Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/1218 E. 2019/1154 K. 19.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1218
KARAR NO : 2019/1154
KARAR TARİHİ : 19.02.2019

MAHKEMESİ:İş Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici nedenlere, temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, sigortalının iş kazası sonucu sürekli iş göremezliği nedeniyle maddi ve manevi zararların giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, 48.778,29 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, davacının davalı işveren nezdinde presçi olarak çalışırken, kaza tarihi olan 06/07/2005 tarihinde, üretilen traktörün motor üst kapak deliğinin açılması işlemi sırasında parçanın kalıba tam oturmaması üzerine usta başı … ’ın işaretleme yaparak delinecek yerin presin delici kısmına denk getirmeye çalıştığı, bu işlem sırasında usta başı … ’ın talimatı ile davacı ve iki işçinin daha sac malzeme parçayı sabit tutmaya çalıştıkları, usta başı … ’ın da presi çalıştırıp parçadaki delik yapma işlemini ayarlamaya çalıştığı, bu esnada davacı işçinin sağ elinin prese sıkışması sonucu %7 oranında malul kaldığı, olayın SGK tarafından iş kazası olarak kabul edildiği, iş kazasının gerçekleşmesinde işveren davalı şirketin %90, dava harici usta başı … ’ın %10 oranında kusurlu, davacı kazalının ise kusursuz olduğunun tespit edildiği, mahkemece sadece davalı işverenin kusuru olan %90 oranındaki kusur üzerinden yapılan hesaba itibar edilerek karar verildiği anlaşılmıştır.Birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen 6098 sayılı TBK’nun 61. maddesi uyarınca (818 sayılı B.K.’nun 50 ve 51. Maddesi) ve aynı Yasanın 163. (818 sayılı B.K.’nun 142.) maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı bir dava ile isteyebileceği gibi, sorumluların hepsi aleyhine açacağı bir dava ile de talep edebilir. Ancak, aynı Yasanın 163. (BK 141) maddesi gereğince teselsül, ister yasadan, ister sözleşmeden doğmuş olsun, bu kuraldan yararlanma hakkı sadece zarara uğrayanın, daha geniş bir deyim ile alacaklınındır. Öte yandan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 165.maddesi (818 sayılı BK’nun 144. maddesi) hükmüne göre, Kanun veya sözleşme ile aksi belirlenmedikçe, borçlulardan biri kendi davranışıyla diğer borçluların durumunu ağırlaştıramaz. 166. maddesi(818 sayılı BK’nun 145. maddesi) hükmüne göre, sorumlulardan birinin zararı ödemesi halinde, diğerleri bu oranda borçtan kurtulurlar. Ancak, müteselsil borçluların borçtan tamamen veya kısmen kurtulabilmeleri, alacaklının bilfiil tatmin edilmiş olması halinde söz konusudur.Somut olayda, davacının davalı işverene karşı açtığı davanın müteselsil sorumluluk hükümlerine dayalı olması nedeniyle, dava harici usta başı … ’ın kusurundan da davalı işverenin sorumlu olduğu, davacının ise kusursuz olduğu gözetilerek %100 kusur üzerinden davalının sorumluluğunun tespiti gerekirken; dava harici usta başı … ’a yüklenen %10 oranındaki kusurun hesap harici bırakılarak, sadece davalı işverene yüklenen %90 oranındaki kusur üzerinden yapılan hesabın hükme esas alınması hatalı olmuştur.Bu açıklamalar doğrultusunda mahkemece yapılacak iş; %100 kusur üzerinden davalının sorumlu olduğu yeni bir hesap raporu almak ve fakat alınacak bu raporda hükme esas teşkil eden hesap raporundaki doneleri dikkate almak ve taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış haklara riayet edilerek rapor neticesine göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalıya yükletilmesine, 19/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.