Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/1302 E. 2019/527 K. 04.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1302
KARAR NO : 2019/527
KARAR TARİHİ : 04.02.2019

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, davalılardan iş verene ait iş yerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının 1975 yılından 2003 yılına kadar her yıl Hairan-Eylül ayları arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, Dairemizin 27/06/2012 tarih, 2011/1844 Esas, 2012/12310 Karar ve 28/03/2016 tarih, 2016/3293 Esas, 2016/5366 Karar sayılı Bozma İlamları üzerine davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile davacının davalıya ait iş yerinde 1975 ve 2002 yılları arasında ilgili yıllarda dahil olmak üzere her yıl Haziran- Temmuz-Ağustos ve Eylül aylarının tamamında tam gün süreli 4 ay süre ve 19.08.2003 – 31.08.2003 tarihleri arasında 13 gün süre ile iş akdine bağlı olarak çalıştığının tespitine, fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliğinin kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.Somut olayda, bozmadan sonra kolluk araştırması ile tespit edilen komşu işyeri tanıklarının davacının davalı işyerinde çalışmadığını söyledikleri, bozmadan önce beyanları alınan tanıklar … ve …’in davalı işyerine komşu olup olmadıklarının tespiti bakımından yapılan araştırmanın yeterli olmadığı, yine bozma öncesinde ifadeleri alınan bir kısım tanıkların davacının çalışmalarını doğruladığı dikkate alındığında tanık beyanları arasındaki çelişkilerin giderilmediği anlaşıldığından davacının çalışmasının ortaya çıkması bakımından yeterince araştırma yapılmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.Yapılacak iş, davalı işyerinde keşif yapmak suretiyle komşu olan ve davacının çalışmaları hususunda bilgi sahibi olabilecek kişileri tespit edip tanık olarak beyanlarını almak, davalı işyeri ile ilgili olarak Belediye kayıtlarını araştırmak ve bu kayıtlarda çalışan kişiler ile ilgili bilgi ve belge bulunup bulunmadığını belirlemek, Belediyede çalışan zabıta memurlarının tanık sıfatıyla ifadelerini almak, davalı işyerinde davacı dışında çalışan başka kimseler olup olmadığını ve davacının çalışmıyor olması halinde kimin çalıştığını araştırmak, bu kişileri de tanık sıfatıyla dinlemek ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan …’ya iadesine 04/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.