Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/2394 E. 2019/2120 K. 19.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/2394
KARAR NO : 2019/2120
KARAR TARİHİ : 19.03.2019

MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A)Davacı İstemi;Davacı, 01/01/1986-30/07/1993 tarihleri arasında kısa süreli 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaları dışında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile prim borçları yönünden 6736 sayılı Yasa’dan yararlanma hakkının saklı tutulmasını istemiştir.
B)Davalı Cevabı;
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı kurumca davacının başvurusu üzerine mevzuat ve kayıtlar çerçevesinde gereken incelemelerin yapıldığını, davacının sigortalılığının 2926 sayılı Kanuna tabi olarak 01/01/1986 tarihinde başlatıldığını, 06/12/2004 tarihli T.İB formunda 31/03/1986 tarihinde tarımsal faaliyeti bittiğinden 01/04/1986 tarihinde Tarım Bağ-Kur’unun sona erdiğini, Tarım Bağ-Kur’u sona erdiği ve 53.500,00.-TL prim borcu olduğuna dair 08/12/2004 tarih ve 173516 sayılı yazı ile sigortalıya tebliğ edildiğini, davacının 26/06/2008 tarihinde 5510 sayılı yasadan faydalanarak söz konusu borcunu ödediğini, davacının 02/08/2016 tarihli Kuruma başvuru dilekçesinde sadece muhtar beyanları ile tarımsal faaliyet yaptığı bahisle Tarım Bağ-Kur sigortalılık sürelerinin tespiti yönünde talepte bulunduğunu, 02/082016 tarih ve 10.519.848 sayılı yazı ile her zaman düzenlenebilir nitelikte olmayan resmi evrak niteliği taşıyan kanunla kurulu tarımsal meslek kuruluşlarından üyelik kaydı ve tütün, buğday, vb. satış makbuzu gibi evrakların istenildiğini, davacının bu evrakları Kuruma ibraz etmediğini, kurumca istenen evrakların ibrazı halinde 2926 sayılı kanuna tabi sigortalılık sürelerinin tekrar değerlendirileceğinin davacıya bildirildiğini, davacının işbu davasının usul ve mevzuata uygun bulunmadığını, kurumun dava açılmasına sebebiyet vermediği belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
İlk Derece Mahkemesince “Mahkememizce davacının tarımsal faaliyetine ilişkin dayandığı deliller toplanmıştır. Pamukkale İlçe Jandarma Komutanlığı’ndan gelen cevabi yazıda davacının 01/01/1986-30/07/1993 tarihleri arasında geçimini çiftçilik yaparak sağladığı bildirilmiştir. Alınan tanık beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı gözönüne alınarak, davacının davasını ispatladığı, talep ettiği sürelerde geçimini çiftçilik yaparak sağladığının sabit olduğu” gerekeçiyle “Davacının davasının KABULÜNE,
Davacının 01/01/1986 -30/07/1993 tarihleri arasında sigortalı gösterilen süreler dışlanarak, 2926 Sayılı Yasa kapsamında tarım bağkur sigortalısı olduğunun tespitine,
Davacının 6736 Sayılı Yasa’dan yararlanma hakkı olduğunun tespitine, ” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu ;
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili kurumca davacının başvurusu üzerine mevzuat ve kayıtlar çerçevesinde gereken incelemelerin yapıldığını, davacının başvuru dilekçesinde sadece muhtar beyanları ile tarımsal faaliyet yaptığından bahisle tarım bağ-kur sigortalılık sürelerinin tespiti yönünde talepte bulunulmuş olup tarımsal meslek kuruluşlarından üyelik kaydı ve tütün, buğday vb. Satış makbuzu gibi evrakların istenildiğini, davacının bu evrakları kuruma ibraz edemediğini, bu nedenle davacının işbu dava ile talebinin usul ve mevzuata uygun olmadığını, davanın açılmasına kurumun sebebiyet vermediğini, bu nedenle davalı aleyhine vekalet ücreti tesisinin usule uygun olmadığını, davacının davasını şüphe götürmez bir şekilde ispatlaması gerektiğini, ancak davanın ispatlanamadığını, yapılan yargılamada kurum kayıtlarının ve diğer kayıtların getirtildiğini, üç tanık dinlendiğini davacının tarımsal faaliyetinin kesin delillerle ortaya konamadığını belirtmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
Bölge Adliye Mahkemesince “Davacının ürün teslim ve tevkifat bilgisi bulunmamaktadır. Esasen davacı tarafta tevkifat kesintilerine dayanmadıklarını, 2926 sayılı yasanın ilk şekline dayandıklarını 09/01/2017 havale tarihli dilekçesi ile açıkça ifade etmiştir.
Davacının tarımsal faaliyette bulunduğunu ortaya koyacak şekilde oda ve kooperatif kaydı, çiftçi kayıt sisteminde kaydı ve zirai kredi kullanma bilgisi de bulunmamaktadır. Mahkemece salt tanık beyanı ile sonuca gidilmesi doğru olmamıştır. ” gerekçesiyle
“1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-b maddesinin 2. alt bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararanın KALDIRILMASINA,
2- Davanın REDDİNE, ” karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davacı vekili özetle , davacının dava konusu 01/01/1986-30/07/1993 tarihleri arasındaki dönemde köyde yaşadığı ve tarımdan gelir elde ettiği gerekçesiyle kararın bozulmasını istemiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 22/01/1986 tarihli giriş bildirgesi ile 01/01/1986 tarihi itibarriyle 2926 sayılı Yasa kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği, 06/12/2004 tarihli Bağ-Kur sigortalılık belgesinde köy muhtarınca davacının 01/01/1986-31/03/1986 tarihleri arasında tarımsal faaliyette bulunduğu şeklinde beyan edilmesi üzerine davacının sigortalılığının 01/04/1986 tarihi itibariyle terkin edildiği, 25/09/1988-01/10/1988, 10/10/1988-30/11/1988, 01/06/1990-27/07/1990,01/09/1990- 30/11/1990 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamında kısa süreli çalışmaları bulunduğu, ziraat odası kaydı bulunmadığı, kolluk araştırmasında davacının 01/01/1986-30/07/1993 tarihleri arasında çiftçilik yaptığı, buğday ve arpa ektiğinin bildirildiği, muhtar ve azalarca düzenlenen tutanaktır başlıklı belgede davacının 1993 yaz aylarına kadar çiftçilik yaptığının baeyan edildiği, dinlenen tanıkların davacının 1986-1994 yılları arasında köyde geçimini tarımsal faaliyetle sağladığının ifade edildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş Tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tespitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 58 yaşını dolduran kadınlarla, 60 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından Tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır. Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kuruma kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurumca resen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36. Maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2. Madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için Kuruma başvuru olmasa dahi bahse konu biçimde prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı resen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği resen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir.2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, Tarım Satış Kooperatifler Kanununa göre kurulan Pancar Ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.Somut olayda, davacı 22/01/1986 varide tarihli bildirge ile 01/01/1986 tarihi itibari ile tescil edilmiş olup eski tescillidir. Bu itibarla Bölge Adliye Mahkemesince davacının prim kesintisi ve ürün teslimi ile oda ve kooperatif kaydı bulunmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararını kaldırarak davanın reddine karar verilmesi yerinde olmadığı gibi, İlk Derece Mahkemesince de davacının tescil tarihinden itibaren tarımsal faaliyetinin devam edip etmediği ayrıntılı bir şekilde araştırılmadan, anılan gerekçelerle sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.Yapılacak iş, nitelikçe kamu düzenine ilişkin olduğu göz önünde bulundurularak talep edilen dönemde; öncelikle yukarıda anılan maddede belirtilen kayıtların olup olmadığını söz konusu kuruluşlardan sormak, davacının üzerine kayıtlı taşınmazı bulunup bulunmadığını ve babasından kalan taşınmazları kullanıp kullanmadığını belirlemek, davacının köyü terk edip etmediğini tespit etmek, yine talep edilen dönemde görevli köy muhtarı ve azaları ile yeterli bilgi ve görgüye sahip kişileri belirleyip tanık olarak dinlemek, tarımsal kredi kullanıp kullanmadığını, arazi kiralayıp kiralamadığını tespit etmek, ayrıca zabıta tahkikatı ile de ayrıntılı araştırma yapmak, davacının nerede ikamet ettiğini tarihleri ile birlikte ilgili nüfus müdürlüğünden sormak, buradan gelen sonuca göre davacının ikamet adresi veya adreslerinde zabıta tahkikatı yaparak, hangi tarihlerde nerede tarımsal faaliyette bulunduğunu belirlemek, davacının Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği tarihten itibaren tarımsal faaliyetinin devam edip etmediği hususunda ayrıntılı araştırma yapmak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.G) SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 19/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.