değişiklik sonrası dönem içerisinde olduğundan bu yasal düzenleme nedeniyle davalı …. Genel Müdürlüğünün asıl işveren olarak sorumlu tutulması söz konusu olamaz. Davalılar arasında yapılan rödövans sözleşmesinin muvazaalı olduğunun kabul edilmesi de dosya kapsamına göre mümkün değildir. Dolayısıyla tazminat alacağından rödövans sözleşmesiyle çalışan davalı şirket sorumludur. Davalı …. Genel Müdürlüğü yönünden husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. ” şeklinde belirtilmiştir.
F) Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
“İlk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı tarafın yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1-b.1.maddesi gereğince esastan reddine” karar verilmiştir.
G)Temyiz Nedenleri;
Davacılar Vekili temyiz dilekçesinde özetle; Murislerinin çalıştığı davalı şirket ile davalı kurum arasında alt işveren-üst işveren ilişkisi bulunduğunu, kanunen … havzasında kömür üretimi hakkının sadece TTK Genel Müdürlüğü’ne ait olduğunu ve ruhsat sahibinin TTK Genel Müdürlüğü oldğunu, bu koşullar altında TTK Genel Müdürlüğü’ne ait sahada meydana gelen ölümlü kaza nedeniyle açılan işbu davadan davalı açısından husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilemeyeceğini, kazanın meydana gelmesinde davalı Kurumun doğrudan sorumlu olduğunu, davalı Kurum tarafından rödevans işletmecilerinin etkin olarak denetlenmesinin, İş Kanunu 77. maddesi uyarınca alması gereken önlemlerin ve alınmasını gereken malzemelerin işçilere temininin sağlanmış olması durumunda bu kazanın meydana gelmeyeceğini, aynı hukuki olay ve nedene ilişkin olan Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 2017/2602E sayılı dosyasında TTK’nın sorumlu tutularak, davalılar arasında alt işveren-üst işveren ilşkisinin mevcut olduğunun tespit edildiğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
H) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dava nitelikçe işletme hakkı … Gn Müd.ne ait olup 28/12/2004 tarihli rödövans sözleşmesi ile … Madencilik…Ltd. Şti. ye bırakılan sahada 19/02/2014 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden sigortalının yakınlarının maddi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, davacıların davalı şirkete yönelik maddi tazminat talebinin kabulü ile, davalı …’ya yönelik davanın reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, davacılar murisinin, işletme hakkı … Gn Müd.’ne ait olup, işletilmesi 28/12/2004 tarihli rödövans sözleşmesi ile 10 yıl süreyle davalı …Madencilik…Ltd. şirketine bırakılan maden sahası içerisinde davalı … Madencilik…Ltd. şirketinin işçisi olarak çalışmakta iken çalıştığı maden ocağında meydana gelen iş kazası sonucu vefatına neden olan olayda davalı … Gn. Müd.nün kusuru olmasa bile tazminattan sorumlu olup olmayacakları noktasında toplanmaktadır.Rödövans sözleşmesine ilişkin Maden Kanunu’nda özel bir tanım bulunmamakla birlikte Maden Yasası’nın 28. maddesi gerekçesinde “ diğer taraftan bu süre zarfında madenci kendisine maddi destek arayabileceği gibi, işletme iznini bir başkasına kiralayabilecek ve kanun karşısında teknik ve mali yönden tek sorumlunun ruhsat sahibi olacağı esası getirtilmektedir “ denilmek suretiyle dolaylı da olsa rödövans sözleşmesine işaret edilmekle davanın Mevzuatımızdaki dayanağının Maden Yasası olduğunun kabulü gerekir. Rödövans sözleşmesi maden ruhsatının devri anlamına gelmediğinden devir sözleşmesinin Maden İşleri Genel Müdürlüğünde yetkili memur huzurunda yapılması zorunluluğu yoktur. Maden ruhsat sahibi (madenci) ile rödövansla sahayı işletecek olan (rödövansçı) rödövans sözleşmesini isterlerse adi yazılı şekilde, isterlerse noter de düzenleme şekilde yapabilirlerse de Maden Yönetmeliğinin 32. maddesine göre üçüncü kişi ve kuruluşların rödövans, kira, taşeron ve benzeri sözleşmelere dayanarak ruhsat sahasında madencilik faaliyetinde bulunabilmeleri, Maden işleri Genel Müdürlüğünün iznine bağlıdır. Ruhsat sahibi rödövans sözleşmesini yapıldığı tarihten itibaren bir ay içinde Maden İşleri Genel Müdürlüğüne bildirmek ve uygun görüş olmak zorundadır. Beyanda bulunma yetkisi ve zorunluluğu ruhsat sahibine aittir. Ruhsat sahibinin bir başvurusu olmadan, salt rödövansçının başvurusuna dayanılarak işlem yapılamaz. Rödövans sözleşmesinde ruhsat sahibi madenci, rödövansçının sahada maden işletmesi için gerekli bütün ortamı sağlamak zorundadır. Maden sahasında ruhsat sahibine ait olup da rödövans sözleşmesine dahil demirbaş eşya, iş makineleri, ulaşım araçları ve işletme tesisatı varsa bunların bir listesinin çıkarılarak listede yer alan alet ve makinelerin tamamı rödövansçıya teslim edilir. Maden Yasası ve diğer mevzuat uyarınca ruhsata bağlı bütün yükümlülükler ruhsat sahibine aittir.5995 sayılı Maden Kanunu’nda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 10, 11 ve 12. maddeleri ile değiştirilmeden önceki Maden Kanunu’nun 17., 24., ve 29. maddelerinde öngörülen yükümlülükler ruhsat sahibi tarafından yerine getirilir. Bu yükümlülüklerin ihmali maden ruhsatının iptali sonucunu doğurur. Rödovansçının maden sahasının iyi bir şekilde işletme borcu vardır. Maden rezervini daha sonraki kullanımlar için ulaşılamayacak şekilde tahrip eden rödovansçı ruhsat sahibine karşı sorumlu olur. Maden Yasası’nın 31. maddesi gereğince işletme ruhsat sahibinin maden işletme faaliyetinde bulunabilmesi ve cevher istihracı yapabilmesi için fenni nezaretçi görevlendirme zorunluluğu vardır. Maden işletmesi rödovans yoluyla yapılıyor olsa dahi fenni nezaretçi atama yükümlülüğü ruhsat sahibine aittir. (Maden ve Taşocakları Hukuku, Doç. Dr. Mustafa Topaloğlu)
5995 sayılı Yasayla 24.06.2010 tarihinde yürürlüğe 3213 sayılı Maden Kanunu’nun ek 7. maddesinin son fıkrasında ise “Maden ruhsat sahiplerinin, ruhsat sahalarının bir kısmında veya tamamında üçüncü kişilerle yapmış oldukları rödövans sözleşmelerinde, bu alanlarda yapılacak madencilik faaliyetlerinden doğacak İş Kanunu, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili idari, mali ve hukuki sorumluluklar rödövansçıya aittir. Ancak bu durum ruhsat sahibinin Maden Kanunundan doğan sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.” düzenlemesi yeralmaktadır.Yukarıdaki açıklamalardan sonra, mahkemece yapılacak iş; kazanın meydana geldiği maden ocağı işyerinde, davalı …’nün kanunda tarif edilen teknik nezaretçisi dışında, ayrıca nezaretçilerinin olup olmadığının, aynı sahada … Genel Müdürlüğü’nün işçilerinin çalışıp çalışmadığının, rödövans sahasında … Genel Müdürlüğü’ne ait olan işletme alet ve teçhizatların bulunup bulunmadığının, rödövans veren davalının işten el çekip çekmediğinin ve sonuç olarak, başka bir deyişle, davalının rödövansı aşan bir faaliyetinin olup olmadığının araştırılması, aşan kısım var ise hükmedilen tazminatlardan davalı … nın sorumlu tutulması, aksi takdirde ise bahse konu davalı yönünden davanın reddedilmesinden ibarettir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, sair yönler incelenmeksizin 12/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.