Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/1759 E. 2019/208 K. 17.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1759
KARAR NO : 2019/208
KARAR TARİHİ : 17.01.2019

MAHKEMESİ:İş Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, sürekli iş göremezlik oranının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermiştir.Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının davalıya ait işyerinde şantiye doktoru tarafından uygulanan yanlış tedavi sonucu uğradığı sürekli iş göremezlik oranının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, Dairemizin 04/10/2012 tarih, 2011/16091 Esas ve 2012/16539 Karar sayılı Bozma İlamı üzerine pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının topluluk sigortasına tabi olarak davalı işvrenin …’daki işyerinde çalıştığı, iddiaya göre davacının 09.12.2003 tarihinde rahatsızlığı nedeniyle şantiye doktoruna başvurduğu, şantiye doktorunun yanlış teşhisi ve uyguladığı tedavi sonucu yaptığı iğne nedeniyle sol ayağında incelme ve güç kaybı meydana geldiği, bunun üzerine davacının Türkiye’ye gönderildiği, Adli Tıp 3. İhtisas Kurulunun 03/12/2014 tarihli raporunda bozma ilamında belirtilen hususta taraflarca sunulan herhangi bir ek belgenin tespit edilmediğinin, diskal hernisi de mevcut olan kişinin kurulun 03/09/2010 tarih ve 8439 sayılı kararında belirtildiği üzere “dosyasında olay tarihli ne gibi rahatsızlığı olduğu ve tedavi olarak ne önerildiği, yapıldığı bildirilen injeksiyonun ne olduğunun, nereye uygulandığını gösterir tıbbi belge bulunmadığından kişide mevcut nörolojik hasarın ifadelerde belirtilen injeksiyon uygulanmasıyla illiyetinin kurulamadığının” bu nedenle maluliyet tayinine mahal olmadığının bildirildiği, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun 0/07/2015 tarihli raporunda diskal herni rahatsızlığı bulunan davacının olay tarihindeki hastalığının, kendisine düzenlenen tedavinin, injeksiyon yapılıp yapılmadığının, yapılmışsa hangi ilacın nereye yapıldığının, dosyadaki belgelerden tıbben tespit edilemediğinin, kişide mevcut nörolojik hasarın sebebinin ve ifadelerde belirtilen olayla illiyetinin kurulamadığının bildirildiği, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinden alınan 30/10/2017 tarihli raporda davacının 2003 yılında bel ağrısı sebebiyle iş yerinde niteliği belirlenemeyen bir enjeksiyon yapıldığına ve istirahat verildiğine dair iş yeri hekimi taralından düzenlenmiş belgenin içeriğinin doğru kabul edilip mevcut maluliyete yol açan arızanın bu iğneden ya da bu iğnenin yanlış yapılmış olmasından kaynaklanmış olup olmadığı hususunda; hastanın disk hernisi ile uyumlu kliniği ve MRG bulguları olmasına rağmen; EMG bulgusunun net olarak siyatik sinir hasarına işaret ettiğinin, hastanın mevcut maluliyetinin siyatik sinir hasarı ile açıklanabileceğinin, gluteal intramuskuler enjeksiyonlarda siyatik sinirin yaralanmasının mümkün olduğunun ancak bu yaralanmanın enjeksiyonun doğrudan sinirin içine veya bitişiğine yapılması sonucunda olabileceği gibi siyatik sinirin içinden geçtiği kasların oluşturduğu çanak içerisinde ilacın göllenmesine bağlı nörit sonucunda da olabileceğinin, anatomik varyasyonların, enjeksiyon yöntemlerinin uygulaması sırasında yaralanma eğilimi yarattığının, sinirin yaralanmasının sinire iğnenin batmasından değil, sinir içerisine veya bitişiğine ilacın enjeksiyonundan kaynaklanabileceğinin veya görevli personelin yanlış teknik kullanmasının, yanlış yere enjeksiyon uygulanması nedeniyle oluşabileceği dikkate alındığında bu nedenlerden hangisinin hastadaki siyatik sinir hasarı ilişkili olduğunun mevcut bilgi ve belgelerle gösterilemeyeceğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.Yapılacak iş, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinden alınan 30/10/2017 tarihli raporda belirtilen hususlar da dikkate alınmak suretiyle Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan (2. Üst Kurulundan) ek rapor alarak davacıdaki rahatsızlığın davacıya yapıldığı söylenen enjeksiyondan kaynaklı olarak dışarıdan müdahele sebebiyle mi yoksa davacıda bulunan bedensel nedenlerle mi oluştuğunu belirlemek ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olguları göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 17/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.