Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/1559 E. 2019/2018 K. 14.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1559
KARAR NO : 2019/2018
KARAR TARİHİ : 14.03.2019

MAHKEMESİ:Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA

K A R A R
A)Davacı İstemi:
Dava,Kurumun 09/05/2013 tarih ve 7969465 nolu yersiz ödeme işleminin iptaline karar verilmesi, 22/08/2004 – 01/03/2005 tarihleri arasında davalıya ait 1004939 sicil nolu işyerinde geçen 203 günlük çalışmalarının geçerli olduğunun tespiti, tedbir kararı verilerek ödemesi kesilen ve durdurulan emekli aylıklarının ödenmesine karar verilmesi istemine ilişkindir.
B)Davalı Cevabı:
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili özetle; Davanın yetki yönünden reddine karar verilmesini, davanın yetkili Mahkemede açılmadığını, diğer davalı işveren bünyesinde çalışmanın geçtiği merkez Kırıkkale veya şubesinin bulunduğu yerde dava açılması gerektiğini, davacının 22/08/2004 – 01/03/2005 tarihlerinde çalışmasına dair belge ya da sigortasız çalıştığına dair başvuru bulunmadığını, çalışmanın varlığının Yargıtay’ın hizmet tespit davaları için öngördüğü biçimde ispatlanması gerektiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
İlk Derece Mahkemesince ; “……. mahkememizce dinlenilen aynı işyerinde çalışan tanıklar davacının uyuşmazlık konusu dönemde fiilen çalıştığını belirttikleri, … C.Başsavcılığının 01/04/2015 ve 2014/3194 soruşturma, 2015/1593 sayılı kararı ile şüpheliler …, …, şirket muhasebecisi … ve diğer şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararı dikkate alındığında, davacının davalıya ait işyerindeki kuruma bildirilen 203 günlük çalışmasının gerçek olduğu anlaşılmakla …” gerekçesiyle
“Davacı vekilinin açmış olduğu davanın KABULÜNE,
1-Davalı kurumun 09/05/2013 tarih … nolu yersiz ödemeye ilişkin işleminin iptaline,
2-Davacının 22/08/2004 -01/03/2005 tarihleri arasında davalıya ait 1004939 sicil nolu işyerinde gecen 203 günlük çalışmalarının geçerli olduğunun tespitine,
3-Durdurulan yaşlılık aylıklarının dava tarihinden itibaren işleyecek yasa faizi ile birlikte davalı tarafından davacıya ödenmesine, ” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu;
Davalı Kurum vekili; Yerel Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dilekçelerinde yetki ve hak düşürücü süre itirazının bulunduğu halde mahkemece dikkate alınmadığını beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince ”… davacının davalı şirkete ait 2 4120 01 01 1004939 071 sicil numaralı işyerinden 01.08.2004-22.08.2004 ve 01.09.2004-01.03.2005 tarihlerinde bildirilen toplam 203 günlük çalışması rapor uyarınca iptal edilmiş ise de; davacı için 01.08.2004-22.08.2004 ve 01.09.2004-01.03.2005 tarihleri için çalışma bildirildiği, 2013/MS/24 sayılı durum tespit ve inceleme raporunda ” davacının işveren ifadesinden çalışmadığı anlaşılmaktadır,iptali gerekmektedir şeklinde tespit yapıldığı, davacının ifadesine başvurulmadığı, gerçek bir işyeri olarak faaliyete başlayan şirketin ihale ile birçok kez fidan dikim işleri aldığı ve tamamladığı, faaliyetine 30.04.2007 tarihinde son verdiğinin kabulünün yerinde olacağı tespitinin” yapıldığı, aynı işyerinde çalışan tanıklar … ve … ile…’nın bildirilen çalışmalarının geçerli sayıldığı, … ve …’ın davacının uyuşmazlık konusu dönemde fiilen çalıştığını belirttikleri, … C.Başsavcılığının 01/04/2015 ve 2014/3194 soruşturma, 2015/1593 sayılı kararı ile şüpheliler …, …, şirket muhasebecisi …ve diğer şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararı dikkate alındığında, şirket ortaklarının 2012 yılındaki incelemede 42 civarındaki sigortalı içinden davacıyı da tanımadıklarını beyan etmeleri nedeniyle hizmetlerinin iptali yoluna gidilmesinin yasal dayanağı bulunmadığı, davacının davalıya ait işyerindeki kuruma bildirilen 203 günlük çalışmasının gerçek olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne dair verilen Mahkeme kararının yerinde olduğu belirgindir. ” gerekçesiyle
… 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi’nden verilen 30/01/2017 tarih, 2013/432 Esas ve 2017/52 Karar sayılı kararına yönelik davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, ” karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davalı Kurum vekili “Kurumun davalı sıfatından çıkartılıp feri müdahil olarak davaya kabulü gerekmektedir. yargılama sonunda Feri Müdahil olan Kurumumuz aleyhine hüküm kurulmaması gerekmekte iken davacı taraf karşı vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline dair kurulan hüküm yasa hükümlerine açıkça aykırıdır. Fiili çalışma olgusu ispatlanamamıştır. Kabul için yeterli delil toplanmamıştır.” gerekçeleriyle temyiz yoluna başvurmuştur
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Yasal dayanağı 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri olan bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği ya da çalıştıklarının Kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun’un kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmasının konusu, sürekli kesintili mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenmeli, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve posta başı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulmalı, tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun m.288 de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı, bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı, 506 sayılı Yasa’nın 3/B-D maddeleri ile 5510 sayılı Yasa’nın 6/a-c maddelerinde de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz önünde tutulmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.Yukarıda açıklanan hususlar, yeterli ve gerekli bir araştırmayla ve deliller hep birlikte değerlendirilerek aydınlığa kavuşturulduktan sonra o çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı, ya da ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulmalı ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönem için hizmetin tespitine karar verilmelidir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 01.02.1975-31.03.2010 tarihleri arasında aralıklarla zorunlu ve isteğe bağlı SSK sigortalısı olduğu, 2105211161 tahsis numarası ile 01.05.2010 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlandığı, davacı için davalı Şirket adına 1004939.71 sicil numarası ile tescilli Kırıkkale’de bulunan işyerinden 01.08.2004-22.08.2004 ve 01.09.2004-01.03.2005 tarihlerinde bildirilen 203 günlük çalışmanın sahte sigortalılık nedeniyle müfettiş raporuyla iptal edildiği, iptal nedeniyle 01.05.2010-20.05.2013 dönemi için yersiz ödemelerin 5510 sayılı Kanunun 96/1-a. bendi uyarınca tahsili işlemlerinin başlatıldığı, … Muhasebe Birimi tarafından düzenlenen 09.05.2013 tarih ve … sayılı borç bildirim belgesi ile “32.932,25 TL asıl, 4.322,13 TL faiz olmak üzere 09.05.2013 tarihi itibariyle toplam 37.254,38 TL’nin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde ödenmesinin” istendiği, daha sonra iptal edilen hizmetleri dışlanarak 2005 yılı 163 günlük kazancı ve 2010-2011-2013 yılları kazançları dikkate alınarak kendisine 06.01.2014 tarih-74057 tahsis talebine istinaden 01.02.2014 tarihinden geçerli … tahsis numarası ile yaşlılık aylığı bağlandığı , … C.Başsavcılığının 01/04/2015 tarih, 2014/3194 soruşturma, 2015/1593 sayılı kararı ile şüpheliler …, …, şirket muhasebecisi … ve diğer şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verildiği, karar … Sulh Ceza Hakimliğinin 2015/744 D.İş sayılı kararıyla … vekilinin itirazının reddi ile kesinleşmiş olduğu, … Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün … – …- 1005029 ve davacı için çalışma bildirilen 1004939 sicil numaralı dosyalarında işlem gören … Orman Ürünleri Gıda Nak. Tic. Ltd. Şti. Adına tescilli işyerleri hakkında Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından 25.02.2013 tarih ve 2013/MS/24 sayılı durum tespit ve inceleme raporu düzenlendiği, şirketin 16.05.2000 tarihinde kurulduğu, ortaklarının Haydar ve …, muhasebecisinin … olduğu, işyeri kayıtlarının yasal kayıt ve belgelerinin yapılan tebligata rağmen ibraz edilmediği, gerçek bir işyeri olarak faaliyete başlayan şirketin ihale ile birçok kez fidan dikim işleri aldığı ve tamamladığı, bu işler için Kuruma geçici işyeri dosyaları tescil ettirdiği, adreste 04.05.2007 tarihinde başka bir işyerinin açılmış olması nedeniyle faaliyetine 30.04.2007 tarihinde son verdiğinin kabulünün yerinde olacağı, Şirket Müdürü … ve şirket ortağı …’in ifadelerinin incelenmesinde “çalışmayan kişilerin … tarafından sigortalı bildirildiklerinin” belirtildiği, 2013/MS/24 sayılı raporda: işverenin ifadesinden davacının çalışmadığı şeklinde tespit yapıldığı, aynı işyerinde çalışan … ve …ile…’nın bildirilen çalışmalarının geçerli sayıldığı ve Mahkemede tanık olarak beyanlarına başvurulan … ve …’ın davacının uyuşmazlık konusu dönemde fiilen çalıştığını beyan ettikleri, dinlenen diğer iki tanığında iddiayı doğruladığı ancak isimlerinin raporda geçmediği, hizmet cetvelleri ve şahsi sicil dosyalarının Kurumdan getirtilmediği, Kurum tarafından fiilen var olmadığı tespit edilen bir işyerindeki çalışmanın sırf tanık beyanlarıyla ispatlanamayacağı hususunun gözardı edildiği, denetmen raporunun aksinin ispatlanamadığı, eylemli çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla sağlıklı bir biçimde belirlenmeden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş; denetmen raporunun aksinin eşdeğer belgelerle ispatlanabilmesi için, şirket kayıtlarını Vergi Dairesinden, Belediye’den ve ilgili Kurumlardan getirterek, talep döneminde fiili olarak böyle bir şirketin çalışıp çalışmadığını ortaya koymak, şirket adresinde belirtilen tarihlerde böyle bir işyeri olup olmadığını araştırmak, yer kira ise kira kontratını dosyaya kazandırmak, mülkiyet kendilerine ait ise tapu kayıtlarını getirtmek, zabıta araştırması ile işyerinin hangi tarihler arasında faal olduğunu belirlemek, ceza dosyasında; birçok sigortalının muhasebeci tarafından çalışmadıkları halde sigortalı bildirildiklerine ilişkin beyanları olan işveren ve temsilcilerinin tanık olarak beyanına başvurmak, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar karar vermekten ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge adliye Mahkemesince davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına ve ilk derece Mahkemesi kararının boulmasına karar vermek gerekmiştir.
G)SONUÇ:Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.