Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/1640 E. 2019/1339 K. 25.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1640
KARAR NO : 2019/1339
KARAR TARİHİ : 25.02.2019

MAHKEMESİ:İş Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi ve davalı vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyiz kapsamına ve sebeplerine göre temyiz talebinde bulunan davacı vekilinin tüm, davalı vekilin sair temyiz itirazlarının reddi ile aşağıdaki gibi karar verilmiştir. Dava, meslek hastalığı nedeniyle maddi ve manevi zararların tazminine ilişkindir.Dosya kapsamına göre, davacı işçinin 04/06/2008 tarihinden itibaren meslek hastalığının tespit edildiği, Kurum tarafından meslek hastalığının kabul edildiği, davacıya bu sebeple geçici iş göremezlik ödemesi yapıldığı ve sürekli iş göremezlik sebebiyle meslek hastalığı gelirinin bağlandığı; yargılama aşamasında alınan kusur raporu ile davalı işveren şirketin %100 kusurlu sayıldığı anlaşılmaktadır.Dava dilekçesindeki 10.000,00TL maddi tazminat talebinin, Mahkemenin 26/09/2013 tarihli kararı ile reddedildiği; Dairemizin 22/04/2014 günlü kararında, sürekli iş göremezlik oranındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla bozmaya karar verildiği; Bozma ilamına uyulması üzerine sürekli iş göremezlik raporları arasındaki çelişkinin giderildiği ve Adli Tıp İkinci Üst Kurulunun (Genel Kurul) raporu ile davacıdaki sürekli iş göremezlik oranının %10,2 olarak tespit edildiği ve bunun kesinleştiği; bunun üzerine hesap bilirkişisinden rapor alındığı; akabinde davacı vekilinin 02/11/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini toplam 41.530,00TL’ye çıkardığı; Mahkeme tarafından bu defa ıslah dilekçesindeki gibi 41.530,00TL maddi tazminata karar verildiği dosya içeriği ile sabittir.Taraflar arasında, Bozma ilamından sonra sunulan ıslah dilekçesinin hükme esas alınması ihtilaflıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 04.02.1948 gün 1944/10 Esas 1948/3 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir. 6100 sayılı HMK’nun yürürlüğünden sonra söz konusu İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanıp uygulanamayacağına yönelik terreddütler nedeniyle Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca alınan 06.05.2016 tarih ve 2015/1 Esas, 2016/1 Karar sayılı ilamında; “Her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı YİBK.’nın değiştirilmesine gerek olmadığına” yönelik karar vermiştir. Bu durumda bozmadan sonraki yargılama aşamasında davacı tarafça yapılan ıslah işlemi dikkate alınarak karar verilmesi usule ve yasaya aykırıdır.Açıklanan kapsamda, “maddi tazminata ilişkin ıslah edilen kısmın reddine” şeklinde karar verilmesi gerekirken, bozma ilamından sonra ıslaha değer verilerek davacının maddi tazminat talebinin kabulüne yönelik hüküm kurulması hatalıdır.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yukarıda belirtilen içtihadı birleştirme kararına aykırı biçimde hüküm kurulması usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmelidir ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, 25/02/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.