Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/1508 E. 2019/3756 K. 14.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1508
KARAR NO : 2019/3756
KARAR TARİHİ : 14.05.2019

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : … 4. İş Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının süresi içinde temyizen incelenmesi davacı vekilince duruşmalı, davalılardan … Gıda Otomotiv İnşaat Emlak San.Tic.Ltd.Şti.ve … vekillerince de duruşmasız olarak istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 14/05/2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı vekili Avukat … ile davalılardan … Gıda Otomotiv İnşaat Emlak San.Tic.Ltd.Şti.ve … vekilleri Avukat … geldiler. Diğer davalı adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
A) Davacı İstemi;
Davacı, iş kazası nedeniyle oğlunun ölümünden dolayı 67.443,73 TL maddi, 300bin TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabı;
Davalılar … Gıda Oto.İnş. Emlak San. Tic.Ltd.Şti. ve Anonim Türk Sigorta A.Ş meydana gelen iş kazasında kusurlarının bulunmadığını,
Davalı …, meydana gelen iş kazasında kusurlarının bulunmadığını, ibra edildiklerini, ceza davasının sonucunun beklenmesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi:
İlk derece mahkemesince maddi tazminat isteminin reddine, 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … Gıda Oto.İnş. Emlak San. Tic.Ltd.Şti. ile …’dan tahsiline karar verilmiştir.
Gerekçe,
” Uyuşmazlığın meydana gelen kaza nedeniyle davacının maddi ve manevi tazminata hak kazanıp kazanamayacağı ve miktarı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Yapılan inceleme celp edilen kayıtlar, taraf açıklamaları, tanık beyanları, bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamından; davacının murisi olan …’nın davalılardan … firması adına kayıtlı olan personel servisini kullanan …’un kaza yapması sonucunda vefat ettiği, davacının murisi olan …’nın kazanın meydana geldiği tarihte davalılardan … firmasında çalıştığı ve kaza yapan personel servisinin müteveffayı işyerine götürmek amacıyla hareket halinde olduğu belirlenmiş ve 15/01/2016 tarihli bilirkişi heyet raporundaki kusur oranları hükme esas alınıp davalılar … firması ve … arasında ilişki de gözetilerek kaza nedeni ile her iki davalının sorumluluğunun bulunduğu kanaatine varılmış, buna karşın … Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 09/02/2016 tarihli yazısı gereğince davacının yapmış olduğu aylık bağlanması yönündeki başvurusunun asgari ücretin net tutarından daha fazla gelire sahip olduğu gerekçesiyle reddedildiği ve bu sebeple maddi zararın mevcut olmadığı anlaşıldığından davalılar … firması, … ve … hakkındaki maddi tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Bununla birlikte davacının murisinin geçirmiş olduğu kaza nedeni ile duymuş olduğu üzüntü ve elemin bir nebze olsun giderilmesi amacı ile kaza tarihi ve kusur oranlarıda dikkate alınarak davalılar … firması ve …’a yönelik manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile takdiren 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile anılan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”
D) Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi:
İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi tarafından davacının istinaf başvurusu kabul edilerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, maddi tazminat isteminin reddine, 150.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … Gıda Oto.İnş. Emlak San. Tic.Ltd.Şti. ile …’dan tahsiline karar verilmiştir.
Gerekçe,
“Davacının oğlu, davalı davalı … Gıda Oto. İnş. Emlak San. Tic.Ltd. şirketine ait işyerinde asgari ücretle çalışırken 26/12/2012 tarihinde servis aracı ile işe giderken yaşanan trafik/iş kazası neticesinde hayatını kaybetmiştir. Davacı müteveffanın annesidir. Müteveffa 1995 doğumlu olup 17 yaşında bekar ölmüştür. Kardeşi bulunmamaktadır. Anne baba ayrılmış davacının velayeti annesinde olup, annesi tarafından büyütülmüştür.
Mahkemece A sınıfı iş güvenliği uzmanı bilirkişi heyetinden alınan raporda olayın meydana gelmesinde davalı işveren %30, davalı … ise %70 kusurlu olduğu belirtilmiştir. Kusur bilirkişi raporu usul ve yasaya uygun olup denetime elverişli bir şekilde hazırlanmış olup meydana gelen iş kazasının hangi iş güvenliği kurallarının ihlali neticesinde gerçekleştiği net şekilde ortaya konulduğundan bunun hükme esas alınması yerindedir.
Davacının asgari ücretin üzerinde geliri olduğu için SGK tarafından davacıya 5510 sayılı kanunun 19/1 maddesi delaletiyle 34/1-d maddesi uyarınca aylık bağlanmamıştır. Davacı vekili son celsede bu işleme karşı dava açmayacaklarını açıkça belirtmiştir. Davacının geliri bulunup aylık bağlanmadığından Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre maddi tazminat talep edemez. Mahkemece davacının maddi tazminat talebinin reddi yerindedir.
Davacının müteveffa oğlunun olayın meydana gelmesinde kusurunun bulunmaması, olay tarihi, müteveffanın olay tarihinde 17 yaşında olduğu, müteveffanın tek çocuk olması, kardeşinin bulunmaması, davacı annenin olay tarihinde 35 yaşında olduğu, davacı anne ile dava dışı baba arasında boşanmanın meydana gelmesi ve müteveffanın davacı anne tarafından büyütülmüş olması paranın satın alma gücü, tarafların sosyal ve ekonomik durumu da dikkate alındığında davacı anne için manevi tazminat talebi 150.000 TL olarak hüküm altına alınmıştır.
Davacı tarafından istinaf isteminin manevi tazminat bakımından esastan kabulüne karar verilmiştir.”
E) Temyiz Nedenleri;
Davacı taraf temyiz dilekçesinde; maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilmek için gelir bağlanmasına gerek olmadığını, aşamalarda alınan hesap raporunun hatalı olduğunu, hüküm altına alınan manevi tazminatın az olduğunu,
Davalılar … Gıda Oto.İnş. Emlak San. Tic.Ltd.Şti. ile … temyiz dilekçelerinde özetle, manevi tazminatın fazla olduğunu ileri sürmüşlerdir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle temyiz kapsam ve nedenlerine göre; davalıların tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, sigortalının iş kazası sonucunda vefatı nedeniyle annesinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Yukarıda da bahsedildiği gibi mahkemece davacı annenin maddi tazminat isteminin asgari ücretin üzerinde bir geliri olduğundan bahisle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 22/06/2018 tarih 2016/5 E – 2018/6 sayılı kararında, ana ve/veya babanın çocuğunun haksız fiil ve veya akde aykırılık sonucu ölmesi nedeniyle açtığı destekten yoksun kalma tazminatı davalarında, destek ilişkisinin varlığının ispatı için SGK’dan gelir bağlanması şartının aranmayacağı, destekten yoksun kalma tazminatı davalarında çocukların ana ve/veya babaya destek olduklarının karine olarak kabulünün gerektiği kabul edilmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinin 3. bendinde düzenlenmiş olup, “Ölüm halinde ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpların tazmini gerekmektedir”. Bu maddeye göre, haksız fiilin doğrudan doğruya muhatabı olmayan, ancak bu haksız fiil nedeniyle ortaya çıkan ölüm olayından zarar gören ya da ileride zarar görmesi güçlü olasılık içinde bulunan kimselere tazminat hakkı tanınmıştır.
İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesine göre; ”Destekten yoksun kalma tazminatının doğumu için destek ile tazminat talebinde bulunan kişi arasında bir destek ilişkisi bulunmalıdır. Burada bahsedilen destek ilişkisi hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar. Destek ilişkisinin varlığında destek olunanın ihtiyaçlarının sürekli ve düzenli olarak karşılanması yer almaktadır. Burada ifade edilmek istenen süreklilik ve düzenlilik hali yardımın belirlenen zamanlarda ve belirli miktarlarda yapılması değil, eğer destek ölmeseydi yardımların devam edeceğine dair bir beklentinin bulunmasıdır. Eğer yardım devamlı destek saiki ile değil de, tek seferlik, geçici, düzensiz ya da gelişigüzel zamanlarda yapılıyor ve ileride yardımın devam edeceğine dair bir beklenti yaratmıyorsa , bu durumda desteğin sürekli ve düzenli olduğundan bahsetmek mümkün olmayacaktır”.
Türk Borçlar Kanununun ilgili hükümlerinden anlaşıldığı üzere; destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan yardımdır. Bu tazminatın amacı, ölüm olayı olmasaydı ölenin yardımda bulunduğu kimselere yardımda bulunmaya devam edeceğinin düşünülmesi ve ölüm olayının bu süreci kesmesi sonucu destekten yararlanan kimselerin uğradıkları zararın peşin ve toptan şekilde tazmin edilmesi, bu kimselerin ölüm olayından önceki durumlarına kavuşturulmasıdır. Eş deyişle amaç; destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır.
Burada önemle üzerinde durulması gereken husus, sigortalının destek gücünün, ana ve/veya babanın destek ihtiyacı ile beklenilen destek şeklinin ve miktarının yaşam deneylerine uygun olması gereğidir.
Öte yandan; sigortalının iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle ölümü hâlinde ana ve/veya babaya ölüm geliri bağlanabilmesi için 5510 sayılı Kanunun 34/d maddesindeki koşulların gerçekleşmiş olması gerekir. Bu maddeye göre; “Hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması şartıyla ana ve babaya toplam % 25’i oranında; ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması halinde ise artan hisseye bakılmaksızın yukarıdaki şartlarla toplam % 25’i, oranında aylık bağlanır”.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından iş kazası veya meslek hastalığı sonucu sigortalının ölümü nedeniyle gelir bağlanması halinde; yapılan ödemeler ve bağlanan gelirin Türk Borçlar Kanununun 55. maddesine göre Kurum tarafından rücu edilebilen kısmı belirlenen destekten yoksun kalma zararından indirilecektir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50. maddesi hükmüne göre; “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler”.
Türk Borçlar Kanununun 51. maddesine göre ise; “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler”.
Ana ve babaya ölüm geliri bağlanıp bağlanmaması, destek ilişkisinin varlığı yönünden olmasa da tazminatın belirlenmesi noktasında dikkate alınmalıdır. Zira asgari ücretin altında geliri bulunan ve Sosyal Güvenlik Kurumunca gelir bağlanan ana ve/veya babanın destek ihtiyacının bulunduğu ve ölen sigortalının maddi destekte bulunduğunun karine olarak kabulü gerektiği Dairemizin yerleşmiş görüşlerindendir.
Kurumca gelir bağlanmayan davacı ana ve/veya babaya sigortalının fiili desteği kanıtlanmadan, sigortalının gelirinden bir bölümünün pay olarak ayrılacağının kabulü, ölenin desteğinden fiilen yararlanan eş ve çocukların destek zararlarının karşılanamaması sonucunu doğurur.
Bakım gücü-bakım ihtiyacı; bu konuda önemli olan, kimlerin yardımcı, kimlerin yardım gören olabilmeye elverişli oldukları değildir; somut olaylar ve belirli kişiler bakımından geleceğe uzanacak ve gelecekte dahi mümkün olabilecek biçimde kimlerin gerçekten yardımcı, kimlerin yardım gören olduklarıdır. Yardımcı (=destek) kavramı, bakım gücünü; yardım gören kavramı ise bakım ihtiyacını gerektirdiğinden, şayet bakım gücü yoksa destekten; bakım ihtiyacı mevcut değilse, yardım görenden söz edilemez. Bundan başka aradaki sıkı ilişki dolayısıyla birinin yokluğu durumunda diğerinin varlığı da düşünülemez. Bu yönden, destekten yoksun kalma davasında davalı taraf, bakım gücü ve bakım ihtiyacının olayda var olmadığını savunabilir. Tazmin alacaklısı sıfatiyle dava açmış olan davacı, yaşam deneyimleri ve olayların olağan yürüyüşü nedeniyle ispat yükünün yer değiştirmesi durumu söz konusu bulunmadıkça bakım gücünü ve bakım ihtiyacını ispat zorundadır (Mustafa Çenberci, İş Kanunu Şerhi-1978 Ankara, shf 846 ve devamı).
Bu durumda; destekten yoksun kalınan zararın belirlenmesinde, ölen sigortalının elde ettiği gelirin miktarına göre destek gücünün kapsamının ne olduğu, sürekli ve düzenli destek olup olmadığı ve davacıların destek ihtiyacının bulunup bulunmadığı varsa bu ihtiyacın ne şekilde karşılandığının dikkate alınması gerekir.
İçtihadı Birleştirme Kararında söz edildiği gibi, bakma kavramı; “Para ve para ile ölçülebilecek bir değer olabileceği gibi bir hizmet ifası ve yahut benzeri yardımlar şeklinde olabilir. Bu nedenle, desteğin yardımının yanızca parasal nitelikte olması bakım gücünün varlığı için koşul değildir”. Ancak aksi kanıtlanmadıkça, sigortalının ileride yapacağı farazi desteklerden olan; ana ve babasının bakım ihtiyacı ileride gerçekleşirse bakım ihtiyacını gidermek, bazen ziyaret etmek, evlerinde yardım etmek, kendilerine alışveriş yapmak, yemek yapmak vs. gibi destekler hesaplanabilir nitelikte değildir.
Somut olaya gelince; davacı anneye Sosyal Güvenlik Kurumunca ölüm geliri bağlanmadığı açıktır. Türk Borçlar Kanununun 50. maddesi hükmüne göre; ölen sigortalının gelirinden sürekli destekte bulunduğu ileri sürülüp, Türk Borçlar Kanununun 55. maddesine göre maddi delillerle hesaplanabilir sürekli ve düzenli fiili bir desteğin varlığı da kanıtlanmamıştır.
Bu durumda; Mahkemece, farazi desteğin karine olduğu kabul edilerek, Türk Borçlar Kanununun 50. ve 51. Maddeleri uyarınca, somut olayın özelliğine göre davacı anne yararına hakkaniyete uygun makul bir maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurması isabetsizdir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalılar … Gıda Oto. İnş. Emlak San. Tic. Ltd. Şti ile …’a yükletilmesine, 14/05/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.