Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/1334 E. 2019/190 K. 17.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1334
KARAR NO : 2019/190
KARAR TARİHİ : 17.01.2019

MAHKEMESİ:İş Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, davalılardan işverene ait iş yerinde Aralık/2008-Mart/2011 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının 2008/12-2011/3. ayları arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, Dairemizin 22/02/2016 tarih, 2015/8948 Esas ve 2016/2550 Karar sayılı Bozma İlamı üzerine davanın kabulüne karar verilmiştir.Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliğinin kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.Somut olayda, bozmadan sonra 2008/7,11, 2010/3,6,7,8,12, 2011/3,4,6,7. aylara ilişkin dönem bordrolarının Kurumdan getirtildiği ancak uyuşmazlık konusu dönemi kapsayacak şekilde tüm dönem bordrolarının dosya arasında bulunmadığı ve bozmadan sonra dinlenen bordro tanıkları …, … ile …’nin hangi tarihler arasında davalı işyerinde çalıştıklarının tam olarak tespit edilemediği anlaşılmaktadır.Yapılacak iş, bozmadan sonra dinlenen bordro tanıkları …, … ile …’nin hizmet cetvellerini Kurumdan getirterek hangi tarihler arasında davalı işyerinde çalıştıklarını tespit etmek, çalışma dönemleri itibariyle davanın kanıtlanamadığının anlaşılması halinde davalı işyerinin dava konusu döneme ait dönem bordrolarının tümünü getirterek ihtilaflı dönemin tamamında kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra davacının çalışmasının sürekli çalışma olduğu anlaşılırsa sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,
temyiz harcının istek halinde davalılardan …’e iadesine, 17/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.