Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/307 E. 2019/226 K. 21.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/307
KARAR NO : 2019/226
KARAR TARİHİ : 21.01.2019

MAHKEMESİ:İş Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı,Bağ-Kur sigorta başlangıç tarihinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının 1479 sayılı Yasa’ya tabi Bağ-Kur sigortalılığının başlangıç tarihinin 01.01.1990 tarihi olduğunun tespitini istemine ilişkindir.Mahkemece davanın kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiş ise de; verilen bu karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 21.04.2006 tarihinde Kuruma intikal eden Bağ-Kur’a giriş bildirgesi ile 04.10.2000 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescil edildiği, 30.01.1990-05.08.1994 ve 01.01.1999 tarihinden itibaren devam eden vergi mükellefiyetinin olduğu, esnaf ve sanatkarlar odasında 25.01.1990 tarihinden itibaren kayıtlı bulunduğu anlaşılmaktadır.Uyuşmazlığın çözümü, sigortalılık niteliğini taşıdıkları halde Bağ-Kur’a kayıt ve tescil yaptırmamış olanlar hakkında Bağ-Kur Kanununda öngörülen düzenlemelerin irdelenmesini zorunlu kılmaktadır.1479 sayılı Kanunda sigortalılık hak ve mükellefiyetlerinin belirli tarihlerden başlatılmasını zorunlu kılan düzenlemeler yer almaktadır. Bunlardan ilki, “Tescilini yaptırmayanlar hakkında yapılacak işlemler” başlıklı Ek-Geçici 13. madde hükmünde, tescilleri yapılmamış ancak sigortalılık niteliğini taşıyanlar yönünden Yasanın tanıdığı hak ve mükellefiyetlerin 2654 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 20.4.1982 tarihinden başlatılacağı öngörülmüştür.619 sayılı KHK’nin Geçici 1. maddesi hükmünde ise; “Bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar. Ancak, 1479 sayılı Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olmak kaydıyla, 20.4.1982 tarihinden bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar vergi dairelerine kayıtlı olarak kendi nam ve hesabına bağımsız çalıştıklarını belgeleyen sigortalıların, vergiye kayıtlı bulundukları süreler, bu süreye ilişkin primleri, ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağı prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.”denilmekte olup, 4.10.2000 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, Anayasa Mahkemesi’nin 8.8.2001 tarihinde yürürlüğe giren 26.10.2000 günlü kararı uyarınca 619 sayılı KHK tüm hükümleriyle iptal edilmiştir.24.07.2003 tarihli 4956 sayılı Yasa’nın 47. maddesi ile 1479 sayılı Yasa’ya eklenen Geçici 18. maddede, “bu Kanuna göre sigortalılık nitelikleri taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların hak ve mükellefiyetlerinin 04.10.2000 tarihinden itibaren başlayacağı ancak bu kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olan sigortalıların sigortalılıklarının bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde kuruma yazılı olarak başvurmaları ve 20.04.1982-04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olan hesaplanacak prim borçlarının tamamını tebliğden itibaren bir yıl içinde ödemede bulundukları takdirde bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği bildirilmiştir. 1479 sayılı Yasa’nın geçici 18.madde hükmü Kanunun yayım tarihi olan 2.8.2003 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.Kanunda, sigortalılık hak ve yükümlülüklerinin başlaması için öngörülen tarihlerden itibaren, borçlanma hakkı belirtilen bu süreler dahilinde kullanılmalıdır. Bu süreler içinde borçlanma hakkının kullanılmaması halinde ise, sonrasında Bağ-Kur sigortalılığının tespitine olanak bulunmamaktadır. Bilindiği gibi, 1479 sayılı Kanunda 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun hizmet tespitine ilişkin 79/10. maddesine koşut bir düzenleme bulunmamaktadır.
Somut olaya gelince; davacının yukarıda sözü edilen yasal mevzuat uyarınca süresinde Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil başvurusunda bulunmadığı dolayısıyla geçmişe dönük olarak sigortalılığının tespitine karar verilemeyeceği göz önüne alınmaksızın davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.