Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/1248 E. 2019/35 K. 14.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1248
KARAR NO : 2019/35
KARAR TARİHİ : 14.01.2019

MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

K A R A R
A)Davacı İstemi:
Davacı vekili; 09/08/2000-03/04/2007 tarihleri arasında … Madencilik İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nde çalıştığını, adı geçen şirketin… şubesine 10.01.2007 tarihinde müdür olarak atanıp 03.04.2007 tarihinde iş akdinin feshedildiğini, şirket borçlarından dolayı müvekkilinin davalı Kuruma borçlu olmadığının tespitine, ödeme emrinin iptaline, maaşından kesilerek davalı Kuruma ödenen bedelin iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
B)Davalı Cevabı:
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde açıldığının kontrol edilmesi gerektiğini, borca konu şirketin müdürü olduğundan 506 sayılı yasanın 80, 5510 sayılı yasanın 88 ve 6183 sayılı yasanın 35 inci maddelerine göre davacının sorumlu tutulması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
İlk derece mahkemesince; “Davacı için ödeme emri tebliğ edilmediği, davacı hakkında kesinleşmiş bir takip bulunmadığından yapılan haciz işleminin de yasal dayanağı olamayacağından, haciz işleminin iptali gerekmektedir” gerekçesiyle Davanın kabulü ile; davalı kurumca davacıya gönderilen 2007/23341, 2008/16414, 2010/23088, 2007/23340 , 2008/16413, 2010/23087, 2011/29052 ve 2007/16271 takip numaralı ödeme emirlerinin ve takibin iptaline, davacının bu ödeme emirlerinden dolayı davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine, davacının ödeme emirlerinden dolayı maaşı üzerine konulan haciz işleminin iptaline, yapılan kesintilerin davacıya iadesine karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu; Davalı vekili; dava dışı şirket olan … Mad. İnş. Taah. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin müvekkili kuruma olan prim borçlarının ödenmemesi nedeniyle 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun Hükümlerine göre icra takibine geçildiğini, davacının dava konusu şirkete şube müdürü olarak girdiğini ve halen müdürlük
görevinin devam ettiğinin tespit edildiğini, yasa gereği şirketin borçlarından şirketin üst düzey yöneticilerinin de müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, davacının ilanen tebligat yolu ile tebliğ edilen ödeme emrine 7 gün içinde itiraz etmediğini ve dava açmadığını, davacının borca konu şirketin müdürü olduğundan 506 Sayılı Yasanın 80, 5510 Sayılı Yasanın 88 ve 6183 Sayılı Yasanın 35 inci maddelerine göre davacının sorumlu tutulması gerekirken davanın kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
Bölge Adliye Mahkemesince; Dosya kapsamına göre, ilanen tebligat koşullarının oluşmadığı olayda usulüne uygun ödeme emri tebliği bulunmadığından davanın süresinde açıldığının kabulü gerekir.Davanın esası yönünden: Öncelikli olarak dava tarihi itibari ile uyuşmazlık konusu ödeme emirleri belirlenmelidir. İlanen tebliğ edilen ödeme emirleri 2007/23340, 2008/16413, 2010/23087, 2011/29052 ve 2007/16271 sayılıdır. Haciz işleminin de bu takipler nedeni ile konduğu dosya kapsamı ve cevabi yazılardan anlaşılmıştır. Dava tarihinden sonra yapılan takipler ancak başka dava konusu olabilir.
Bu itibarla ilk derece mahkemesince bu takipler dışında 2007/23341, 2008/16414 ve 2010/23088 sayılı takiplerle ilgili de karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davalı kurumca 17/11/2015 tarihli olurla ihtiyati haciz kararı alınmış 20/11/2015 tarihili yazı ile de uygulanması istenmiştir. İhtiyati haciz sebeplerinin varlığı ortaya konmamıştır. Haciz takibin sonraki aşaması olup, usulüne uygun ödeme emri tebliğ edilmeden haciz aşamasına geçilemez.Ancak davacı vekili ön inceleme duruşmasında “müvekkil 3 ay şube müdürlüğü görevi yapmıştır. Bu döneme bir itirazımız yoktur.” şeklinde beyanda bulunmuş olup, bu kabul ve ikrarın karar yerinde gözetilmemesi de doğru olmamıştır.
Davacı 10/01/2007 – 03/04/2007 tarihleri arasında şirketin Dağbeli Şube müdürü olarak görev yapmış olup, yukarıdaki ikrar ve kabul ile dava dilekçesinde yer alan “müvekkil iş akdinin feshedildiği 03/04/2007 tarihinden sonra doğan borçlar yönünden sorumlu tutulamaz.” ifadesi birlikte değerlendirildiğinde bu dönem borçlarından sorumlu olduğu gözetilmeksizin karar verilmesi de yerinde değildir. Bu ilkeler ışığında dosyaya bakıldığında davacının şirketin … Şube Müdürlüğünü yaptığı 10/01/2007 – 03/04/2007 tarihleri arası için sorumluluğu söz konusudur. Dava konusu ödeme emirlerinden sadece 2007/16271 sayılı olanı davacının sorumluluk dönemi içinde kalan 2007/1-2. döneme ilişkin borcu kapsamaktadır.”cgerekçesiyle ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak “davanın KISMEN KABULÜ ile; 2007/23340, 2008/16413, 2010/23087 ve 2011/29052 numaralı ödeme emirlerinin İPTALİNE, bu ödeme emirleri dolayısıyla davacının borçlu olmadığının TESPİTİNE, bu takipler dolayısıyla davacının maaşından yapılan kesintilerin İADESİNE, 2007/16271 sayılı takip yönünden davacının tüm taleplerinin REDDİNE,” karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davalı SGK : Davacı/şirket yetkilisi …, 10.01.2007 tarih, 6720 sayı ile yayımlanmış olan internet Ticaret Sicil Gazetesinde ilgili şirkete şube müdürü olarak girmiş, ve halen müdürlük görevinin devam ettiği tespit edilmiştir. Davalı/borçlu adına 17.11.2015 tarihinde ödeme emri gönderilmiş , ancak tebliğ edilememiştir. Bu nedenle 01.03.2016 tarihli Hürses Gazetesinde İlanen tebliğ edildiğini, şirket sözleşmesinde yapılan her değişikliğin tescil ve ilan edileceğinin hükme bağlandığını, davacının ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde ödeme emrine itiraz etmediğü ve dava açmadığını İstinaf mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava ödeme emrinin iptali, borçlu olmadığının tespiti ve maaşından yapılan kesintilerin iadesi istemine ilişkindir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacıya 17.11.2015 düzenlenme tarihli 2007/23340, 2008/16413, 2010/23087, 2011/29052 ve 2007/16271 sayılı ödeme emirlerinin tebliğinin iade edildiği iade üzerine 01.03.2016 tarihinde ilanen tebligat yapıldığı, 17.11.2015 tarihinde davacı hakkında ihtiyati haciz kararı alınıp gayrimenkul haczi yapıldığı, 10.01.2007 tarihli ticaret sicil gazetesinde 25.12.2006 tarihli karar ile davacı Dağbeli şubesi müdürü olarak seçildiği şubeyi temsil ve ilzama yetkili olduğu müdürlük görevinin sona erdiğine ilişkin dosyada kaydın mevcut olmadığı davacının dava dilekçesinde 03/04/2007 tarihinde müdürlük görevinin sona erdiğini beyan ettiği, dava sürecinde de davacıya ödeme emri tebligatları çıkarıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı ise 506 sayılı Kanunun 80, 5510 sayılı Kanunun 88 ve 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesi olup, davadaki sorunun bu maddeler ile birlikte değerlendirilerek çözüme kavuşturulması gerektiği ortadadır.5510 sayılı Kanun’un yürürlük süresiyle ilgili 108/1-c maddesinde, Kanun’un 88. maddesinin 01/07/2008 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanunun 80/12. maddesinde sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşlarının tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkililerinin kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları, 5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesinde de Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacakları bildirilmiştir.
5510 sayılı Kanunun 88/20. maddesi 506 sayılı Kanunun 80/12. maddesinden farklı olarak, tüzelkişiliği haiz işverenlerin üst düzeydeki yönetici ve yetkilileri yanında, şirket yönetim kurulu üyelerini de sorumlu tutmaktadır.6183 sayılı Yasa’nın 35. maddesinde de, ( Değişik madde: 22.07.1998 – 4369/21. m. ) limited şirket ortakları ( Değişik ibare: 04.06.2008 – 5766 S.K./3. m. ) şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar. (Ek fıkra: 04.06.2008 – 5766 S.K./3. m.) Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur. (Ek fıkra: 04.06.2008 – 5766 S.K./3. m.) Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.Ayrıca; takibin 6183 Sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak yürütülmesi gerektiği açıkıtr. 6183 sayılı Kanunun 8. maddesi yollamısıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 103. maddesinde ilanen tebligatın hangi hallerde yapılabileceği tahdidi olarak sayılmıştır. Haciz işleminin yapılabilmesi için 6183 Sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak yürütülen bir takip ve usulüne uygun olarak ödeme emri tebliğ edilmesi gerekir. Bir başka ifade ile davacı hakkında kesinleşmiş bir icra takibi bulunmalıdır.Somut olayda; davacıya yapılan ilanen tebligatın usülüne uygun olup olmadığı ve davacının dava dışı borçlu şirkette 25.12.2006 tarihinden itibaren şube müdürü olarak seçildiği ancak şube müdürlüğünün sona erdiği tarihin belirlenmeden davacının beyanı ve ikrarı doğrultusunda iş akdinin feshi tarihine kadar sorumlu olduğuna karar verildiği anlaşılmaktadır.Yapılacak iş; öncelikle davacıya ilanen yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmadığını belirlemek usulüne uygun olmadığı takdirde ödeme emirlerinin iptaline karar vermek; usulüne uygun ise davacının iş akdinin feshinin şirketteki müdürlük görevini sona erdirmeyeceği dikkate alınarak, davacının müdürlük görevinin sona ermesine ilişkin istifa veya ticaret sicil gazetesi ilanının mevcut olup olmadığını araştırmak müdürlük döneminde davaya konu ödeme emirlerinde yer alan Kurum’un muhtelif borçlarından dolayı dava dışı borçlu şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu karar vermekten ibarettir. O halde, taraflar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASI gerekmiştir.
G)Sonuç :Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA,dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 14/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.