Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/144 E. 2019/2139 K. 19.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/144
KARAR NO : 2019/2139
KARAR TARİHİ : 19.03.2019

MAHKEMESİ:İş Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle, maddi tazminat talebinin reddine, 42.233,22 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davalı vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 19/03/2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı vekili Avukat … geldi, davacı adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıda karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle temyiz kapsam ve nedenlerine göre; tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya kapsamından, davacının iş kazası sonucu %17,00 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı, iş kazasının meydana gelişinde %60 oranında davalı şirketin, %20 oranında dava dışı forklift sürücünün, %20 oranında ise davacı kazalının kusurlu oldukları, ilk derece mahkemesinin 05/05/2015 tarihli ilk kararının Dairemiz’in 2015/18310 Esas, 2016/2691 Karar sayılı ilamı ile Kurum ödemelerinin 5510 sayılı yasanın 21/4. maddesi gözetilerek tenzil edilmesi gerekirken bunun yapılmaması ve manevi tazminatın fazla olduğundan bahisle bozulduğu, ilk derece mahkemesince bozma ilamına uyularak iki adet hesap raporu alındığı anlaşılmaktadır.
3-Maddi tazminat davası bakımından yapılan incelemeye göre: Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. 5510 sayılı yasanın 21/4. maddisine göre ise “… İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilir.” hükmü düzenlenmiştir.Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi hesap raporunda davacı kazalıya iş kazası sigorta kolundan bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin rücu edilebilecek kısmının zarar tutarından tenzil edilmesi isabetli ise de, davacıya ayrıca 35.360,28 TL geçici iş göremezlik ödeneği ödenmesine karşın bu tutarın rücu edilebilecek kısmının tenzil edilmemesi hatalı olmuştur. Bu durumda bozma ilamının gereğinin yerine getirildiğinden bahsetmek münkün değildir.Yapılacak iş, hükme esas bilirkişi hesap raporunda belirlenen 32.233,22 TL maddi zarar tutarından, 5510 sayılı yasanın 21/4. maddesine göre, davacıya ödenen 35.360,28 TL geçici işgöremezlik ödeneğinin %70’ini tenzil ederek oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
4-Gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hükmedilen 10.000,00 TL manevi tazminat azdır.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 2.037,00 TL duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 19/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.