Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2018/1029 E. 2019/340 K. 22.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1029
KARAR NO : 2019/340
KARAR TARİHİ : 22.01.2019

MAHKEMESİ:İş Mahkemesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacılar, murisinin meslek hastalığı sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
KARAR
Dosyadaki yazılara, kanuni gerektirici sebepler ile temyiz kapsamına ve nedenlerine göre davacılar vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Dava, 01.12.2007 tarihinde meslek hastalığına bağlı ölüm sebebine hak sahipleri tarafından açılan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.Mahkemece, davacı eş lehine 1.000,00TL maddi, 7.000,00TL manevi; davacı iki çocuktan her biri lehine 5.000,00TL manevi, davacı kardeş lehine 500,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Dosya kapsamından, davacılar murisinin davalı iş yerinde çalışmasından kaynaklanan meslek hastalığına yakalandığı ve hayatını kaybettiği, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından olayın iş kazası olarak kabul edildiği ve davacı eş için 34.261,62TL ilk peşin sermaye değerli gelirin bağlandığı; alınan kusur raporunda davalı iş verinin %73,30 muris işçinin %26,70 oranında kusurlu bulundukları anlaşılmaktadır.Maddi zarar, malvarlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile böyle bir olay meydana gelmeseydi göstereceği durum arasındaki farkı ifade etmek için kullanılmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin tazminat davalarında öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.Davanın bu yönüyle yasal dayanağını, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu oluşturmaktadır. Kanunun 55. maddesinde, “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.” hükmüne yer verilmiştir.Adalet Komisyonu’nun 55. madde gerekçesine göre “sosyal güvenlik ödemelerinin, denkleştirme (indirim) işlevi görebilmesi, onun sorumluluğu doğuran olaya sebebiyet verenlere rücu edilebilmesine bağlıdır. Bu kural gereği, rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri; teknik arıza, tam kaçınılmazlık hallerindeki ödemeler, bu tazminatlardan indirilemez. Bağlanan gelirlerin, işçinin kusuru ve kaçınılmazlık gibi nedenlerle rücu edilemeyen kısmı da indirilemez. Bir kısmı rücu edilemeyen miktar dahi denkleştirilemeyeceği gibi, zarar görenin kusuruna (müterafık kusura) yansıyan sosyal güvenlik ödemeleri, tahsis tarihinden sonra meydana gelen sosyal güvenlik ödemelerindeki artışlar, kısmi kaçınılmazlık ve teknik arıza halindeki ödemeler ve benzerleri rücu edilemediğinden bu miktarlar dahi denkleştirilemez.”
6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun 2. maddesine göre “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanır”. Dairemizin ve giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici işgöremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir. Kaldı ki, 6098 sayılı Kanunun 55. maddesi de emredici bir hükme yer verdiğinden gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın düzenlemenin tüm fiil ve işlemlere uygulanması gerekir.Somut olayda, dosyada alınan hesap bilirkişisi raporu ile maddi zararın 23.328,67TL olarak belirlendiği ancak Kurum tarafından bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelirin yukarıda özetlenen mevzuat hükmü dahilinde indirilmediği, böylelikle kararın hatalı olduğu anlaşılmaktadır.Bu kapsamda, davacı eş yararına bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelirin davalı kusuru dahilinde maddi zarardan indirilmesi neticesinde bakiye maddi zararın kalmadığı gözetilerek maddi tazminat talebinin tümüyle reddi yerine kabulü usule ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönlere ilişkin temyiz itirazları kabul edilmelidir ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davacılara yükletilmesine, 22/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.