Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/3025 E. 2018/6375 K. 13.09.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3025
KARAR NO : 2018/6375
KARAR TARİHİ : 13.09.2018

MAHKEMESİ : …… ………… Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

A)Davacı İstemi:
Dava, 01.09.1985 tarihinde bir gün çalıştığının tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir.
B)Davalı Cevabı:
Davalı……… Kurumu vekili özetle; davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, işe giriş bildirgesinin tek başına çalışmaya ispata yeterli olmadığını ve işe giriş bildirgesindeki imza hakkında inceleme yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
“ Mahkememizce dinlenen tanık beyanı ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde davacının davasını ispatlayamadığı anlaşılmış ve davanın reddine yönelik olarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle “Davanın REDDİNE, ” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu;
Davacı asil istinaf başvurusunda; işe giriş bildirgesi altındaki imzanın kendisi tarafından atıldığını, ancak en yakın mukayese imza örneği ile arasında 5 yıla yakın bir zaman farkı olduğunu, yıllar içinde imza tarzının değiştiğini, işveren …’ün tanık olarak verdiği beyanıyla babasıyla inşatta çalıştığının doğrulandığını ileri sürmüş, ileri sürülen ve resen gözetilen sebeplerle mahkemenin reddi dair kararının bozulmasını talep etmiştir.
D)………… Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
………… Mahkemesince ”İlk derece mahkemesince yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya incelendiğinde, …………… hakkı kapsamında, yasal süresi içinde kuruma intikal etmiş ve davacının kimlik bilgileri ile uyumlu ve sahteliği ileri sürülmeyen, davacının 01.09.1985 tarihinde işe girdiği bildirimi bulunan işe giriş bildirgesinin bulunduğu, davacının ilk işe giriş tarihi itibariyle 18 yaşını ikmal ettiği, 1985 yılı serilerinden oluğu bildirilen ……… sigorta sicil numarası verildikten sonra, başka sicil numarasıyla çalışmalarının devam ettiği, fakat mükerrer sicil numarasının iptal/ipkası için 02.05.2003 tarihinde kuruma dilekçe verdiği, daha sonra 09.09.2009 tarihinde idari başvuru yaptığı, dönem bordrolarının verilmemiş olması nedeniyle uyuşmazlık çıkarıldığı, askerlik dönemi ile çakışmanın bulunmadığı, kayıtlı komşu işyeri sahibi olduğu belirlenen tanık …’un davacının belirtilen yıllarda …… Caddesinde inşaatta çalıştığını, işveren …’ün ise boyacı………… isimli bir kişinin inşaatta çalıştığını doğruladığı, boyacı Mehmet’in davacının babası olduğunu beyan ettiği birlikte değerlendirildiğinde davacının işe giriş bildirgesinde belirtilen 01.09.1985 tarihinde bir gün süreyle çalıştığı sonucuna varılmıştır. ” gerekçesiyle
“1-Davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK 353/1-b.2 maddesi uyarınca KABULÜ’NE,
2-……… 1. İş mahkemesi’nin 28.09.2017 tarih ve 2015/287 esas ve 2017/429 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, yerine,
3-Davanın KABULÜ ile davacının 01.09.1985 tarihinde dava dışı işverene ait işyerinde bir gün süre ile hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının tespitine, 506 sayılı Yasanın 108. Maddesi uyarınca sigorta başlangıç tarihinin 01.09.1985 tarihi olduğunun tespitine, ” karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davalı Kurum vekili “ İşe giriş bildirgesi süresinden çok sonra Kuruma verilmiştir. İmza davacıya ait değildir. Tanıkların kayıtları getirtilmemiştir. Toplanan deliller kabule yeterli değildir. ” gerekçeleriyle temyiz yoluna başvurmuştur
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 108.maddesinin 1. fıkrasında; ” ………… sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir.” hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa’nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa’nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da kolluk yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 03/06/1967 doğumlu, davacının bildirgedeki giriş tarihi olan 01.09.1985 tarihinde 18 yaşında olduğu, işe giriş bildirgesinin, …… ve … ünvanlı, ……… sicil numaralı, …… Mah. 383 ada, 4. ……… ……… adresindeki inşaat işyerinden 09.01.1986 tarihinde 006818 varide sayısı ile Kuruma verildiği, bildirgedeki sigorta sicil numarasının 1985 yılı serisinden olduğu, bilirkişinin, işe giriş bildirgesindeki davacı imzasının mukayese imzaları ile ilgi ve irtibatının saptanamadığını bildirdiği, …… sigorta sicil numaralı, …… Mah. 383 ada,4. ……… adresindeki inşaat işyerinin 01/09/1985- 31/12/1986 tarihleri arasında yasa kapsamında olduğu, işe giriş bildirgesinde yazılı olan işveren sicil numarasıyla tescil bilgilerindeki numaranın farklı olması hususunun Kurum kayıtlarında; “bunun yeni sicil olduğu, eski sicilin ……… sicil numarası olduğunun” el yazısıyla yazılmış olmasıyla izah edildiği, işyerinden 1985 yılında dönem bordrosu verilmediği, dinlenen üç tanıktan Salim Kılınç’ın; davacının bu işyerindeki çalışmasına ilişkin bilgisi olmadığını, anılan işyeriyle aynı cadde üzerinde simit satan simitçi olduğunu beyan ettiği, …’un ;davacının çocukluk arkadaşı olduğunu, aynı cadde üzerinde babasına ait züccaciye işyerinde çalıştığını ve davacının babasıyla birlikte aynı cadde üzerinde bir inşaatta çalıştığını ifade ettiği ancak sigorta kayıtlarının getirtilmediği, tanık olarak dinlenen işverenin; davacının babasının çalıştığını, ancak davacının simasını çıkartamadığını ifade ettiği, tanıkların fiili çalışmayı doğrulayacak vasıfta olmadıkları, olanların da ifadelerinin içeriğinin denetlenmediği, eylemli çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla sağlıklı bir biçimde belirlenmeden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş; dinlenen tanıklardan …’un sigorta kayıtlarını ve çalıştığı işyerinin tescil bilgilerini getirterek beyanlarının içeriğini sorgulamak, dönem bordrosu verilmediğinden , 1985 yılında faal başka komşu işyeri tanıkları tespit edip beyanlarına başvurmak, bu kişilerin sigorta kayıtlarını ve işyeri tescil bilgilerini getirterek beyanlarının içeriğini sorgulamak, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ………… Mahkemesi KARARI BOZULMALIDIR.
G)SONUÇ: Temyiz olunan ………… Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ………… Mahkemesine gönderilmesine, 13/09/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.